ATV'de yayımlanan Kim Milyoner Olmak İster bilgi yarışması
programına, yarışmacı olarak katılan 27 yaşındaki Çevre Mühendisi Ümmü Gülsüm,
yarışmadan 125 bin lira ödül alarak geceye damgasını vurdu. Genç yarışmacıyı
diğer yarışmacılardan ayıran özelliği, 4 yaşında geçirdiği ateşli hastalıktan
dolayı -işitmesine rağmen- konuşamıyor olması.
Genç kızın aldığı para azımsanacak bir para değil. İki
soruya daha cevap verebilse toplam ödül olan bir milyonun sahibi
olabilirdi.
Konuşamama engeline rağmen engel tanımayan ve "Engel
dediğin nedir ki" dercesine yarışmaya katılması, kendisine güvenmesi,
yarışmada gösterdiği performans takdire şayan. Anladım ki engel denilen şey,
engelleri aşma cesaret ve iradesi gösteremeyenler için bir engel ve büyük bir
sorundur. Kafada bitirilmediği müddetçe engel engeldir.
İzleme imkanı bulamadığım konuşma engelli kızın, haber
değeri olan başarısını okuyunca takdir ettim kendisini. Kızımızın başarısındaki
en büyük payın, konuşamamasında olduğunu düşünüyorum. Bir yaşından sonra
konuşmaya başladığını ve dört yaşına kadar toplam da üç yıl konuşabildiğini ve
27 yıllık yaşantısının 24 yılını dinleyerek geçirdiğini düşünürsek,
yarışmacının başarılı olma sırrını anlayabiliriz. Konuşmamış; dinlemiş, kitaplara
vererek kendisini yetiştirmiş. Konuyu mefhumu muhalifinden ele alırsak, ömrü
boyunca konuşan bizlerin niçin başarısız veya yeterince başarılı olamadığımızı
çıkarabiliriz. Biz konuşurken kızımız dinlemiş. Zaten öyle değil mi, konuşan
hiçbir şey almaz, kendinden verir. Dinleyen ise hep alır. Yani anlayacağımız,
biz çenemizi yorarken bu kız, iki kulağını açarak dinlemiş. Çok okuyan değil,
çok gezen bilir dendiği gibi burada da çok konuşan değil, çok/hep dinleyen
bilir/anlar diyebiliriz. "Söz gümüş ise sükût altındır" misali; biz,
pek para etmeyen gümüş biriktirirken o, değerinden hiçbir şey kaybetmeyen altın
biriktirmiş. İnanmazsanız 125 bin lira kaç altın eder, bir
hesaplayıverin.
Çok konuşan bir toplumuz. Gevezelikte üstümüze yoktur.
Bu özelliğimizden dolayı kimse elimize su dökemez. Hal ehli değil, kâl
(konuşma) ehliyiz. Kızımız ise zorunluluktan da olsa dört başı mamur, tam bir
hal ehli. Konuşamadığı için kimseyi de rahatsız etmemiştir bugüne kadar.
Diğer organların fonksiyonları gibi konuşma da bir
nimettir. Allah kimseyi konuşma nimetinden ve diğer nimetlerden mahrum
bırakmasın. Ama fazla konuşmayıp çok dinleme konusunda bu kızımızı örnek alalım
derim. Zaten iki kulağımız, bir dilimiz var. Bundan da iki dinleyip bir
konuşmamız gerektiğini çıkarabiliriz.
ATV'de yayımlanan Kim Milyoner Olmak İster bilgi yarışması
programına, yarışmacı olarak katılan 27 yaşındaki Çevre Mühendisi Ümmü Gülsüm,
yarışmadan 125 bin lira ödül alarak geceye damgasını vurdu. Genç yarışmacıyı
diğer yarışmacılardan ayıran özelliği, 4 yaşında geçirdiği ateşli hastalıktan
dolayı -işitmesine rağmen- konuşamıyor olması.
Genç kızın aldığı para azımsanacak bir para değil. İki
soruya daha cevap verebilse toplam ödül olan bir milyonun sahibi
olabilirdi.
Konuşamama engeline rağmen engel tanımayan ve "Engel
dediğin nedir ki" dercesine yarışmaya katılması, kendisine güvenmesi,
yarışmada gösterdiği performans takdire şayan. Anladım ki engel denilen şey,
engelleri aşma cesaret ve iradesi gösteremeyenler için bir engel ve büyük bir
sorundur. Kafada bitirilmediği müddetçe engel engeldir.
İzleme imkanı bulamadığım konuşma engelli kızın, haber
değeri olan başarısını okuyunca takdir ettim kendisini. Kızımızın başarısındaki
en büyük payın, konuşamamasında olduğunu düşünüyorum. Bir yaşından sonra
konuşmaya başladığını ve dört yaşına kadar toplam da üç yıl konuşabildiğini ve
27 yıllık yaşantısının 24 yılını dinleyerek geçirdiğini düşünürsek,
yarışmacının başarılı olma sırrını anlayabiliriz. Konuşmamış; dinlemiş,
kitaplara vererek kendisini yetiştirmiş. Konuyu mefhumu muhalifinden ele
alırsak, ömrü boyunca konuşan bizlerin niçin başarısız veya yeterince başarılı
olamadığımızı çıkarabiliriz. Biz konuşurken kızımız dinlemiş. Zaten öyle değil
mi, konuşan hiçbir şey almaz, kendinden verir. Dinleyen ise hep alır. Yani
anlayacağımız, biz çenemizi yorarken bu kız, iki kulağını açarak dinlemiş. Çok
okuyan değil, çok gezen bilir dendiği gibi burada da çok konuşan değil, çok/hep
dinleyen bilir/anlar diyebiliriz. "Söz gümüş ise sükût altındır"
misali; biz, pek para etmeyen gümüş biriktirirken o, değerinden hiçbir şey
kaybetmeyen altın biriktirmiş. İnanmazsanız 125 bin lira kaç altın eder, bir hesaplayıverin.
Çok konuşan bir toplumuz. Gevezelikte üstümüze
yoktur. Bu özelliğimizden dolayı kimse elimize su dökemez. Hal ehli değil, kâl
(konuşma) ehliyiz. Kızımız ise zorunluluktan da olsa dört başı mamur, tam bir
hal ehli. Konuşamadığı için kimseyi de rahatsız etmemiştir bugüne kadar.
Diğer organların fonksiyonları gibi konuşma da bir
nimettir. Allah kimseyi konuşma nimetinden ve diğer nimetlerden mahrum
bırakmasın. Ama fazla konuşmayıp çok dinleme konusunda bu kızımızı örnek alalım
derim. Zaten iki kulağımız, bir dilimiz var. Bundan da iki dinleyip bir
konuşmamız gerektiğini çıkarabiliriz.
Not: 09/01/2020 tarihinde “Ahlak Bekçiliğine Soyunmak”
başlıklı yazımda, Van’ın Çatak ilçesinde görev yapan bir kadın ve bir erkek
öğretmenin birbirine sarılarak doğum günü kutlamasından dolayı şikayet üzere
haklarında disiplin soruşturması açıldığını ve soruşturmanın sonucunda iki
öğretmene ağır cezaların verildiğini irdelemeye çalışmıştım. Hemen hemen tüm
gazetelerde aynı şekilde yer alan bu konuyla ilgili, bu olay basında çıktığı
şekliyle sadece sarılmaktan ibaret olmasa gerek. Şayet böyle ise bu yapılanın
tamamen ahlak bekçiliğine soyunmak olduğunu yazmıştım. 12/01/2020 günü Milli Eğitim
Bakanı Sayın Ziya Selçuk, “Olayın basında çıktığı şekliyle olmadığını, niçin
ceza verildiğini, öğretmenlik itibarını zedelememek adına söylemiyorum”
açıklamasında bulundu. İçeriğini bilmesek de olayın sarılmadan ibaret olmadığını birinci
ağızdan böylece öğrenmiş olduk. Keşke bu haber, gazetelere yansıdığı gün aynı
anda yalanlansa daha iyi olurdu. Bence Bakan konuyu bu açıklamayla bırakmamalı.
Gizli kalması gereken disiplin soruşturmasını karartmaya yönelik olarak basına
sızdıranları da hesaba çekmeli. Umarım kamuoyunu yanıltmaya yönelik bu haberi
ceza alan öğretmenler yapmamış olsun.
***14/01/2020 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
***14/01/2020 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder