Zaman zaman gelip geçtiğim bir yerde bir kuruyemiş
dükkanının yanına stant açmış, bir kahvenin reklamını yapan bir kız çocuğunun
sesine kulak misafiri olurum: "Kahve ikram edelim, bir kahvemi içmez
misiniz" diye seslenir durur. Kimdir, necidir, bu kahve nasıl bir şeydir
diye merak etmeden bu kahve ikramını bugüne kadar hep geri çevirdim.
Bugün
o sese kulak verdim. Standa yaklaştım. Stantta iki kız çocuğu vardı.
"Buyur amca" deyip pet bardağının küçüğünün küçüğü bir pet bardakta
kahve ikram ettiler. Ilıkça imiş. Bir dikişte bitirdim. Elinize sağlık demeden
kahvenin reklamını yapmaya başladı bir tanesi. “Yedi karışımdan oluşan bu
kahve; migren ağrısını gideriyor, sindirim sistemini kolaylaştırıyor, mide
ağrısını kesiyor…Şu anda kampanya var. Paketi 15 lira iken 13 liraya indi. Bu kahvenin
paketi 200 gramdan oluşuyor ve diğer kahvelerin fiyatına. İki paketi… ” dedi. Kızım!
İkram dediniz geldim. İkram ettiğiniz kahveyi daha boğazıma göndermeden kahve satışına
başladınız. Madem öyle! Verin bir paket, şu her derde deva kahvenizden, dedim.
Zaten bir üründe kampanya var ve de indirim varsa, bu iş tam bana göre. Birinci
paketin satışını garantiye alan kızlar, “Amca! İki kişiyiz. Her birimiz için
birer tane almaz mısınız” dediler. Neyse ikinciyi satamadılar. Bir kahve parası
için uzattığım paranın üstünü beklerken diğer pazarlamacı kızımız, “Bir ağrı
kesici bulamaz mıyız? Midem çok kötü ağrıyor” dedi diğer arkadaşına. Kızım!
Oldu mu şimdi bu yaptığın? Ne ilacı arıyorsun şimdi? Hani bu kahve mide
ağrısına iyi geliyor, ağrıyı kesmede bire bir idi. İşte önünde kahve! İç, dedim.
Kızımız, “Amca, öyle olmasına öyle! Ama ben kahve içmeyi sevmiyorum ve hiç
içmiyorum” dedi. Kahve içmiyorsun ama kahve reklamı yapıyor ve pazarlıyorsun
dedim gülerek. Para üstünü alıp oradan ayrılırken “Nasıl pişirileceği üzerinde
yazıyor” dediler. Tamam, sağ olun dedim.
Eve geldikten sonra yedi karışımlı kahveyi elime aldım, bakalım
bu yedi karışımın içinde neler var diye. İçindekiler: Arabia Kahve, Kahve
Kreması, Kakule, Kakao, Menengiç. Beş oldu, hani gerisi demeyin. Ben çok
saydım. Bu kahvenin içinde sadece beş karışım bulabildim.
Başımdan geçen bu kahve alışverişi, bir yazı konusu
olmayacak kadar basit bir konu. Konu basit olsa da yukarıda kısaca değindiğim iki
hususa işaret etmek istiyorum. Bir ürünün tanıtımını yapmak ve satmak için
alışveriş merkezlerinde, insan yoğunluğunun çok olduğu cadde ve sokaklarda
zaman zaman her türlü ürün pazarlanır. Gelip geçenlerden meraklılar, ürünlerden
tadar. Beğenen alır, beğenmeyen geçer gider. Buraya kadar anormal bir durum
yok. Burada garip olan “Bu kahvenin ne faydası var” denmeden ürünü satmak için
her derde deva misali akıllarına gelen her şeyi sayıyor pazarlamacılar. Bir
diğeri, bu kahve kaç ürünün karışımı sorusunu soran var gibi yedi karışımdan
müteşekkil bir kahve diye tanıtıyorlar. Sanki beş karışımlı bir kahve olduğu
zaman karışımı az deyip ellerinde kalacak. Biri aynı anda olmak üzere iki
yalanları yatsı olmadan ortaya çıkmış oldu.
Bu alışverişimin en büyük faydası, aylardır aynı yerde
kahve tanıtımı yapan bu kızlar, bundan sonra da yine bu kahve tanıtım ve satış
işine devam edecekler. Ama herhalde bundan sonra “Mide ağrısına iyi geliyor”
demeyeceklerdir ve ne söyleyeceklerine dikkat edeceklerdir. Çünkü suçüstü
yakalandılar.
*05/02/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*05/02/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder