Ana içeriğe atla

Benimle Yarışmaya Var mısınız?


Hayal ettiğim her şey olduktan(bunu siz, bir baltaya sap olduktan sonra diye de anlayabilirsiniz) uygun görülürsem bir yarışma programını sunmak olacaktır. 

Sunuculuk artı, soru hazırlama işine de burnumu sokmama izin verirlerse soracağım ilk soruyu sizinle paylaşmak istiyorum. Bu soru bir defa da sorulup geçilecek bir soru değildir. Değişik zamanlarda değişik yönleriyle yarışmacıların karşısına çıkacaktır. Hedefim, kimseye bir kuruş para vermemek olacaktır.

Kendinizi hazır hissediyorsanız, sorumu sormak istiyorum:

1."Handschuhschneeballwerfer" kelimesine on defa baktıktan sonra bir defa da siz yazınız. Beş harfe kadar yaptığınız yanlışlar doğru kabul edilecektir.

2. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesinin doğru telaffuzu hangisidir? Süreniz 15 dakikadır.

3. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesinin doğru anlamı hangisidir? Süreniz 1 saat. Cevabı bulmak için defter, kitap serbest.

4. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesi kaç harften oluşmaktadır. Süreniz yarım saattir.

5. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesi hangi dile ait bir kelimedir?

6. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesinin mucidi normal yolla mı ölmüştür yoksa bu kelimeyi telaffuz etmeye çalışanlardan biri tarafından öldürülmüş müdür?

7. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesini yazı başlığı yaparak ele alan köşe yazarı kimdir? Yazar bu kelimeyi yazarken kes-kopyala mı yapmıştır? Böyle yapması ise kaç defa bakarak yazmıştır? Kelimeyi yazarken kaç dakikasını almıştır?

8. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesini gördükten sonra güzel Türkçemize sevgin daha da artmış mıdır? Artmadı ise damarlarında Türk kanı taşıdığından emin misin?

9. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesini nefes almadan bir defa da söyleyebilir misin? gibi.

10. "Handschuhschneeballwerfer" kelimesinin telaffuzunu, anlamını merak ediyor musun? Sorusuna evet cevabı veren yarışmacıya "İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir" cevabı verilecektir.

Sorular zor demeyin. Zira zor değil. Çünkü verilmiş soru zor olmaz. Haydi buyurun! Kendinizi deneyin. Merak etmeyin, hemen yarışmaya almayacağım. Kendisine güveneni bir yıl sonra yarışmaya çıkaracağım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde