26 Aralık 2019 Perşembe

İlk Rüşvetim Olacaktı


84-85 veya 85-86 öğretim yılı. Lise üç veya lise 4.sınıf öğrencisiyim. Yaz dönemi bir Kur'an Kursunda çocuklara cüz/Kur'an öğretiyorum. Geceleyin de aynı kursun yatılı kısmında kalan yatılı öğrencilere belletmenlik yapıyorum. Geçici bir iş olsa da ilk maaşımı buradan alacağım. Kursun finansman kaynağı bir vakıf idi. Vakıf bana aylık 20 lira vereceğini söyledi. (Paramızdan 6 sıfır atıldı. 80'den beri enflasyonlu hayatı yaşıyoruz. Kesin bir yirmi vardı ama  nasıl bir yirmi idi bilmiyorum.)

Akşam belletmenlik görevi yaparken Mersinli bir çocuğun babası geldi yanıma. Tanıştıktan sonra elini cebine attı. Cebinden bir elli lira çıkardı, bana uzattı. Bu ne dediğimde, "Çocuğum size emanet, ona göz kulak ol. Biraz ilgi ve alaka göster" dedi. Olur mu öyle şey! Kat o parayı cebine. Diğer çocuklar da bizim çocuğumuz. Başka çocuklara ne yapıyorsak sizin çocuğunuza da aynısını yaparız. Ayrıca biz burada yaptığımız bu görevden dolayı maaşımızı alıyoruz dedim. Parayı almam için üsteledi. Gönlüm/nefsim o parayı almam için bana çok baskı yaptı, iştahım kabardı. Ama kendime laf anlatamadım. Velinin verdiği para da fena değildi. Bana bir ayda verilecek maaşın 2,5 katı bir paraydı. İçim gitti ama parayı almadım. Sonra adam, birlikte çalıştığım diğer arkadaşın yanına gitti. Bana ettiği teklifi ona yaptı. Hasılı bana yar olmayan para ona yar oldu.

Parayı almış olsaydım bu paranın adı ne olurdu bilmiyorum ama eğer adı rüşvet ise bu benim ilk rüşvetim olacaktı. Ondan sonra gelsin paralar… Kim tutardı beni...Şimdiye köşeyi kaç dönmüş olurdum. Akılsız kafam! Gel de üzülme şimdi. Heyhat ki heyhat!

İkinci rüşvetime gelince...2011 veya 2012 yılı olsa gerek. Çalıştığım okul, şehrin sobalı tek okuluydu belki. Okula kalorifer döşensin diye az çabalamadım. Çalmadığım kapı kalmadı. Nihayet 25 bin lira bir ödenek temin ettim. Okula altı ayrı firma davet ederek doğrudan temin yoluyla teklif aldım. 27, 30, 35, 37, 40, 45 bin lira KDV hariç teklif veren oldu. En düşük teklifi veren firmayı çağırdım. Verilen teklifler içerisinde en makul teklif sizin teklifiniz. Fakat benim KDV dahil 25 bin lira param var. Eğer bu fiyata yaparım derseniz teklifinizi yenileyin ve iki firmadan daha teklif alıp getirin bana dedim. "Biz aslında bu fiyata yaparız, şayet bizden açıktan para istemeyeceksen" dedi. Ne parası? Benim tek derdim sınıflardaki sobadan kurtulmak ve okuluma kalorifer döşetmek dedim. "Ne bileyim, biz iş yaptığımız okul müdürlerine okulun diğer ihtiyaçlarında kullanmaları için açıktan 2-3 bin lira para veririz. Sen istemeyeceksen o zaman KDV dahil bu fiyata yaparız." dedi. Evrakı yenileyin, ihale sizin. Hayırlı olsun" dedim. El sıkıştık.

Okulumuza kalorifer döşendi. Ben o okuldan ayrıldım. Aradan yıllar geçti, müteahhidin telaffuz ettiği 2-3 bin lira para hiç aklımdan çıkmadı. O parayı alsaydım, ne kadarını okula harcardım bilmiyorum. Çünkü kayda küreğe geçmeyecek, müteahhit ile benim aramda bir para olacaktı. Gel de üzülme şimdi bu duruma…

Gördüğünüz gibi ayağıma kadar gelen iki parayı da geri teptim. İlkini alsaydım, arkası gelir. Belki de şimdi köşe olurdum. Bu durumda kime, ne diyebilirim. Taş atıp yorulmadan ayağıma kadar gelen fırsatları bu şekilde kendi elimle tepmiş oldum. Vah kafam vah!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder