-Öğretmenler günü anısına-
Kardeşim!
Yola attığın çivi benim arabanın tekerinde. Yani tam isabet. Seni tebrik
ediyorum. Attığın çivi olur ya kendi tekerime batar diye boşu boşuna endişe
edip yolunu uzatma. Haber veriyorum ki o yoldan rahat bir şekilde geçebilesin.
Sana aynı anda haber veremedim. Kusuruma bakma ve hakkını helal et.
Niçin
zamanında haber edemedim. Çünkü tekerle uğraştım. Değiştirmesi için lastikçiyi
aradım. Yoğunum, gelemem dedi önce. Sonra ben seni beş dakika sonra ararım
dedi. Kaç beş dakika geçti, aramadı. Adı üzerinde yoğun. Ama arayacağım diye
söz vermişti. Lastikçinin telefonunun olması ve cebimde param işe yaramadı.
İçimden bir ses "Ramazan böyle olmayacak. Sen bu işi yaparsın. Ki daha
önce değiştirmiştin. Arabanda yedek lastiğin de var. Sadece aradan yıllar
geçince acaba yapabilir miyim diye özgüvenin eksik. Haydi sığa kolları"
dedi.
Arabanın
bagajında malzeme var mı diye baktım. Önce bir şey bulamadım. Sonra kriko,
bijon anahtarı ve bir tornavida elime geçti. Bunlar yeterdi bana. Ah bir de
pense olsaydı. Çünkü lastikten önce jant kapağını çıkarmak için makas, bıçak
veya pense gerekti. Arabanın her bir yerine baktım. Olmayınca yok. Daha önce ne
olur ne olmaz deyip koymayınca olmaz tabi. Gelip birisi koyacak değildi ya…
Sonunda
pense için oğlanı aradım. Kardeşiyle birlikte geldi. Olduk üç kişi. Lastikçi
gelmezse gelmesin. Uğraş-didin, değiştirdik nihayet. Lastik değiştirme parası
da cebimde kaldı.
Bu
vesileyle kışlık lastikleri de değiştireyim deyip evden lastikleri alarak
aradığımda yoğunum deyip gelmeyen, beş dakika sonra arayacağım deyip aramayan
lastikçinin yanına geldim. Öyle ya, gelmeyene gitmeliydim. Kızıp bir başka
lastikçiye gitmeye gerek yoktu. Varınca lastikçimin nasılsın sorusuna cezalısın
dedim. "Kusura bakma, görüyorsun durumu" dedi. Hakikaten millet sıra
bekliyordu. Benim bir lastiği değiştirmeye ayırdığım zamanın dörtte biri kadar
bir zaman diliminde arabanın yazlık lastiklerini çıkararak kışlıkları taktı.
Çivi batmış lastiği tamir etti.
Lastikçiden
ayrılırken madem bugünü arabaya ayırdım. Biraz bakayım dedim. Yakıt aldıktan
sonra bir güzel yıkattım. Tüm bunları niye anlatıyorum yola çivi atmış çivici
kardeşim? Lastikçi gibi yoğun bir gün geçirdiğim için yolu temizledim diye sana
zamanında haber veremedim. Ha bu arada çivi lazım olursa, elinde yollara ulu
orta serpiştireceğin çivin kalmadı ise çivin lastikçide kaldı. Bir zahmet gidip
ondan alıver. Vazifenden geri kalma. Hatta sana diğer lastiklerden çıkan
çivileri de verebilir.
Bu
arada sana bir de teşekkür borcum var. Attığın çivin benim arabamın tekerine
nasip olunca bu vesileyle günü dolu dolu geçirdim. Vakit de geçmiş oldu.
Çarşıya çıkmayı düşünüyordum. İşim de yoktu. Hoydur hoydur gezecektim. Sayende
vaktimi dolu dolu geçirdiğim gibi arabama bakım da yaptım. Zira senin çivin
olmasaydı bugün yarın derken ben o kışlık lastikleri ne zaman değiştirecektim?
Yine sayende lastikçiye kısa günün karı olarak 70 lira bayıldım. Petrole 75
lira verdim. Yıkamacıya para verdim. Bu hayırlı işe sen ön ayak oldun.
Petrolcü, lastikçi, yıkamacı kazandı. Lastik değiştirebileceğime yeniden
güvenim geldi. Tüm bunlar senin sayende oldu. Sağ olasın, var olasın. Araban
varsa tekerine taş değmesin, pardon çivi batmasın. Bu arada senin için çivi
masrafı olacak ama yollara daha fazla çivi atmalısın. Çünkü lastikçiler de
Allah Allah diyor.
Hasılı kardeşim, öğretmenler günü münasebetiyle katıldığım kahvaltıya giderken arabamın lastiğinin tekerinin senin çivin vasıtasıyla patlaması gördüğün gibi bana pahalıya mal oldu. Allah senin hayrını versin.
* 25/11/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hasılı kardeşim, öğretmenler günü münasebetiyle katıldığım kahvaltıya giderken arabamın lastiğinin tekerinin senin çivin vasıtasıyla patlaması gördüğün gibi bana pahalıya mal oldu. Allah senin hayrını versin.
* 25/11/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder