Türkiye'de okullarda servis taşımacılığı son yıllarda epey
arttı. Servisçilik artık getirisi olan iyi bir sektör. Aşağı yukarı her kreşin,
anasınıfının, her ilkokul, her ortaokul ve lise önlerinde ders saati başlamadan
önce ve ders bitiminde yığınla servis görmek mümkün.
Okullar, okullarının servis ihtiyacını karşılamak amacıyla
bünyelerinde kurulmuş olan okul-aile birliği aracılığıyla Servis Yönetmeliğine
uygun olarak ihaleye çıkarlar. İhale, şartları tutan ve taşımada en uygun
teklifi veren firmada kalır. Birlik ile firma arasında sözleşme imzalanır.
Yapılan ihale ve sözleşme bir tavsiye niteliğindedir. Kesinlik ifade etmez.
Veli, çocuğunun servisle gidip gelmesini istiyorsa servisçiye çocuğunun adını ve
adresini yazdırır. Okullar açılınca servis çocukları evinden okula, okuldan
evine taşımaya başlar. Veli, ay sonunda belirlenen taşıma ücretini öder.
Servisçilikte amaç, çocuğun okula zamanında, zamandan
tasarruf ederek güvenli bir şekilde gidip gelmesini sağlamaktır. Çocuğunu
servise vermeyen veliler de var. Kimi çocuk toplu taşıma araçlarını kullanır,
yürüme mesafesindeyse yürüyerek gider, kimi bisiklet ile kimi çocuğu da anne
veya babası okula bırakır.
Bir okulun servis işini yapan firma o okulda taşıma işini
yapan tek firma ise veli, öğrenci ve okul taşıma işinden memnun olsa da olmasa
da zaman zaman şikayetler olsa da fazla bir sıkıntı olmaz. Servis ihale işinde
etkisiz ve yetkisiz eleman olan okul idaresi, taşıma işinden memnun kalırsa
ertesi yıl yeni bir servis ihale işine girişmez, sadece sözleşme yenilenir.
Okulların servis işi sadece bu anlattığımdan ibaret değil.
Zaman zaman tartışma, kavga, yaralama ve hatta cinayetlere de neden olmaktadır.
Birçok kavga da okul idaresinin yatıştırıcı rolü ile başlamadan
bitirilmektedir.
Servis içinde niçin kavga çıkar derseniz? Kısaca izah
etmeye çalışayım. Bir eğitim ve öğretim öncesi o okulun taşıma işini yapan
firmadan, okul yönetimi memnun değilse okulun birliği yeniden ihaleye çıkar. Bu
ihalede eski taşıma işini yapan firma, ihaleyi yeniden kazanamazsa o okulun
servis işini kolay kolay bırakmıyor. Nasılsa Servis Yönetmeliği'nde açık kapı
var: "Dört tane veli, okul idaresine 'Çocuğumu şu plakalı araç ile
taşıtmak istiyorum' derse o araç da okulun taşıma işini yapabiliyor. O okulu daha
önce taşıyan servisçi için dört öğrenci bulmak zor değil. Nasılsa elinde
öğrenci ve veli iletişim bilgileri var. Onları sıradan arayarak "Okul,
ihaleyi bu sene bize vermedi. Ama biz taşıma işine devam edeceğiz. Üstelik bu
işi okulun anlaştığından daha ucuza yapacağız. Siz yeter ki bir he deyin"
diyerek bir rekabet başlatır. Zaman zaman okulun anlaştığı firmanın belirlediği
ücretin yarısına öğrenci taşımaya başlar. Akabinde okulun ihale işini alan
firmanın elemanları ile ihaleyi kazanamayan firmanın elemanları arasında okul
bahçesinde "girersin/giremezsin, taşırsın/taşıyamazsın"
tartışması ve sürtüşmesi başlar. Kimin ne kadar elemanı varsa güpegündüz okul
bahçesinde veya okul önünde gövde gösterisi yapar. Kavgayı önlemek için zaman
zaman okul önünde polisler nöbet tutar. Hiçbir kavga olmasa bile okulların
önünde oluşan bu tablo hoş bir görüntü değil. Ki zaman zaman da kavgalar eksik
olmuyor.
Devletin tekelciliği kıracağım, veliye alternatif bir kapı
bırakacağım düşüncesi ile yönetmelikte bıraktığı açık kapı, ileride daha büyük
kavgalara ve kan akmasına neden olabilir. Bakanlığın yönetmelikteki bu
esnekliği bir an evvel kaldırmasında, atadığı okul idaresine ve okulun
bünyesinde kurulan birliğe güvenmesinde fayda var. (Bu konuya devam edeceğim.)
*09/09/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder