74.BM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın yaptığı konuşmanın videosunu izledim. 35 dakikalık bir konuşmada
Erdoğan, sorun olarak gördüğü her konuya bir bütünlük içerisinde kısa kısa
değindi. Nelere değinmemiş ki…
Suriye’den Afganistan’a,
Keşmir’den Arakan’a, Akdeniz’den Karabağ’a, Kıbrıs’tan Libya’ya, Filistin’den
Mısır’a, Aylan bebekten Kaşıkçı cinayetine ve Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı
Mursi’nin mahkeme salonundaki vefatına…
Mülteci sorununa ve çözüm
yollarına ve bir milyara yakın insanın açlık sınırında yaşıyor olmasına…
Şii ve Sünni ayrımına…
Yayılmacı bir politika
izleyen ve doymak bilmeyen İsrail devletinin sınırlarına ve BM Güvenlik
Konseyinin İsrail ile ilgili aldığı kararların uygulanmamasına…
Yeni Zelanda’daki terör
saldırısından Sri Lanka’daki terör saldırılarına, DEAŞ teröründen PKK/PYD
terörüne…
Nükleer silahların ve
kitle imha silahlarının ya herkese yasak ya da serbest olmasına…
Güvenlik Konseyi’nde
adalete uygun reformların yapılıp hayata geçirilmesine…
Dünya beşten büyüktür
diyerek zihniyetimizi ve kurallarımızı değiştirmek zamanının geldiğine; adalet,
vicdan ve ahlak esaslı bir yapının kurulması gerektiğine vs. değindi.
Erdoğan’ın konuşmasında
dünyayı özellikle mazlumları dert edindiği, bunun için kamuoyu oluşturmaya ve
BM Genel Kurulunu harekete geçirmeye çalıştığı gözden kaçmıyor. Geçen sene
yapılan 73.BM Genel Kurulu konuşmasına göz attığımızda da Erdoğan’ın aynı
sorunlara değindiği görülecektir. İkinci Dünya Savaşının galip devletleri olan
ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’in kendi güvenlikleri için kurduğu ve
kendilerine hizmet eden BM’in bugünkü yapısından adalet beklemek fazlasıyla iyi
niyet olur. Ama en azından bu yapının adaletsiz olduğunu hem delegelere hem de dünya
kamuoyuna haykırmasının altı çizilmelidir. Yine BM Genel Kurulunun İsrail ile
ilgili aldığı kararlar uygulanmayacaksa BM ne işe yarıyor diyerek BM’i sorgulaması
takdire şayandır.
Türkiye’nin başını
çektiği ve dillendirdiği BM’in bu haksız görüntüsü bu haliyle devam etmez ve
etmemeli. Er veya geç çatırdamalıdır. Sonuç alınır veya alınmaz ama Erdoğan’ın bir
insicam içerisinde yaptığı bu konuşmayı önemsiyorum. En azından bu konuşmada “Bir
kötülük gördüğün zaman elinle düzelt, gücün yetmiyorsa dilinle düzelt, buna da
gücün yetmiyorsa kalbinle buğzet” hadisinin dil ile düzeltme ve yürekten
kalbiyle buğzetme kısmını görüyorum. İnşallah elimizle düzelteceğimiz zamanlar
da gelir.
Gönlüme su serpen, göğsümü kabartan bu konuşmasından dolayı Sayın Cumhurbaşkanına yürekten
teşekkürler…
***26/09/2019 tarihinde Barbaros ULU adıyla Pusula Haber gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder