Müslümanların çıkmazlarının başında dini yönden uymaya çalıştıkları fıkıh ve ilmihal bilgisi gelir diye düşünüyorum. Malumunuz fıkıh, kişinin lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesidir. Yine fıkıh Müslümanların gündelik hayatını, ibadetini, evlilik ve boşanma işlerini ve toplum ilişkilerini düzenleyen bir bilim dalıdır.
Yanlış anlaşılmasın fıkhın kendisine değil serzenişim. Daha doğrusu fıkha yüklediğimiz anlamda sorun var. Her devirde ortaya çıkan sorunlara, dinin görüşünü ortaya koyması gereken fıkhı çoğumuz, dinin kendisi ve değiştirilemez olarak anlıyor. Asırlar öncesinde o günün şartlarına uygun ve sorunlara çözüm üreten görüşleri İslam'ın görüşü budur diyerek hayatına uygulamaya çalışıyor. Halbuki fıkıh dinin kendisi değil, dinin bir görüşüdür. Dini görüş de zamana ve şartlara göre değişir. Sadece ibadetler değişmez. Çünkü ibadetler tevakkufidir.
İslami görüşün her devirde uygulanabilir olması için müçtehitler geçmiş görüşleri gözden geçirerek ihtiyaca cevap vermeyen görüşleri günümüzde uygulanabilir hale getirmelidir. Yani güncellemelidir. Çünkü İslam her devre hitap eder. Fıkıhtaki birçok görüş bugün ihtiyaçlara cevap vermiyor. Ki bu da doğaldır. Zira eskimeyen İslamdır, görüşleri eskir. Fakat çoğu kimse geçmiş bir görüşün değiştirilmesine karşı çıkıyor. Çünkü alimler olması gerekeni söylemiş, başka görüşe ihtiyaç yoktur görüşündeler. Maalesef bu görüşte olanların sayısı da çoktur ve bu zihniyet İslam'ın her çağda yaşanmasının önündeki en büyük engeldir. Hepimizin bildiği gibi İmamı Şafi, bir bölgeden başka bölgeye gidince önceki görüşlerini değiştirmiştir. Çünkü şartlar değişmiştir.
Geçmiş fıkhî görüşler güncelliğini kaybetti, hepsini süpürüp atalım, yerine sıfırdan başlayarak yeni görüşler monte edelim demek istemiyorum. Geçmiş görüşler bizim müktesebatımızdır. Alimlerimiz o müktesebatı oluşturmak için az çaba sarf etmediler zamanında. Günümüz müçtehitleri, bugün bir konuda yeni bir görüş ortaya koyacağı zaman mutlaka geçmiş alimlerin, görüşü ortaya koyarken kullandığı delil ve illeti, aynı zamanda şartları incelemelerinde fayda var. Yine günümüzde verilecek görüşlerin oluşturulan bir komisyon marifetiyle olmasında yarar görüyorum. Çünkü tek kişinin çıkardığı görüş isabetli olmayabilir ve hata riski daha fazladır. Komisyonda ayat, hadis ve fıkıh bilenlerin yanında görüş hangi alanı ilgilendiriyorsa o alandan uzmanlar da yer almalıdır.
Bazılarımız buna ihtiyaç var mı diyebilir. Bence ihtiyaç var. Çünkü geçmiş müktesebatımızda genelde yoğurdu üfleyerek yeme hassasiyeti gözetilerek birçok meseleye yasakçı bir anlayışla yaklaşılmıştır. Bugün de her meseleyi mübah gören, görmek isteyen bir sosyolojik taban oluşmuş durumda. Alimlerimiz halkın istediği yolu açsın, her şeye cevaz versin, İslam'ı şirin göstersin gibi bir düşüncem yok. Zaman ve şartların değişmesiyle bazı görüşlere yeniden bir bakış açısı getirilmelidir ve sağlam delillerle insanımız ikna edilmelidir. Böyle yapılmazsa dini görüşü bilen fakat uygulamayan insanımızın sayısı giderek çoğalacaktır. Bu da Hz. Ömer'in dediği gibi "İnandığı gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanmaya başlar" durumunu ortaya çıkaracaktır.
Hasılı fıkıh ilmi önümüzü açan, önümüzü açarken frenleyen, İslam'ın her devre hitap ettiğini gösteren, günümüz problemlerine çözüm üreten ve Müslümanlara sağlıklı bir bakış açısı getiren ve onlara hassasiyetleri hatırlatan bir işleve kavuşturulmalıdır.
Bazılarımız buna ihtiyaç var mı diyebilir. Bence ihtiyaç var. Çünkü geçmiş müktesebatımızda genelde yoğurdu üfleyerek yeme hassasiyeti gözetilerek birçok meseleye yasakçı bir anlayışla yaklaşılmıştır. Bugün de her meseleyi mübah gören, görmek isteyen bir sosyolojik taban oluşmuş durumda. Alimlerimiz halkın istediği yolu açsın, her şeye cevaz versin, İslam'ı şirin göstersin gibi bir düşüncem yok. Zaman ve şartların değişmesiyle bazı görüşlere yeniden bir bakış açısı getirilmelidir ve sağlam delillerle insanımız ikna edilmelidir. Böyle yapılmazsa dini görüşü bilen fakat uygulamayan insanımızın sayısı giderek çoğalacaktır. Bu da Hz. Ömer'in dediği gibi "İnandığı gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanmaya başlar" durumunu ortaya çıkaracaktır.
Hasılı fıkıh ilmi önümüzü açan, önümüzü açarken frenleyen, İslam'ın her devre hitap ettiğini gösteren, günümüz problemlerine çözüm üreten ve Müslümanlara sağlıklı bir bakış açısı getiren ve onlara hassasiyetleri hatırlatan bir işleve kavuşturulmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder