Millet
olarak bir yerde türbe varsa orasını hem ziyaret eder hem de dua ederiz.
Ziyaret ve duanın dışında beklentilerini karşılamak ve varsa sıkıntılarını
gidermek için talep de bulunanlar da eksik olmaz. Kimi evlenecektir, eş arar.
Kimi istediği okulu kazanmak için yardım talep eder, kimi adakta bulunur, kimi
çaput bağlar, kimi isteğini bir kağıda yazarak oradaki uygun bir yere
sıkıştırır.
Diyanet
İşleri Başkanlığı veya ilgili müftülük türbe ve yatırların olduğu yerde
herkesin görebileceği bir yere tabela asarak istediği kadar türbe
ziyaretlerinde;
1.
Adak adanmaz,
2.
Kurban kesilmez,
3.
Mum yakılmaz,
4.
Bez-çaput bağlanmaz,
5.
Taş-para yapıştırılmaz,
6.
Para atılmaz,
7.
Eğilerek ve emekleyerek girilmez,
8.
Yenilecek şeyler bırakılmaz,
9.
El-yüz sürülmez,
10.
Türbe ve yatırlardan medet-şifa umulmaz,
11.
Türbe ve yatırların etrafında dönülmez,
12.
Türbelerin içinde yatılmaz vs desin.
Bizim
vatandaşın ekseriyeti tüm bu adap ve yasaklara rağmen bildiğini okur. Son umut
"ya isteğim yerine gelirse" diyerek yasakmış, günahmış demez. Yeter
ki bir türbe görsün. Üstelik türbede yatanın kim olduğu da önemli değildir.
"Bu zat için türbe yapılmışsa mutlaka önemli biridir ve Allah'ın sevgili
bir kuludur" diyerek halini arz eder. Bizi ne tabeladaki yazılanlar bağlar
ne de hocaların ölülerden medet/yardım beklenmez uyarıları bizi bağlar.
O
kadar da değil demeyin. Alın size bir örnek... "Ülkemizin turizm cenneti ilçelerimizden Marmaris'in Turgut mahallesinde
İslam alimine ait olduğu zannedilerek yıllarca adaklar adanıp, başında dualar
edilen mezarın, Roma döneminde yaşayan bir dövüşçüye (gladyatör) ait olduğu gün
yüzüne çıkınca bölge sakinleri şok yaşadı. 40 yılı aşkın bir süredir
türbe sanılan yapının Antik Karia uygarlığında yaşayan dövüşçü Diagoras'a ait
olduğu kesinleşti. Yöre insanı mezarda kaçak kazı yapanların; öldüğü,
boşandığı ya da hasta olduğuna inanıyor.” (İnternethaber)
Merak
ettiğim, kırk yıldır "Çağbaba" adıyla ziyaret edilip anılan ve adakta
bulunulan bu yerin bir dövüşçüye ait olduğu ortaya çıktıktan sonra buradan
medet bekleyen yöre halkı bundan sonra ne yapacak? Bu boşluğu nasıl giderecek?
Güler
misiniz, ağlar mısınız bu duruma? Acınacak halimiz, benzer örnekler de çok
maalesef. İnsanımız yeter ki sapıtmak istesin. Mutlaka bulur. Yıllarca Allah
dostu diye bir dövüşçüye dua ettirir, adakta bulundurur bu şekil. Yukarıda izah
etmeye çalıştım. Türbede metfun bulunan Allah'ın sevgili bir kulu da olsa ondan
asla yardım istenmez, dilekte bulunulmaz. Yardım ancak bize şah damarımızdan
daha yakın olan Allah'tan istenir.
Hülasa,
ne zaman ki ölü, yatır ve türbelerden yardım beklenmeyeceğini bilir ve gereğini
yaparsak İslam'ı daha iyi anlamaya başlarız. Allah ölülerden medet
beklemeyenlerden eylesin, kimseyi bu şekil şirke girdirmesin, aklımızı başımıza
almayı nasip etsin.
*17/08/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*17/08/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Amin inşallah. Yatırlardan medet ummayacağımız günler biraz zor gelir. İnsanlar kolaycılığa alışmış. Okumaya çalışmaya ne gerek var, Ben bu yatırdan talepte bulunayım diyor. Kolaycılıktan ne zaman kurtulursak tütbelerden de medet ummaktan da o zaman kurtuluruz.
YanıtlaSilYerleşmiş yanlışları düzeltmek zor. Bu konuda geçmiş görevlilerin sessiz kalmalarından dolayı sorumlulukları var. Halkı bilinçlendirmemişler. İyice yerleşmiş. Bir diğer husus bazı camilerin içinde türbeye için vermişiz ya da yatırın içine cami yapmışız. Bunu gören vatandaş ikilem yaşıyor. Bence camilerden yatırları çıkarmak lazım. Ya da buraları cami olmaktan çıkarmak lazım.
YanıtlaSil