18.05 YHT ile Ankara'dan Konya'ya seyahat ederken yanıma
benimle yaşıt bir çiftçi kardeşimiz oturdu. Selamlaşmanın ardından aramızda
değişik konuların açıldığı bir sohbet ortamı oluştu. İki saat süren
yolculuğumuzun nasıl geçtiğini bilemedik. Eğitimden tarıma, işsizliğe çözüm
gibi memleket meselelerine girdik. Ben konuştum o dinledi; o konuştu, ben
dinledim. Bir bakmışız ki Konya Garındayız. Benim yolculuğum bitti, onun
yolculuğu Karaman'a kadar devam edecek. Evime davet ettim, misafirim ol dedim.
Teşekkür etti. Vedalaşıp ayrıldık.
Yol arkadaşımın konuşmasından ilginç bulduğum, işsizliğe
çözüm önerisini sosyal medyada paylaştım. Neydi çözümü derseniz basit bir
çözümü vardı: "Kadın ve kızların işine son verip işe erkekleri almak"
şeklinde.
Paylaşımımın ardından sanal izleyicilerimden beğenenler
oldu. Aynı zaman da yorum yazanlar da. Yorum yazanlar ikiye bölündü. Kimi
çözümü yerinde buldu, kimi de çözümü eleştirdi. Bereket yorum yazanlar
birbirlerine cevap verme yolunu izlemediler. Herkes medenice görüşünü yazdı.
Olan bana oldu tabi. Kadın çalışmalı diyenlerle, çalışmamalı diyenlerin
arasında kaldım. İki farklı görüşün bireylerini kırmadan dökmeden idare etmem
gerekiyordu. Hangi kelimeleri seçeyim de kimseyi kırmayayım diye hayatında
takla atmayı bilmeyen ben, kırk takla attım.
Her birini memnun edecek şekilde nabza göre şerbet
verdikten sonra kendi kendime "Mübarek! Ne işin var, böyle netameli bir
konuda, paylaşacak başka konu bulamadın mı” dedim. Neredeyse baltayı taşa
vuracaktım. Öyle ya, kadın çalışmalı desem "modern" biri, çalışmamalı
desem "yobaz" biri olacaktım. İsteyen kadın çalışsın, istemeyen
çalışmasın. Bu devirde kime ne diyebilirsin? Adamla trende yaptığım konuşma
orada kalsın. Sonra bize, çalışma bakanıyız da işsizliği nasıl önleyeceksin
diye bir soru mu soruldu? Vazifemiz sanki! Paylaşım yapmak için konu eksikliği
mi çekiyorum sonra?
*Fotoğraf paylaşsam,
*Bulunduğum yerin bildirimini yapsam,
*Hacı Bayram Camiinden bir görüntü paylaşsam,
*Aile büyüklerinden vefat edenlerin vefat yıldönümlerini
yüklesem,
*Yıllardır görüşmediğim arkadaşımla buluştum desem,
*ABD, İsrail gibi ülkelere kızsam,
*PKK, FETÖ gibi örgütlere köpürsem,
*Çocukluk ve gençlik fotoğraflarımı albümden çıkarıp bir
zamanlar ben neydim desem... hem de çok iyi olurdu.
Ne diyeyim? Alacağım olsun. Bu yaptığım da benim kulağıma
küpe olsun...
Kim ne derse desin. Yoksa kınayanın kınamasından mı korkuyorsun? Doğru bildiğin neyse söylersin. Baltayı taşa vursan ne yazar. Alınan alınsın dersin olur biter. Tabi sana ahkam kesmek kolay değil mi? dersin. Bilmiyorum belki de öyledir. Her doğru her yerde söylenmez ama bu doğruyu ben olsam söylerdim gibi geliyor. Suya sabuna dokunmadan nabza göre şerbet bazen verilebilir. Sen de bunu tercih etmişsin. Saygı duyarım. Benim sosyal medyam yok işte tam bu yüzden kullanmıyorum. Kendimi ölçüp tartıyorum. Çoğu meselelerde kendimi tutamam o da başıma bela açar endişesi ile sosyal medyayı kullanmıyorum.
YanıtlaSilYazım yarı şaka yarı ciddi bir yazı. Yazdığım yazılarda hiç kınayanın kınamasına aldırmadım. Yazılarını okuyanlar hep iyi dokunduruyorsun derler. Çoğu yazın özelde tasvip görmesine rağmen sosyal medyada pek tasvip görmez. Dilimin kemiği yok. Bildiğim doğruları aktarmaya çalışıyorum. Kadının çalışıp çalışmaması konusu çok su götürecek bir alandır. Bazen asıl mecrasının dışına çıkarılabiliyor. Kadının çalışıp çalışmaması konusunda daha önce birkaç yazı yazdım.
YanıtlaSil