Yaptığı
çok sayıda camileriyle ünlü Mimar Sinan, Süleymaniye Camisini yaptıktan sonra
caminin açılışı yapılmadan önce bir çocuğun "Minarelerden birinin
eğri" dediğini duyar. Mimar hiç üşenmeden çocuğu bulur, hangi minarenin
eğri olduğunu sorar. Çocuk işte şu diye işaret edince Mimar Sinan adamlarına
halat getirmelerini ve eğri minareye bağlayıp çekmelerini emir verir. Çocuğa da
biz halatla asılırken sen de minareye bak. Minare düzelince haber ver der.
Minareye bağlı halatı aşağıdan çeker gibi yaparlar. Çocuk düzeldi, tamam diye
bağırınca asılma işini bırakırlar. Daha sonra adamları Sinan'a "Efendim!
Minarenin eğri olmadığını bildiğin halde bir çocuğun dediğini niye yaptın"
diye sorarlar. Mimar Sinan "Burada önemli olan çocuğun kafasındaki, eğri
inancını düzeltmektir. Şayet bu işi sıcağı sıcağına halletmezsek çocuk sağda
solda minare eğri diye diye minare, eğri minare olarak kalır" cevabını
verir.
Hepinizin
bildiği bu minare hikayesi 12.07.2019 günü Cuma hutbesini dinlerken aklıma
geldi. Cumaya gidenleriniz bilir. Haftanın hutbesi 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve
bu darbenin faili FETÖ üzerine idi. Hutbeyi dinlerken yanımda saf tutmuş,
birlikte cumanın ilk sünnetini kıldığımız 40-45 yaşlarındaki kişi, hatip
hutbeye başlamadan önce bağdaş kurmuştu. İmam, konusu gereği FETÖ'den
bahsetmeye başlayınca homurdanmaya başladı. Bu ne diyor diye yüzümü çevirip
kulak misafiri oldum. Sağa ve sola dönerek kah önüne bakarak ağzının içinden
"Hutbe konusuna bak, hutbe neye alet
ediliyor. Burada siyasetin ne işi var" dediğini duydum. Diğer
dediklerini anlayamadım. Çünkü aynı anda hem imamı hem de onu dinleyecek
kapasitem yoktur. Ama en azından derdini/karın ağrısını öğrenmiş oldum.
Sağındaki benden, solundaki diğer cemaatten kendisine bir destek gelmeyince
önce diz çöker vaziyete geçti. Ardından arkasına baktı. Sonra biz hutbe
dinlerken çekip gitti. Garibim cuma namazını da kılmadı.
Durum
noktası virgülüne aynen böyle. Adam kimdir, necidir bilmem. Bildiğim tek şey
FETÖ üzerine okunan hutbeden rahatsız olduğu. FETÖ'den dolayı görevinden mi
atıldı, çoluk çocuğu ihraç mı oldu, halen yargılanıyor mu? Kendisini mağdur
biri olarak mı görüyor, muhalif biri mi ya da bazı kimselerin dillendirdiği
gibi darbeyi bir tiyatro olarak mı görüyor, bilmiyorum.
Burada
size 15 Temmuz darbesini, darbenin arkasında kim olduğunu anlatacak değilim.
Zaten biliyorsunuz. Cuma hutbesini dinlemeden ve namazını kılmadan gitmesi
doğruydu, yanlıştı üzerinde de durmayacağım. (ki savunulacak bir tarafı yok) Hutbe
konusu gerekliydi veya değildi de demeyeceğim. Benim bu olaydan gördüğüm,
üçüncü yılını değişik etkinliklerle anmakta olduğumuz menfur darbenin, içimizde
yaşayan bazı insanlar tarafından hala anlaşılamadığı, okutulan ilgili hutbeye
tepki gösterildiği. Bu tür kişilerin sayısı ne kadardır, ne kadarı içine atıp
hutbeyi dinler gibi yaptı, bu konuda elimde bir veri yok. Farz edelim ki
münferit bir olay ve bu kişi darbeyi anlamayan tek kişi. Demek ki biz bu darbe
teşebbüsünün tehlikesini bu insanımıza anlatamamışız. Malumunuz yurtdışı da bu
konuda bu kişi gibi düşünüyor olmalı ki çoğu ülke, yanımızda yer almadı. Tamam,
anlamak istemeyene davul zurna az bile. Ama demek ki anlatmamızda da bir sorun
var ki ne içimizdeki bazılarını ikna edebildik ne de dışarıdakileri. Bu durumda
yurtdışındakiler "Arkadaş, sen bize ne kızıyorsun? Daha sen ülkenin
içindeki insanına 15 Temmuz'u ve FETÖ'yü anlatamamış ve ikna edememişsin. Sen
benden önce içindekileri ikna et" dese çok da haksız sayılmaz. Demek ki
bir yerlerde yanlış yapıyor ve ikna sorunu yaşıyoruz.
Mimar
Sinan'ın hikayesine dönersek Koca Sinan, eğri olmayan minareyi düzeltmeye
çalışarak bir çocuğu ikna etmeye çalışıyor. Gerçekten biz bu konuda ne yaptık
ya da ne yapmadık da ikna etme sorunu yaşıyoruz? Belki de bu eksikliğimizdendir
ki şimdilerde pek dillendirilmese de içimizde kanlı darbe teşebbüsüne tiyatro
diyenlerin sayısı az değil. Darbeyle ilgili ya vuzuha kavuşması gereken kapalı
yerler var ya da başka bir şey var. Üçüncü yılını geride bıraktığımız menfur
darbe ile ilgili lokal bu tepkiyi bu vesileyle aktarmak istedim. Hülasa darbeye
inanmayan bir kişi de olsa demek ki minareyi hala düzeltememişiz.
***16/07/2019 tarihinde Barbaros ULU adıyla Pusula haber gazetesinde yayımlanmıştır.
***16/07/2019 tarihinde Barbaros ULU adıyla Pusula haber gazetesinde yayımlanmıştır.
Orada güvenlikten kimse yokmu idi. Veya senin duyduklarını başkaları da duyduğuna göre yarası var ki gocunuyor deyip adamı ifadeye çağırsalarmış. Sayın hocam herkes duydu hatta sağır sultan bile duydu. Bu tiplerin yaraları veya bir elleri var. Fetö ile bir şekilde bağlantılılar. Bilmiyorum belki de ayette kulakları var duymazlar gözleri var görmezler kalpleri var hissetmezler diyor ya işte onlar bunlardır. Namaza geldiğine göre bir art niyet yok gibi. Fakat bu derece bağlılık ne diye. O kişi hutbeyi sonuna kadar dinlese idi belki ıslah olurdu. Bunlar adeta hakka doğruya kulaklarını tıkıyorlar. Allah ıslah etsin
YanıtlaSilAmin. Sayın Hocam! Sağır sultan duysa da adam almak istemez ise almaz. Buna eyvallah. Dediğiniz gibi kulak, kalp, anlayış meselesi. Ben yine de minare olayında olduğu gibi herkesin anlayacağı dilden anlatma yollarını deneyebilirdik. Demek ki bazı şeyleri eksik bıraktık. Yazımda değindiğim gibi biz bu meseleyi yurt dışına da anlatamadık. Yine de suçu ben kendimize buluyorum.
YanıtlaSil