Ana içeriğe atla

Yeniden Ayağa Kalkmak İstiyorsak...

Bir zamanlar fikrimizi, zikrimizi ve görüşümüzü açıklarken herkesi ötekileştirmeden kucaklamaya çalışan biz yeniden şaha kalkmak istiyorsak,
*İnsanları olduğu gibi kabul etmeli ve sevmeliyiz. Tıpkı eskiden "Yaratılanı severiz, Yaradan'dan ötürü" dediğimiz gibi.
*Eleştiriye açık olmalıyız. Her eleştireni düşman görmemeliyiz.
*Emanet, ehliyet ve liyakat temel prensibimiz olmalı.
*Aleyhimize bile olsa daima hakkı söylemeliyiz. Adaleti elden bırakmamalıyız. Hakkı üstün tutan neferler olmalıyız.
*İnsanlara güven ve itimadı şiar edinmeliyiz. Kendimiz dışında herkesi suç makinesi görmemeliyiz.
*İsraftan sakınmalıyız. Elimizdeki bütçeyi yetim malı bilmeliyiz.
*İnsanlara nazik ve kibar olmalıyız. Tatlı ve yumuşak bir üslup kullanmalıyız. Muhataplarımıza değer vermeliyiz. 
*Rakiplerimizi yok etmeye çalışmak yerine onları kazanmak için mücadele etmeliyiz. Çünkü rakipleri yok etmek bizi rehavete iter. Bu, yok oluş demektir. Çünkü bir fikir, düşünce ve hareket zıddıyla kaimdir. 
*Kendimizi rakiplerimize göre değil, olması gerekene göre konuşlandırmalıyız. Unutmayalım ki biz doğru yolda isek başkalarının sapıklığı bize zarar veremez.
*İşlerimizde istişareyi ihmal etmemeliyiz. Ekip ruhuna önem vermeliyiz. Kazanımlar ve kayıplar ekibin başarısı ve başarısızlığıdır. Ekibin önüne geçmek suretiyle kendimizi göstermeye çalışmakta enaniyet olabilir. Enaniyetin ön plana çıktığı yerlerde elde edilen başarı uzun soluklu olmaz. Bir müddet sonra tökezleme, duraklama ve gerileme başlar.
*Beraber yola çıktıklarımız ile enerjilerimizi birleştirerek iyi bir sinerji meydana getirmeliyiz. Kimseye yol vermemeli, küstürüp incitmemeliyiz. Birlik ve beraberliğimiz daim olsun. Biri illaki ayrılacaksa konuşmalarımız, yazdıklarımız ve çizdiklerimizle onun biletini biz kesmemeliyiz. O, kendi biletini kendisi kessin. Bizden uzaklaşanların sayısı her geçen gün artarsa bunu gidenlerde değil, kendimizden bilmeliyiz. Kendimizi, gidenlerin yerine gelenlerle avutmamalıyız. Bilelim ki menfaatsiz çekip giden dostun yerini kimse dolduramaz.
*Bir şey yaparken dünkü dediğimizle çelişmemeliyiz. Prensiplerimize bağlı kalmalıyız. Dünkü savunduğumuz fikrin yanlışlığı ortaya çıkmış, yerine yeni bir prensip oluşturacaksak geçmiş yanlışımızı kimse bize söylemeden biz kendimiz söylemeliyiz. Çelişkimizi ortaya koyanı da düşman bellememeliyiz.
*Kimseye kızıp bağırmamalıyız. Unutmayalım ki kızgın sirke kendi küpüne zarar verir.
*Bir gün kendimizi tekrarlamaya başlar, işler eskisi gibi gitmez ise başkasını nankörlükle ve ihanetle suçlamamalıyız. Yaptıklarımızı tekrar ederek başa kakmamalıyız. Niçin durakladık, niçin geriledik, nerede hata yapıyoruz diye bir özeleştiri yapmalıyız. Yani hatayı kendimizde aramalıyız. Eğer bizden daha iyi biri çıkmadığı halde biz her geçen gün gerilemeye doğru gidiyor, mevziler kaybediyorsak oturup adamakıllı kendimizi sorgulamalıyız.  

Bu dediklerimizi yeniden yapmaya başlayalım. Biz yeniden şaha kalkarız, alternatifimiz olmaz. Bunları yapmak için de ilk önce en tepeden en aşağıya kadar kendimizi sorgulamalıyız. Başka yolu yok. Yoksa bu gemi duvara toslayacak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde