Ramazanın
son günü güneş, inadım inat dercesine tepede dururken ne yapayım, ne edeyim
deyip en iyisi kanallardan birinde bir Türk filmi bulup izleyeyim dedim. Az
gittim, uz gittim, bir Türk filmi bulamadım. Kanalın birinde daha önce evlilik
programları sunan bir sunucu gözüme ilişti. Program canlı yayın. Hala bu
evlilik programları devam ediyor mu, hem de ramazanda dedim. İzlemeye koyuldum.
Vara izlemez olaydım. Programı izledikçe şoke oldum. Programın bana en büyük
faydası güneşi aşağıya doğru yaklaştırması oldu.
Programda
ilk önce 30 yıldır 50 yıllık arkadaşını bulmak için ekrana çıkmış bir amcayı
izledim. Yurtdışında yaşayan bu amcayı samimi buldum. Ardından bir kadın çıktı.
Ayrıldığı eşi 6 yıldır kendisine çocuğunu göstermiyormuş. Ne insafsız kocalar
var şu dünyada. Kadını evlat hasreti içerisinde süründürüyor dedim. Derken
ayrılan eş(koca) canlı yayına görüntülü bağlandı, ardından bir başka kadın,
sonra bir başka erkek. Benim için şoklar bundan sonra başladı. İzlediyseniz
beni uğraştırmayın, bana yeniden eziyet çektirmeyin. İzlemeyenler için
Türkiye'de aile yapımız ne âlemde anlatmak isterim. Tabii becerebilirsem. Çünkü
kimin eli kimin cebinde, kimin uçkuru kime bağlı belli değil. Çocukların babası
kim, anası kim, bilene aşk olsun. Konu tamamen adliyelik ama çocukların nesebi
konusunda mahkemelerimizin işi zor.
Gizemi
bırakıp sadede geleyim. 15 yaşındaki kızı, amcaoğlu babasıyla birlikte kaçırır,
evlenirler. Kızın ailesi kızlarına kaçtığı andan itibaren küs. Bu evlilikten
bir çocukları dünyaya gelir. Yaşları evlenmeye müsait olmadığı için doğan
çocuğu babanın ağabeyi veya kardeşinin üzerine kaydettirirler. Kadın ise yaşı
reşit olduktan sonra çocuğunu üzerine almak ister, nedense çocuk hala kocanın
ağabeyi ile yengesinin üzerine kayıtlı. Sanki üzerlerindeki tapulu mallarını
başkasının üzerine kaydettirmişler.
Durum
bundan mı ibaret? Nerede? Kadının sonradan bir çocuğu daha olur. Bu sefer yaşı
reşit olduğu için çocuğu resmi kocasının üzerine kayıt ettirir. Fakat bu
çocuk resmi kocasından değilmiş. Çocuk, kendisinden 20-25 yaş daha büyük, 6
çocuk babası, karşı komşudanmış. Olay ortaya çıkınca kadın ve 6 çocuk
babası yanlarına bir çocuklarını da alıp kaçarlar.
Verilen
hukuk mücadelesi sonunda çocuk kendisine ait olmayan resmi babadan alınır,
gayri meşru ilişkiden olan altı çocuklu babanın üzerine yedinci çocuk olarak
kaydettirilir. Halen ekranın aktörü anne ile 6 çocuk ve bir eşi geride
bırakarak kaçan koca, bir başka yerde resmi nikahsız yaşıyor. Kadını ekrana
çıkartan durum ise ilk kocasından olan başkasının üzerine kayıtlı çocuğunu
görmek ve üzerine aldırmak.
Anladınız
mı bir şey ya da anlatabildim mi? Çok iyi anlatabildiğimi sanmıyorum.
İsterseniz bir daha anlatayım diyeceğim ama bence gerek yok. Çünkü kim, kim ile
evli, kim kimi aldatmış, hangi çocuk kimin veya kimin üzerine kayıtlı belli
değil. Her türlü itham havada uçuşuyor. Taraflar birbirini suçluyor. Zaman
zaman yayında sesler kesiliyor. Belli ki hakaret ve küfür içeren sözler
söyleniyor. Birbirine girift, çetrefilli ve akla muhal bu tür aile yapısının
bizim aile yapımızı bozmaktan öte bir faydası olmaz. Öyle zannediyorum bu
program hep bu şekil aile dram ve trajedilerini işliyorsa kaldırılan evlilik
programlarından daha tehlikeli bir yayın yapılıyor demektir. İnşallah konu
TV'de işlendiği gibi değildir. Şayet öyleyse aile yapımız bitmiş demektir.
İzlensin, daha fazla reyting alsın diye senaryo yazılıyor, çıkarılan aktörlere
oynatılıyorsa bu da çok tehlikelidir. Çünkü bu tür ahlaka, dine ve toplumun örf
ve âdetine mugayir, absürt aile ilişkileri ekranda işlene işlene izleyenlerin
kafasına işlenir. İnsana demek ki böyle şeyler olabiliyormuş, bir başkasının
başına gelmişse ha benim de başıma gelsin dedirtip bu tür evlilikleri normalmiş
gibi gösterebilir. Yazımı uzattım ama şu soruları da ilave etmek istiyorum:
1.Aile
yapımızı bozmaya namzet bu tür programlara RTÜK niçin izin vermektedir?
2.Lokal
kalması gereken ve toplum içerisinde bile konuşulmaması gereken bu tür
konuların TV ekranlarına taşınması problemi çözüyor mu yoksa daha karmaşık bir
hale mi getiriyor?
3.Bu
tür evlilikleri yaşayan kişilerin, durumlarını ekranda milyonlara anlatırken
ele güne karşı ayıp olur, sonra el içine nasıl çıkarız şeklinde düşünecek kadar
utanma duyguları kalmamış mıdır?
4.Bir
kadın kendisinden 25-30 yaş büyük, altı çocuklu bir erkekle kocasını nasıl
aldatır, sonra böyle biriyle nasıl kaçar ve evlenir?
5.Altı
çocuğu olan bir baba, kendi kızı yaşındaki evli bir kadınla nasıl kaçar ve evlenir?
Eşinden utanmıyorsa çocuklarından da mı utanmıyordur?
6.Hastanede
sezaryen ile doğan bir çocuk, hastane raporuna rağmen bir başkasının üzerine
nasıl kaydedilir? Nüfus müdürlüğü beyana göre mi kimlik veriyor?
7.Altı
çocuklu bir erkeğin, dini nikahlı ikinci eşi olmayı kabul eden bir kadın, ilk
kocasından olan çocuğunu üzerine almayı niçin ister?
8.İnsanlar
soyun karışmasına sebebiyet verecek olan başkasının üzerine çocuk kaydettirme
işini, çocuk oyuncağı veya alınıp satılan mal gibi mi düşünüyorlar? Yarın
büyüdükleri zaman bu çocuklarının yüzüne nasıl bakacaklar?
9.Birine
kaçıp daha sonra bir başkasıyla eşini aldatan ve çocuklarını bir başkasının
üzerine kaydettiren bu tip kişilerin evlenmeleri caiz mi?*
10."Komşu
komşunun külüne muhtaç", ev alma, komşu al" dediğimiz ve komşuluk
hukukuna önem verdiğimiz halde komşu komşunun mahremine nasıl kem gözle bakar?
11.Böyle
bir programa bakarak orucuma halel gelmiş midir? (Allah beni affetsin)
Hasılı
bu ülkenin ahi gitmiş, vahi kalmış diyordum. Bu programı izledikten sonra kendi
kendime bu ülkenin ahi da gitmiş vahi da dedim. Sadece ağlayanımız yok.
*Fakültede
okurken İslam Hukuku dersinde evlilik ve nikah konusunu işlerken Orhan Çeker,
normal şartlarda evlilik "Nikah benim sünnetimdir..." hadisine göre
sünnet olduğunu söyledikten sonra nikah ve evlilikle ilgili şunları söylemişti:
Farz
olan evlilik→Kişi harama düşecekse kesin evlenmelidir.
Haram
olan evlilik→Kişi hanımına(veya eşine) zulmedecekse evlenmesi haram demişti.
Kişinin eşini aldatmasından daha büyük zulüm mü olur? (En büyük zulüm Allah'a
ortak koşmaktır.) Hani diyorum ki o kocadan bu kocaya kaçan, maymun iştahlı bu
tip kadınların evlenmesi yasaklansa mı diyorum? Bu arada dini nikah kılıfı da
bu ülkede bir güzel tartışılmalı. Tartışılmalı ve karara bağlanmalı. Kimse
yapıp ettiklerini ve uçkurunu dini bir hüviyete büründürüp imam veya dini
nikahın arkasına sığınmamalı. Zaten nikahın dinisi olmaz. Nikah nikâhtır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder