Ana içeriğe atla

Yerel Seçimlerin Galibi Üsluptur***


Genel havaya döndürülen yerel seçimler bitti. Vatandaş söyleyeceğini söyledi. Şimdi herkes var gücüyle seçim sonuçlarını analiz etmeye yöneldi. Gazetemizin başyazarı Uğur Özteke Ağabey de 03/04/2019 günkü köşesinde “KİMSE DOĞRU VE FARKLI YORUM İSTEMİYOR Kİ?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Seçim sonuçlarını değerlendirdiği yazısında Sayın Özteke, kendisine yorum gönderen Murat isimli bir okuyucunun Seçim pazar günüydü. Üzerinden iki gün geçti ama dün sizin yazınız, bu gün de sizin ve Barbaros Ulu'nun yazısı haricinde gazetede seçimle ilgili başka yazan olmadı. Barbaros Ulu da seçime değil seçimin maliyetine değinmiş. Yani şu gazetedeki yazarların seçim analizi yapmaları gerekmez miydi?mesajına yer verdi.

Kendi adıma söyleyeyim, Murat Bey kardeşim serzenişinde haklı. Kaç gün geçmesine rağmen seçim sonuçlarına dair herhangi bir yazı kaleme almadım. Bugün ele alayım, yarın ele alayım derken seçime dair bir şey demedim. Belki de elim varmadı. Ama bu, seçim sonuçlarıyla ilgili hiç yazı kaleme almayacağım anlamına gelmiyor. Ki işimiz bu. Toplumu ilgilendiren ve etkileyen ne varsa bizim alanımıza girer. Murat Beyin attığı taş kafamı yarınca seçime dair yazmak vacip oldu. Murat Bey yazılarımı takip ediyorsa seçim sathı mailine girdiğimiz andan itibaren içime doğmuşçasına seçim sonuçlarını etkileyecek tehlikeli boyutlara işaret etmeye çalıştım ve son hafta hariç onlarca yazı kaleme aldım, gelmekte olan yıkıcı etkiye işaret etmeye çalıştım. Aslında seçim sonuçlarına dair yazılarım seçim öncesi yazdığım yazılarda gizli. (Bakınız: https://www.pusulahaber.com.tr/bu-secim-farkli-sonuclara-gebe-olacak-gibi-9325yy.htm, https://www.pusulahaber.com.tr/secim-sathi-mailinde-ortaya-dokulen-belgeler-9363yy.htm, https://www.pusulahaber.com.tr/dislayici-siyasetin-sonuclari-9382yy.htm, https://www.pusulahaber.com.tr/kendini-anlatmanin-yolu-rakibini-kotulemek-degildir-9392yy.htm, https://www.pusulahaber.com.tr/gonul-siyaseti-9288yy.htm, https://www.pusulahaber.com.tr/basa-kakma-olur-mu-9231yy.htm, https://www.pusulahaber.com.tr/hdppkk-ise-9220yy.htm vs) Maalesef endişelerimde haklı olduğum ortaya çıktı. Keşke çıkmasaydı ama olan oldu. Zamanı geri sardırmak mümkün değil.

Seçimden önce birçok hususa değindim, benden bu kadar demek gibi bir niyetim yok. Sayfam el verdiği, aksi bir gündem olmadığı müddetçe seçim analizlerinde de bulunacağım. Herkesin her alanda uzman kesildiği günümüzde Abdurrahman Çelebi olarak ben de söz söyleyeceğim elbet. Bu uzun girizgahtan sonra seçim sonuçlarına dair kısaca şunları söylemek isterim: (Her bir madde ayrı bir yazı konusu)

*Genel seçimlerde işe yarayan Cumhur İttifakı yerel seçimlerde iktidara faydalı olmamıştır.
*Dışlayıcı siyaset, bir araya gelemezleri bir araya getirmiş, bu da iktidarın aleyhine olmuştur. (Bu başarı, muhalefetten ziyade iktidarın başarısıdır. Kendi topuğuna sıkmıştır.)
*Kürt seçmen, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da olumlu tepki verirken Batı’da aday çıkarmayarak Millet İttifakını desteklemiş ve bu seçimde etkin rol oynamıştır.
*Seçmen yeterince sandığa getirilememiştir. 2014 yerel seçimlerinde yüzde 89 olan seçime katılım bu seçimde 83’lere düşmüştür. (24 Haziran 2018’de yapılan genel seçimlerde katılım yüzde 87,5 idi. Yüzde 83 katılımı yüksek görebilirsiniz. Evet yüksek olmaya yüksek. Ama 2014’e göre yüzde 6, 2018’e genel seçimlerine göre ise yüzde 4,5’luk bir seçmen sandığa gelmemiştir. Binde 3’lerle seçimin kazanıldığı şehirler göz önüne alınırsa sandığa gelmeyen seçmen sonucu değiştirmede etkin rol oynamıştır. Bu arada seçime katılım yüzde 80’lerin altına gerileyecek öngörüm tutmamıştır.)
*Gönül Belediyeciliği gönüllere su serpse de yangını söndürmeye yeterli gelmemiştir. Çünkü sloganın içi doldurulamamıştır. Küskün ve kırgın olanlar yanlış yerlerde aranmıştır. Halbuki kırgınlık daha derinlerdedir.
*Çok fazla miting yapmak, çok ekrana çıkmak, tüm ağır topları aday olarak göstermek büyükşehirleri kazanmaya yetmemiştir. Belki de ters tepmiştir.
*Hükümetin bir türlü kabullenmek istemediği ekonomideki sıkıntı büyükşehirlerde etkisini göstermiştir. Bu konudaki sıkıntı soğan ve patatesten ibaret olmadığı halde iktidar taraftarları işi sebze ve tahıl ürünlerine indirgeyerek durumu küçümsedi.
*Yerel seçimin genel seçim havasına sokulması iktidarın aleyhine işlemiştir. Meydanlarda yerel konulardan ziyade genel siyaset konuşulmuştur. Millet İttifakında adaylar ön plana çıkarılırken Cumhur İttifakında lider ön plana çıkmıştır.
*Seçim sathı mailinde ortaya dökülen belgeler seçmen nezdinde manidar bulunmuş ve sonuç rakibe yaramıştır.
*Seçmene rağmen belirlenen adaylar seçmen nezdinde teveccüh görmemiştir.
*07/06/2015 genel seçimlerinden itibaren seçmen iktidara “Benim şakam yok, bak soğuyorum” şeklinde bir şeyler söylemeye çalışmış ama iktidar mesajı aldık demesine rağmen gereğini yapmamış, pansuman tedbirlerle işi kotarmaya çalışmıştır. Giderek azalan ilgiyi ittifaklara sarılarak günü kurtarma yoluna gitmiştir.
*İktidar seçmenin ne istediğini, derdinin ne olduğunu okuyamamıştır. Halkın derdine derman olmaktan ziyade kendi dert edindiğine halkı ortak yapmak istemiştir.

Yazım uzadı ama maalesef değerlendirmem bitmedi. Şimdilik bu genel değerlendirme ile yetineyim. Yazıma son vermeden bana tek cümleyle seçimin galibini veya seçimin sonucuna etki eden sebepleri söyle derseniz, bu seçimin galibi üsluptur. Dışlayıcı, kutuplaştırıcı, ötekileştirici, rakibi kötüleyen, tahkir eden, rakiplerine tepeden bakan ve küçümseyen üslup kaybetmiştir. Hamaset kaybederken soğukkanlı olmak ve rakibe sataşmamak seçimi kazandırmıştır. Sonuç her ne olursa olsun burada dikkate değer olan seçmenin sağduyusudur. Seçmen; Cumhur İttifakını birinci yapmış, Ana Muhalefet’e ise sana büyükşehirleri gönülsüz de olsa veriyorum. Sorumluluk almadan bol keseden atıyordun. İşte sana sorumluluk! Haydi kendini göster. Bakalım becerebilecek misin? Bunu yaparken de büyük çoğunluğun denetiminde olacaksın demiştir. (Beğendin mi Murat Bey yaptığını? Yazı yazmak önemli değil ama bu konu uzun mu uzun. İşte uzun bir yazı. Bundan sonrasını bu yazıyı sığdırmak için çabalayacak gazete yetkilileri düşünsün.)



*** 04/04/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde