Akşam menüsünde baktım nohut yahni ve bulgur pilavı var. Dedim bunun yanında soğan iyi gider, şöyle acılısından. Hanıma soğan var mı dedim. Birkaç tane olacak dedi. Küçüğünden bir tane seçtim. Elime alıp tam keseceğim. İçimden bir ses "Ramazan! İyi düşünmüşsün. Zira bu yemeklerin yanında sofrada soğan yemek iyi gider, üstelik iştahını da açar. Ama soğanın fiyatından haberin vardır umarım. Mesela şu elindeki küçük soğan kaça geliyor biliyor musun? Şayet onu keser, yersen belki iştahın açılacak ama içinin yandığıyla kalmayacak, aynı zamanda cebini de yakacak" dedi.
İçim doğru söylüyordu. "Ramazan içindeki sesi dinle, iştah açacak diye geçici bir heves için yapma bunu. Şayet nefsine ket vuramayıp soğanı kesersen verdiği acıyla birlikte iştahın açılacak, yedikçe yiyeceksin. Ya Rabbi şükür deyip sofradan kalkacaksın. Ağzındaki soğanın verdiği acı geçer ama yarın soğan bitince eşin soğan alınacak derse midene oturur. Çünkü alacağın soğan reyonlarda cep yakıyor" dedim kendi kendime. Ama nasıl ki gönül ferman dinlemezse bir elimde soğan, diğerinde bıçak yarını düşünür mü? Kestim hemen. Bir öğünlük de olsa krallık krallıktı. Soğanı ikiye şaklayıp yarısını aldım. Diğer yarısını da az sonra yerim diyerek masaya koydum. Önüme de tuzu döktüm. Batırıp batırıp yiyeceğim. O da ne? Az sonra yerim diye masaya koyduğum soğanın yerinde yeller esiyor. Ağzına soğan almayan bizim bücür yarım soğanı alıp yemeye başlamıştı bile. Hayret ki hayret! Ucuzken soğanın yüzüne bakmayan bizim küçük şimdi soğan yiyor. Bu durumda ne diyebilirsin? Getir oğlum. Ben yiyeceğim, ben geldim gidiyorum, bir ayağım çukurda. Daha senin önünde uzun yıllar var. Sen soğanı ileride yersin. Hep böyle gidecek değil ya...hazar bu soğan bir gün ucuzlayacak demek geçti. Ama söyleyemezsin ki! Çünkü adın soğanı bile kıskanan babaya çıkar.
Neyse efendim! Sevincim kursağımda kaldı, iştahım kaçtı. Olanda bir hayır var dedim. Önümdeki soğanı yemeye başladım. Giden gitmişti artık. Birden de bitti soğan. Mübarek, pahalı olunca ne de çabuk bitti dedim kendi kendime.
Sofradan kalktım. İçimde buruk bir sevinç vardı. Nasıl sevinmem ki! Aylar sonra yemeklerin içine konan soğanın dışında soframız ilk defa bir soğan görmüş, felekten bir gün çalmıştım. Ama bu işin bir de yarını vardı. Çünkü elde kalan birkaç soğan bitecekti bir gün.
Akşam çayımı içtim, meyvemi yedim. Yatacağım ama midemde bir ağırlık var. Çok mu yedim. Hayır. Her zamanki gibi. O zaman ne bendeki bu ağırlık. Neyi hazmedemedi midem? Fazla düşünmeden sebebini buldum. Her günden farklı olarak bu akşam sadece soğan yemiştim. Demek ki aylardır sofrada soğan yüzü görmeyen midem kaldıramamıştı soğanı.
Sabah oldu. Haftalık ihtiyaçları karşılamak için semt pazarına gideceğim. Ama neye ihtiyaç var diye hanıma birden soramadım. Çünkü soğan yok, soğan alınacak dese mideme oturacak. Sonunda tüm cesaretimi toplayıp ne alınacak dedim. Bereket listede soğan yoktu. Bu hafta yetermiş. Soğanın kardeşi patates alınacakmış. Patates de fiyat yönünden soğandan geri kalır tarafı yok ama en azından soğandan biraz ucuz. Koşarak gittim pazara. Hafta bitsin istemiyorum. Çünkü korktuğum başıma gelecek, eve soğan alınacak.
Akşam çayımı içtim, meyvemi yedim. Yatacağım ama midemde bir ağırlık var. Çok mu yedim. Hayır. Her zamanki gibi. O zaman ne bendeki bu ağırlık. Neyi hazmedemedi midem? Fazla düşünmeden sebebini buldum. Her günden farklı olarak bu akşam sadece soğan yemiştim. Demek ki aylardır sofrada soğan yüzü görmeyen midem kaldıramamıştı soğanı.
Sabah oldu. Haftalık ihtiyaçları karşılamak için semt pazarına gideceğim. Ama neye ihtiyaç var diye hanıma birden soramadım. Çünkü soğan yok, soğan alınacak dese mideme oturacak. Sonunda tüm cesaretimi toplayıp ne alınacak dedim. Bereket listede soğan yoktu. Bu hafta yetermiş. Soğanın kardeşi patates alınacakmış. Patates de fiyat yönünden soğandan geri kalır tarafı yok ama en azından soğandan biraz ucuz. Koşarak gittim pazara. Hafta bitsin istemiyorum. Çünkü korktuğum başıma gelecek, eve soğan alınacak.
Yorumlar
Yorum Gönder