Bundan tam üç yıl önce tarihinde
hiç yazma tecrübem yok iken gazetemiz tarafından yapılan bir teklifle gazetemizde
yazmaya başlamıştım. İlkyazım “Başlarken” başlığıyla 09 Aralık 2015 Çarşamba
günü yayımlanmıştı. İlk önce haftada bir, derken sonra üçe, ardından dört gün
yazmaya devam ettim. Dün-bugün derken
tamı tamına üç yılı dün itibariyle doldurdum. Gazetemizin 6.sayfasının
gediklisi oldum.
Yazmaya ilk başlarken “Olur
mu, yazabilir miyim” endişem vardı. Her geçen gün kendime güvenim geldi ve
içimdeki o endişe yok oldu. İlk yazımda neyi yazacağım soruma kendim cevap
vererek “Neyi dert ediniyorsam onu” demiştim. Bugüne
kadar toplam 424 yazım çıkmış gazetemizde. Gerçekten neyi dert edinmişsem kendi
üslubumca yazdım. Şunu da yazsaydım, bir türlü yazamadım dediğim bir konu olmadı.
Kınayanın veya kınayacak olanın kınamasına aldırmadım. Yazarken de kimseden bir
beklentim olmadı. Şunu yazarsam fincancı katırlarını ürkütür, gazeteden veya
camiamdan tepki çeker miyim endişesini hiç taşımadım. Bu konuda sahibinden, Yazı
İşleri ve Genel Yayın Müdürüne kadar gazetemiz desteğini hiç esirgemedi benden.
Yazılarımı ilk önce
kendi mütevazı sayfam olan “dilinkemigiyok.blogspot.com” adlı bloğumda yayımladım.
Bloğumda şu ana kadar 2040 yazım olmuş. Buradan seçtiklerimi gazetemize
gönderdim. Gazetede yazı çıkar çıkmaz sosyal medyada yazılarımı paylaştım. Hem
kendime ait sayfam hem de gazetedeki köşem adı üzerinde mütevazı bir köşe benim
için. İçimi dağarcığım muvacehesinde döktüğüm yerler oldu benim için.
Okunan biri miyim? Açıkçası
kendi bloğumun dışında ne kadar okunduğumu bilmiyorum. Hoş okunsun diye yazmıyorum zaten. Zira kimse
okumasa da içimi döküyorum buralara. Nasılsa niçin yazıyorsun? Yeter artık
diyen yok. Yazımı okuyanlarla karşılaştığımda zaman zaman tasviplerini
iletenler olmuyor değil. Tenkit ve eleştiri de almadım bugüne dek. Bu demektir
ki ya okunmuyorum; çünkü ilgi çekmiyor. Ya okunuyorum; görüşlerim tasvip
gördüğü için “Sükût ikrardandır” sadedinde tepki verilmiyor. Ya yazdıklarım
tasvip görmüyor: Bu adam iflah olmaz biri, bir şey söylemeye gerek yok deniyor.
Ya da hiç okunmuyorum, kendi yazdığımla kalıyor. Problem mi? Değil benim için. Yazmak
en iyi dost çünkü! Tıpkı kitaplar en iyi arkadaş olduğu gibi.
Yazmak kim, ben kim?
Ama en azından “Koyunun olmadığı yerde Abdurrahman Çelebi olurum” parolasıyla
çıktığım bu yolda gücüm yettikçe, nefesim elverdikçe, kelime dağarcığım yeterli
oldukça, gazetemiz “Buraya kadar, haydi başka kapıya” demediği müddetçe
inşallah yazmaya devam edeceğim. Kurtulamayacaksınız anlayacağınız.
Bundan önce olduğu gibi
Allah yazdıklarımla amel etmeyi, hep doğruları yazmayı bana nasip etsin, birlik
ve dirliğimizi bozmasın, dermansız dert vermesin. Yarınlarımız bugünden daha
iyi olsun.
* 10/12/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 10/12/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Üç yıl senesi devriyesi hayırlı olsun canım. RAbbim hiç bir zaman doğru olanı yazmaktan söylemekten ayırmasın.
YanıtlaSil