Cebime "İkindi namazı sonrası defnedilecek" diye
bir cenaze mesajı geldi. Memleketlimmiş ama tanımıyorum. Çünkü bildiğim öyle
bir soyadı yoktu. Kimse kim? Hazır kar tatili verilmişken bu cenazeye katılayım
istedim.
Mezarlığın dibinde olan, öğle ve ikindi vakti birçok
cenazenin kalktığı camiye gittim. Her gittiğimde tıklım tıklım olan cami tenha
idi. Herhalde havanın soğuk ve hafta içi olması katılımı engelledi diye
düşündüm.
Namazdan sonra cenaze namazını kılmak için musallaya doğru
yöneldim. Ama katılacağımız cenaze yoktu ortada. Gelmişken orada hazır bekleyen
cenazenin cenaze namazına iştirak ettik. Cenaze sahipleri ve yakınları sala
omuz vererek kabristana götürdüler. Musallanın önünde kala kala bir 15 kişi kaldık.
Baktım bir soyadı baskın. Herkes onlara taziye diliyor. Ben de diledim.
Beklerken cenaze kim, Biz de böyle soyadı var mı diye
sordum. Sonradan soyadını değiştirmiş mevta cevabını aldım. Cenaze nerede
dedim. Her kafadan bir ses çıktı. Geldi, geliyor ya da bilmiyoruz dendi.
Eksinin altında beklerken üşümeye başladık. Bulduğumuz bir
yerde bir bardak çay içtikten sonra cenaze geliyor haberi üzerine tekrar
musallaya vardık. Cenaze yine yoktu orta yerde. İşin garibi "Merhum
teyzemin oğlu, amcamın oğlu" diyenler de bilmiyordu. Akşama 50 dakika kala
nihayet cenaze geldi dendi. Fakat mezarlık müdürlüğüne daha önce haber
verilmediği için mezar yeri hazırlanmamış. Müdürlük bugün olmaz, yetişmez
demiş. Sonunda mezarı kendiniz kazarsanız olur denmiş olmalı ki az sayıda
bekleyenlere biri "Mezar kazmaya yardım edecek varsa gelsin" diye
seslendi.
Bekleyenlerin bir kısmı da bu arada ayrıldı. Eksinin
altında bir hava akşama doğru ayazını hissettirmeye başladı iyice. Ne kadar
beklediysem baktım olmayacak. Maalesef ben de ayrıldım cenaze namazını
kılamadan.
Musalladan ayrılırken bana eşlik edenlerden öğrendiğime
göre ölen kişi 60 yaşlarında gözleri görmeyen, hiç evlenmemiş, huzurevinde
kalan engelli bir garibanmış. Kimi, kimsesi var ama huzurevinde kaldığına göre
bu merhuma kimsesiz veya gariban desem yanlış olmaz.
Gördüğüm, cenaze ile bir baş tutan olmayınca planlamada
gözle görülür aksaklıklar oldu. Ben ayrıldıktan sonra cenazeyi ne zaman
defnedebildiler, defin işine kaç kişi kaldı bilmiyorum. Ama bir elin
parmaklarını geçmemiştir kalan dememe gerek. Cenazeyi de büyük bir ihtimalle
karanlık bir ortamda defnetmiş olmalılar.
55 yaşımda maalesef ilk böyle bir cenaze işi gördüm.
Üzüldüm doğrusu. Hatta içimden garibanın cenazesi böyle olur galiba dedim. Ölen
kurtuldu gitti ama yine de Allah kimseye böyle bir cenaze kaldırma nasip
etmesin. Çünkü düğün ve cenaze işleri eşle, dostla olur. Sözümü Yunus'la
bitirmek istiyorum:
Bir garip ölmüş diyeler,
Üç günden sonra duyalar,
Soğuk su ile yuyalar,
Şöyle garip bencileyin.
Üç günden sonra duyalar,
Soğuk su ile yuyalar,
Şöyle garip bencileyin.
* 29/12/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder