Allah herkesi farklı farklı imtihan eder. Bazılarına
"Yürü ya kulum" der, gelmeleri gereken yere hızlı bir şekilde
yükseltir. Kimine para, kimine makam vermek suretiyle çoğu kimseye nasip
olmayacak şekilde kısa yoldan şöhret sahibi yapar.
Şöhret olmak, herkesçe tanınır olmak çoğumuzun istediği bir
durumdur. Ama esas önemli olan zirvede tutunabilmektir. Nice şöhret olan
kimseler vardır ki bir müddet sonra tepetaklak aşağıya inmiştir. Şöhret
olmayı taşıyamamışlardır. Çünkü şöhret bir afettir. İnsanı vezir yaptığı gibi
rezil de eder.
İnsan tam şöhreti yakalamış ve tadını çıkaracağım dediği
zaman niçin düşer? Aslında kişi doğal yoldan şöhreti yakalasa ve şöhret
olduktan sonra kendi olmaya devam etse yani rol yapmasa çıktığı yerden kolay kolay
düşmez. Çünkü hiçbir kalite tesadüf değildir. Tırnaklarıyla gelmiştir geldiği
yere. Ama kişi ehil olmadan birilerini kullanarak kendini olduğundan farklı
göstererek şöhret basamaklarına birden tırmanırsa bu şekil yakaladığı şöhretin
altında ezilir. Çünkü kaldıramaz ve taşıyamaz. Çünkü şöhret olduktan sonra
kameraların gözdesi olacak, ekranlar peşinde koşacak; yaptığı konuştuğu haber
olacak, önüne mikrofon uzatılacak, altında koltuğu olacak, herkesin gözü
üzerinde olacak. Yani bu durumda kişinin hiç kendine özgü özel bir hayatı
olmayacak. Çünkü sürekli takip edilecek. Bu durumda kişi kendini ne kadar
gizleyebilir ve kendini olduğundan farklı gösterebilir? Şöhretin hep devam
edeceğini sanır. Ama bilinçaltında gizlediklerini bir gün boşaltır: Ya konuşmak
ya yazıp paylaşmak ya da bir tasarrufta bulunmak suretiyle kendini ele verir.
Çünkü kişi dilinin altında gizlidir.
Hangi şekilde gelirse gelsin şöhreti yakalayan kimse
bulunduğu yerde tutunmak istiyorsa;
-Fazla konuşmayacak, bin düşünüp bir konuşacak.
-Yazıp çizmeyecek. Şayet yazıp çizecekse yayımlamadan önce
cümlelerinin her birini tekrar tekrar okuyup yanlış anlamaya mahal vermeyecek
şekilde yazısını düzenlemelidir.
-Twitter ve Facebook gibi sosyal medyayı kolay kolay
kullanmayacak. Şayet kullanacaksa fincancı katırlarını ürkütmeyecek paylaşımlar
yapmalıdır.
-Mikrofon uzatıldığında hemen beyanat verme yoluna
gitmeyecek.
-Ben meşhur oldum, her şeyi bilirim diyerek her konuda
fikir beyan etmeyecek. Sahasında konuşma yolunu tercih etmeli. Başka alanları
işin uzmanlarına bırakmalıdır. Buna had bilme diyoruz.
-Özellikle kadın konusuna girmeyecek. Çünkü kadın konusuna
girmek netameli bir alandır. Ha bu konuya girmişsin ha mayın tarlasına.
Kadınlarımız kendileri hakkında erkeklerin konuşmalarından pek haz almıyorlar.
Onların kabullenemediği bir görüşü ileri sürersen sonucuna katlanmayı göze
almalısın.
-Neyi, nerede, kiminle, ne amaçla kullandığına ve
zamanlamasına dikkat edecek.
-Nerede, kiminle görüştüğüne, ne yiyip içtiğine, kimi
ziyaret edeceğine ve kimlerle fotoğraf karesinde yer alacağına özen gösterecek.
Kısaca bahsetmeye çalıştığım bu hassasiyetlere şöhret
sahibi dikkat etmezse kendi düşen ağlamaz. Ne idim ne oldum pişmanlığını duyar.
Bunun da bu aşamada şöhret sahibine faydası olmaz. Düştüğünde dostu da olmaz. Hasılı
şöhret afettir, dil bir afettir, mikrofon bir afettir, sosyal medya bir
afettir, koltuk bir afettir.
* 01/12/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 01/12/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder