25 Kasım 2018 Pazar

Belediye Başkan Adaylarını Belirlemede Kıstasımız

Türkiye’nin belediyecilik tarihi başarı ve başarısızlık örnekleriyle doludur. Çok geçmişe gitmeden halkımız 80’den sonra halkımız ANAP’ı tek başına iktidara getirdi. “Halka hizmet Hakka hizmet” parolasıyla yola çıkan bu partiyi belediyelerde de iktidara taşıdı. Bu partinin bazı belediyelerinin yolsuzluğa bulaştığı ayyuka çıkınca halk bunları indirerek “Sosyal belediyecilik” yapacağız diyen SHP’ye belediyeleri verdi. Ardından bu partiyi koalisyon ortağı yaptı. Bu parti belediyecilikte ve iktidarda fazla tutunamadı. Çünkü çöp yığınlarıyla anılır oldu ve İSKİ’de yapılan yolsuzluk patlak verdi. Hem belediyeleri hem de iktidarı kaybetti.

Küçük bir muhalefet partisi olmasına ve Mecliste temsil edilmemesine rağmen Şanlıurfa, Van, Kahramanmaraş, Konya ve Sivas belediyelerinde kendini ispatlayan RP’ini seçmen, 1994 mahalli seçimlerinde belediyelerin çoğunu bu partiye verdi ve 1996 yılında yapılan genel seçimlerde bu partiyi iktidarın büyük ortağı yaptı. Belleklerde Refah Belediyeciliği kaldı. Başarı dendi mi bu belediyeler akla geldi.

RP’inin ve ardından kurulan FP’inin kapatılmasıyla birlikte Milli Görüş çizgisinden gelen bu parti SP ve AK Parti şeklinde iki ayrı parti olarak siyaset arenasındaki yerini aldı. Mevcut belediye başkanlıklarının çoğu AK Partide siyaset yapmaya başladı. Özellikle İstanbul ve Ankara’da yapılan hizmetler AK Partiyi iktidara taşıdı. 2002’den bu yana AK Parti ülke yönetiminde hem de belediyelerini çoğunda söz sahibi. Yani belediyelerin ekserisinde AK Belediyecilik hakim.

Anlatmak istediğim bugün AK Parti 2002’den beri hala iktidarda ise bu başarısında kendisinden olan belediyelerin, hizmetleriyle göz doldurmasının payı büyüktür.  

80 sonrası belediyeciliğine ve iktidarlarına kısaca değindim. Niçin? Çünkü Mart 2019’da şehrimizin belediye başkanını seçmek için sandığa gideceğiz. Adaylar bir bir ortaya çıkmaya başladı. Bazı illerin adayları şimdiden açıklandı. Diğer geri kalan şehirlerimizin adaylarının açıklanması eli kulağında. Herkeste “Acaba bir beş yıl şehrimi yönetecek kim olacak” diye bir bekleyiş hakim.  

Yaklaşmakta olan bu seçimler önemli. Seçimler kadar gösterilecek adaylar da. Çünkü eskilerin tabiriyle şehrimizin şehrül-eminini yani belediye başkanını seçeceğiz. Bir büyükşehir, bir il, bir ilçe ve bir beldede kim belediye başkanı seçilirse seçilsin o belediye başkanı o partinin ya yüz akı veya yüz karası olacaktır. Çünkü belediyeler partilerin mahallindeki vitrinleridir. Yaptıkları icraatlarla partisini vezir de yapar, rezil de. Yani partisini iktidardan da eder, iktidara da taşır ve uzun yıllar kalıcı da olur.
Burada amacım siyaset yapmak falan değil, bir durum tespiti yapmaktır. Bir vatandaş olarak bir seçmen olarak şehrimizin iğneden ipliğe her şeyiyle ilgilenen belediye başkanlarının kimler olacağını sorgulamak hepimizin hakkıdır diye düşünüyorum. Çünkü bir şehirde belediye başkanlığını göğüslemek için parti kadar belirlenen aday da önemlidir. Özellikle bu seçimde bu durum, daha da bir önem kazandı. Çünkü bu seçim partiler için özellikle belediyelerin çoğunu elinde bulunduran parti için kolay olmayacaktır. Bunun böyle olacağını kestirmek için çok öteye gitmeye gerek yok. Halk hem 07 Haziran hem de 24 Haziran seçimlerinde gerekli uyarısını yaptı, geçmişten bugüne bazı belediyeler iyi yönetilmediği için el değiştirdi. Bu seçimde de bazı belediyeler el değiştirebilir. Bu durumu bilen ve her seçimde oyunu düşürmeye başlayan partiler bulundukları yerde tutunmak için ittifaklarla ipi göğüslemeye çalışıyor. Bu tür ittifaklar geçici birer pansumandır. Tedbir alınmazsa ve doğru aday tercihi yapılmazsa bir müddet sonra ittifaklar da fayda vermeyecektir. Çünkü bu halk geçmişten günümüze özellikle seksenden sonra kolay kolay yanlışta isabet etmemiştir. Hemen hemen her zihniyetteki partiyi şu ya da bu şekilde iktidara ve belediyelere taşımıştır.

Bunun için ne yapmalı denirse buna geçmeden kendisi siyasetçi olmamasına rağmen her iyinin yanında yer alan, ilkesel bir duruş sergileyen ve davasını dert edinen hizmet aşığı bir kardeşimizin bana gönderdiği mesajını buraya aynen aktarıyorum:

“STK, cemiyet, dernek, vakıf, düşünce kuruluşu, yazar, alim, dava adamı, fikir adamı kısaca bu ülkede kim varsa şu sorunun cevabını vermesi lazım: Liyakate göre mi görev verilecek? Yoksa 50 yılda kazandığımız kazanımlarımızı 2-3 güç zehirlenmesine uğramış koltuk sevdalısı şahısların isteklerine göre mi belirleyeceğiz? Şu an aday gösterilecek 3 büyükşehir belediye başkanı tescilli FETÖ’cü… Halen bazı yerlerde üç dönem vekillik yapmış kişileri aday olarak piyasaya sürmeye çalışıyorlar…Akıl tutulması yaşanıyor… Tayyip Bey’in etrafı çevrilmiş durumda…Birçok kardeşimiz, gazeteci, TV programcısı, aktivist bu durumdan şikayetçi…Bu ülkede sorumluluk sahibi olanlar bunu dert edinmeli…Bu durumu uygun bir dil ile nasıl yazıya dökeriz?”

Bana bu mesaj gönderen kardeşimizin hassasiyetini size bu şekilde aktarmış oldum. Bunun dışında başka hassasiyet ve endişelerini dile getirenler de var: “Belediyelerin israf ekonomisi uyguladıkları, parayı olur olmaz yerlere çarçur ettikleri, ihaleleri belirli kimselere verdikleri, halkın içerisine yeterince çıkmadıkları, halktan uzaklaştıkları, hesapsız icraatları dolayısıyla belediyeleri çok borçlandırdıkları…”şeklinde.

Vatandaşta var olan bu endişelerin ne kadarı doğrudur-yanlıştır bilmiyorum. Kim FETÖ’cü veya değil, böyle bir iddiam yok. Endişeler gerçeği yansıtmayabilir de. Fakat bir şeyin şuyuu vukuundan beterdir. Bundan dolayı partiler kendilerini bir beş yıl temsil edecek belediye başkan adaylarını belirlerken yoğurdu üfleyerek yemelerinde fayda vardır.  Bunun için partilerin çok bir şey yapmasına gerek yok. Sadece adaylarını belirlerken ehliyet ve liyakati esas alsalar yeter. Partiler biz adayımızı belirlerken bunu esas aldık deseler de halkta ehliyet ve liyakatten öte kendisini pazarlayanların aday yapıldığı veya yapılacağı kanaati hakim. Özellikle şaibeli insanlardan uzak durulmasında fayda var. Unutmasınlar ki tanınır olmak, güçlü olmak veya kendisini iyi pazarlamak belediye başkanı olmak için yeterli değildir. Kendisini ispatlamış ve çevresine güven veren insanları bulup aday yapmak en doğru ve hakkaniyete uygun olanıdır diye düşünüyorum. Aman dikkat! 
25/11/2018
Barbaros ULU


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder