Küçük bir muhalefet
partisi olmasına ve Mecliste temsil edilmemesine rağmen Şanlıurfa, Van,
Kahramanmaraş, Konya ve Sivas belediyelerinde kendini ispatlayan RP’ini seçmen,
1994 mahalli seçimlerinde belediyelerin çoğunu bu partiye verdi ve 1996 yılında
yapılan genel seçimlerde bu partiyi iktidarın büyük ortağı yaptı. Belleklerde
Refah Belediyeciliği kaldı. Başarı dendi mi bu belediyeler akla geldi.
RP’inin ve ardından
kurulan FP’inin kapatılmasıyla birlikte Milli Görüş çizgisinden gelen bu parti
SP ve AK Parti şeklinde iki ayrı parti olarak siyaset arenasındaki yerini aldı.
Mevcut belediye başkanlıklarının çoğu AK Partide siyaset yapmaya başladı.
Özellikle İstanbul ve Ankara’da yapılan hizmetler AK Partiyi iktidara taşıdı.
2002’den bu yana AK Parti ülke yönetiminde hem de belediyelerini çoğunda söz
sahibi. Yani belediyelerin ekserisinde AK Belediyecilik hakim.
Anlatmak istediğim
bugün AK Parti 2002’den beri hala iktidarda ise bu başarısında kendisinden olan
belediyelerin, hizmetleriyle göz doldurmasının payı büyüktür.
80 sonrası
belediyeciliğine ve iktidarlarına kısaca değindim. Niçin? Çünkü Mart 2019’da
şehrimizin belediye başkanını seçmek için sandığa gideceğiz. Adaylar bir bir
ortaya çıkmaya başladı. Bazı illerin adayları şimdiden açıklandı. Diğer geri
kalan şehirlerimizin adaylarının açıklanması eli kulağında. Herkeste “Acaba bir
beş yıl şehrimi yönetecek kim olacak” diye bir bekleyiş hakim.
Yaklaşmakta olan bu
seçimler önemli. Seçimler kadar gösterilecek adaylar da. Çünkü eskilerin
tabiriyle şehrimizin şehrül-eminini yani belediye başkanını seçeceğiz. Bir
büyükşehir, bir il, bir ilçe ve bir beldede kim belediye başkanı seçilirse
seçilsin o belediye başkanı o partinin ya yüz akı veya yüz karası olacaktır. Çünkü
belediyeler partilerin mahallindeki vitrinleridir. Yaptıkları icraatlarla
partisini vezir de yapar, rezil de. Yani partisini iktidardan da eder, iktidara
da taşır ve uzun yıllar kalıcı da olur.
Burada amacım siyaset
yapmak falan değil, bir durum tespiti yapmaktır. Bir vatandaş olarak bir seçmen
olarak şehrimizin iğneden ipliğe her şeyiyle ilgilenen belediye başkanlarının
kimler olacağını sorgulamak hepimizin hakkıdır diye düşünüyorum. Çünkü bir
şehirde belediye başkanlığını göğüslemek için parti kadar belirlenen aday da
önemlidir. Özellikle bu seçimde bu durum, daha da bir önem kazandı. Çünkü bu
seçim partiler için özellikle belediyelerin çoğunu elinde bulunduran parti için
kolay olmayacaktır. Bunun böyle olacağını kestirmek için çok öteye gitmeye
gerek yok. Halk hem 07 Haziran hem de 24 Haziran seçimlerinde gerekli uyarısını
yaptı, geçmişten bugüne bazı belediyeler iyi yönetilmediği için el değiştirdi.
Bu seçimde de bazı belediyeler el değiştirebilir. Bu durumu bilen ve her
seçimde oyunu düşürmeye başlayan partiler bulundukları yerde tutunmak için ittifaklarla
ipi göğüslemeye çalışıyor. Bu tür ittifaklar geçici birer pansumandır. Tedbir
alınmazsa ve doğru aday tercihi yapılmazsa bir müddet sonra ittifaklar da fayda
vermeyecektir. Çünkü bu halk geçmişten günümüze özellikle seksenden sonra kolay
kolay yanlışta isabet etmemiştir. Hemen hemen her zihniyetteki partiyi şu ya da
bu şekilde iktidara ve belediyelere taşımıştır.
Bunun
için ne yapmalı denirse buna geçmeden kendisi siyasetçi olmamasına rağmen her
iyinin yanında yer alan, ilkesel bir duruş sergileyen ve davasını dert edinen hizmet
aşığı bir kardeşimizin bana gönderdiği mesajını buraya aynen aktarıyorum:
“STK, cemiyet, dernek,
vakıf, düşünce kuruluşu, yazar, alim, dava adamı, fikir adamı kısaca bu ülkede
kim varsa şu sorunun cevabını vermesi lazım: Liyakate göre mi görev verilecek?
Yoksa 50 yılda kazandığımız kazanımlarımızı 2-3 güç zehirlenmesine uğramış
koltuk sevdalısı şahısların isteklerine göre mi belirleyeceğiz? Şu an aday
gösterilecek 3 büyükşehir belediye başkanı tescilli FETÖ’cü… Halen bazı
yerlerde üç dönem vekillik yapmış kişileri aday olarak piyasaya sürmeye
çalışıyorlar…Akıl tutulması yaşanıyor… Tayyip Bey’in etrafı çevrilmiş durumda…Birçok
kardeşimiz, gazeteci, TV programcısı, aktivist bu durumdan şikayetçi…Bu ülkede
sorumluluk sahibi olanlar bunu dert edinmeli…Bu durumu uygun bir dil ile nasıl
yazıya dökeriz?”
Bana bu mesaj gönderen kardeşimizin hassasiyetini size bu
şekilde aktarmış oldum. Bunun dışında başka hassasiyet ve endişelerini dile
getirenler de var: “Belediyelerin israf
ekonomisi uyguladıkları, parayı olur olmaz yerlere çarçur ettikleri, ihaleleri
belirli kimselere verdikleri, halkın içerisine yeterince çıkmadıkları, halktan
uzaklaştıkları, hesapsız icraatları dolayısıyla belediyeleri çok
borçlandırdıkları…”şeklinde.
Vatandaşta
var olan bu endişelerin ne kadarı doğrudur-yanlıştır bilmiyorum. Kim FETÖ’cü
veya değil, böyle bir iddiam yok. Endişeler gerçeği yansıtmayabilir de. Fakat bir
şeyin şuyuu vukuundan beterdir. Bundan dolayı partiler kendilerini bir beş yıl
temsil edecek belediye başkan adaylarını belirlerken yoğurdu üfleyerek
yemelerinde fayda vardır. Bunun için partilerin
çok bir şey yapmasına gerek yok. Sadece adaylarını belirlerken ehliyet ve
liyakati esas alsalar yeter. Partiler biz adayımızı belirlerken bunu esas aldık
deseler de halkta ehliyet ve liyakatten öte kendisini pazarlayanların aday
yapıldığı veya yapılacağı kanaati hakim. Özellikle şaibeli insanlardan uzak durulmasında
fayda var. Unutmasınlar ki tanınır olmak, güçlü olmak veya kendisini iyi
pazarlamak belediye başkanı olmak için yeterli değildir. Kendisini ispatlamış
ve çevresine güven veren insanları bulup aday yapmak en doğru ve hakkaniyete
uygun olanıdır diye düşünüyorum. Aman dikkat!
25/11/2018
Barbaros ULU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder