Öğretmenlikte ilk
atamam Nizip İHL’ye yapıldı. 2,5 yıl orada çalıştıktan sonra zorunlu hizmetimi
yapayım istedim. O zamanlarda Nizip mecburi hizmete tabi değildi. Çünkü
Gaziantep, büyükşehir olduğu için büyükşehirler zorunlu hizmet kapsamında
değildi. Komşusu Adıyaman’a tayin
istedim. Kahta İHL’ye atamam yapıldı. Zorunlu hizmete gittiğimde zamanın
hükümeti “Üç yıl zorunlu hizmet yapan istediği bölgeye, dört yıl görev yapan
istediği ile atanacak” demişti. Kendi kendime 4 yıl çalışır, ardından kendi
memleketime giderim diye düşündüm. Siyasette bir günün bile uzun sayıldığını
unuttum ve 4 yılın sonunda tayin istedim olmadı. Her yıl tayin istedim, yine
olmadı. Sonunda memleketime biraz yakın olsun diye Adana’ya tayin istedim. Bu
arada ikinci bir tayin hakkım daha olsun diye okul müdürlük sınavına girdim. Müdür
olarak atanırsam memleketime vardıktan sonra kısa bir süre sonra öğretmenliğe
dönerim diye düşündüm. Çünkü müdürlük ve koltuk mizacıma tersti.
Adana’da üç buçuk yıl
çalıştıktan sonra girdiğim müdürlük sınav sonucuna göre Konya’nın Sarayönü
ilçesine atamam yapıldı. Konya’dan gidiş-geliş yapıyorum. Her atama döneminde
öğretmen olarak tayin istedim, yine olmadı. 28 Şubat süreci ve katsayı
dolayısıyla İHL’lerin önü kesilip normumda ihtiyaç olmayınca merkeze öğretmen
olarak gelemedim. Bugün-yarın derken değişik okul türlerinde şaka maka 11 yıl
müdür olarak görev yaptım. Müdürlüğü çok iyi yaptığım iddiasında değilim. Zaten
amirim mesabesindeki koltuk sahipleriyle çok iyi geçindiğim de söylenemez.
Bunda doğru-yanlış, dilimin kemiğinin olmamasının etkisi büyük.
En son çalıştığım okul
müdürlüğünden öğretmenliğe dönmek için karar verdiğimde isteyerek oturduğum,
severek yapmadığım koltuk tüm stresine rağmen bana tatlı gelmeye başlamıştı.
Ama tatlı gelse de kafaya koymuştum. İHL’lerde 10 yıl boyunca çalıştım,
emekliliğim öncesi yine İHL’lerde çalışayım istedim. O da ne! İHL’lere tayin
isteyemiyorum. Çünkü benim branşım Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi imiş. İHL’de
çalışmak için İHL Meslek Dersleri branşından olmam gerekiyormuş. TTKB böyle
ucube bir karara nasıl imza attıysa aynı okulda, aynı sırada, aynı dersleri
birlikte gördüğümüz arkadaşlarımızın bir kısmı İHL Meslek Dersleri, benimki Din
Kültürü branşı. Yani İHL’ye gitmem için alan değişikliğine müracaat etmem
gerekiyor, onu da bakanlık birkaç yıldır açmaz oldu.
İHL olmuyorsa diğer
okul türlerine gideyim dedim. Bunu da eş-dost ortamlarında dillendirdim. Dedim
ama içimden bir ses “Ramazan! Sen koltuğa alıştın, derslerden uzaklaştın, öğretmenliğe
geçince günde 7-8 saat derse nasıl gireceksin” demeye başladı. İçim ve dışım
birbirine uyumlu değildi, zira kendi kendime çelişkiye düştüğümü düşünmeye
başladım: “Ramazan! Herkese öğretmenliğe döneceğini söyledin, ama hala
duruyorsun” dedim. Sonunda koltuk mu öğretmenlik mi verdiğin söz mü derken
imdadıma bir okul müdürü yetişti: “Ağabey, öğretmenlerim takviye ve yetiştirme
kurslarını tercih ettiği için okulumda hafta sonu yapmam gereken açık lise yüz
yüze eğitim dersine talep yok. Girer misin” dedi. “Öğretmenlerin niye talep
etmiyor” dedim. Takviye kursunun ek ders ücreti, açık lise ücretinin iki katı
imiş. Mesele anlaşıldı dedim, kabul ettim. Bir dönem boyunca pazar günleri arka
arkaya sekiz saat ders verdim. Baktım ders anlatmamda sorun yok, ben bu işi
becereceğim dedim. İl içi tayin dönemi açılınca koltuğu bırakarak öğretmenliğe
döndüm. İki yıldır da öğretmenliğe koltuksuz bir şekilde devam ediyorum.
Şimdi sadede geleyim.
Niyetim kendimi anlatmak değil, koltuk idi. Ama gördüğünüz gibi bir koltuk nelere
kadir! Bir sayfayı doldurdu. Beğensem de beğenmesem de asli görevim olmayan
müdürlük koltuğuna yapışmaya başlamıştım. Hatta müdürlük yaparken bir de şube
müdürlüğü sınavına girmiş ve kazanmama rağmen gitmemiştim. Şimdi düşünüyorum da kılavuz olarak kendimi
değil de dokuz seçim kaybetmesine rağmen hiçbir kurultayda parti genel
başkanlığını kaybetmeyen Sayın Genel Başkanı kılavuz olarak seçmiş olsaydım
bugün öğretmen değil, başarısız bile olsam koltukta oturur olurdum. Aslında
öğrenmenin yaşı yok derler. Keşke kendisinin dizlerinin önüne çökseydim de
biraz ders alsaydım. Düşünemedim, ya da düşündüysem de ayağına gitmeyi kibrime
yediremedim belki de. Siz siz olun, bir koltuğa sahip olmak ve o koltukta
ölünceye kadar kalmak isterseniz beni değil, Sayın Genel Başkanı örnek alın.
Yorumlar
Yorum Gönder