11.06.2018 Pazartesi günü akşam saatlerinde Meram bölgesinde
aralıklarla bardaktan boşanırcasına yağan iki saatlik yağmur, bundan sonra bizi
bekleyen daha büyük felaketlerin habercisi gibi. Çünkü birçok ev ve iş yerini
su bastı. Bölge bir sel baskınına maruz kaldı.
Zaman zaman dolu şeklinde yağan yağmur bir afetti dense
yeridir. Pencerelerden veren sudan tutun da, çatıdan akan suya, bodrum katlarda
bulunan borulardan fışkıran suya; yıkılan duvarlar, yarılan asfaltlar, selin
sürükleyip gittiği arabalar, pis ve atık suyu tahliye etsin diye döşenen
rögarlardan geri tepen sular, meydana gelen trafik kazaları, alt geçitlerin
göle dönüşmesi objektiflere yakalanan görüntülerdi. Telef olan sebze, meyve ve
ekili arazileri söylemeye gerek yok sanırım. Öyle ki insanın ve insan eliyle
yapılan teknolojinin acziyetini itiraf ettiği ve insanoğlunun seyretmekten
başka bir şey yapamadığı bir manzaraydı. Ölümlerin olmadığına şükredelim.
Gökten sicim gibi yağan yağmur, yerden fışkıran su, Nuh
Tufanını hatırlattı bana. Rabbim tepemizden yağan yağmura dur, yerden fışkıran
suya çekil git demeseydi afetlerin afetini konuşuyor olacaktık, eğer bu
tufandan sağ çıkabilseydik.
Biz istediğimiz kadar günümüz teknolojisinden yararlanarak
yerin altına bodrum katlar, yerin üzerine gökdelenler yapalım, binanın çatısına
oluk, bodrum katlara giderlerin tahliyesi için birinci sınıf borular döşeyip
mühendislik ve mimarlık harikamızı konuşturalım, bize bir şey olmaz diyelim,
iki saatlik yağan yağmurun tüm müktesebatımızı berhava edebileceğini hiç
aklımızdan çıkarmayalım. Onun yüce kudret ve azameti karşısında bir hiç
olduğumuzu unutmayalım.
Bu doğal afet, döşediğimiz sıhhi tesisatın ve yerin altına
gömdüğümüz kanalizasyonun normalin ötesinde yağan yağmurlar karşısında işlevini
yerine getirmeyeceğini göstermiştir. İki saatlik bu afet, aklımızı başımıza
getirmesi lazım. Bundan ibret alarak nasıl tedbir alınacaksa alalım. Öyle günü
kurtarmak için gelişigüzel iş yapmayalım. Küresel ısınmanın kendini iyice hissettirdiği
günümüzde zaman zaman farklı vilayetlerde aniden bastıran ve su baskınlarına
sebebiyet veren insanlığın eseri bu doğal afet, bundan sonra bizi sık sık
yoklayacak. Tıpkı depremler gibi sel baskınlarına da hazırlıklı olmalıyız.
"Bu bölgeye ortalama şu kadar yağmur yağar, şu eğim yeterli, bu büyüklükteki
boru işi çözer…" gibi hesapları bir tarafa bırakalım, beterin beterinin
olabileceğini hesaba katarak yapacağımız icraatlar evladiyelik olsun, bize afet
olarak dönmesin, bize hizmet etsin. Eğer büyük düşünmez ve böyle yapmazsak
-Allah muhafaza- bugün mala gelen yarın canlara gelir. Canların katili de büyük
düşünmeyen, günü kurtarmaya çalışan, dereleri yok eden, işini doğru-dürüst
yapmayan, maliyet hesabı yapan ve malzemeden kaçıran etkili ve yetkili sorumlu kişiler
olur.
Konya Meram'da meydana gelen bu afetin umarım arkası
gelmez. Hiçbir ilimiz ve bölgemiz böyle afetlere maruz kalmaz. Rabbim
beterinden saklasın. Altından kalkamayacağımız afetlerle bizi imtihan
etmesin.
* 20/06/2018 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 20/06/2018 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder