19 Mayıs 2018 Cumartesi

Meyhaneler Sokağında Bir İftar


Ramazanın üçüncü iftarını ev sahipliğini Konya Kahveciler Odasının yaptığı bir iftar programına katıldım. İftar yeri; etrafı kahvehane, birahane ve gazinoların bolca olduğu sokak ortası idi.  Kalabalık bir misafir topluluğu vardı. Misafirler arasında Konya Müftüsünden görme engellilere, içki içeninden oruç tutmayanına, Suriyelisinden Somalilisine ve mahalle sakinlerine varıncaya kadar her kesimden insan vardı. 


Program; davetliler, iftar öncesi hazırlanan masalara oturduktan sonra Yasin okunarak başladı. İftar duasıyla birlikte yemekler yendi. Kahveciler Odası, hiçbir masraftan kaçınmamış, çayına varıncaya kadar her şeyi düşünmüş. Davete katılan davetli-davetsiz herkes bolca yedi ikram edilen düğün yemeğinden.

İftarımızı yanlarından geçerken bizi masalarına buyur eden üç tane Somalilinin masasında açtık. Dilimizi bilmiyorlardı. Pat-çat Arapça konuşarak işçi olarak çalıştıklarını anladım. Farklı bir yemek yeme kültürleri vardı. Konya dışından gelenler bizim ortak kaptan yediğimiz yemeği garipserdi, biz de Somalilerin yemek yemesini garipsedik. Büyükçe böldükleri ekmeği çorbanın içine batırıp yerlerken gördüm. Kaşıkla aldıkları çorbayı pilavın içine dökerek kaşıkladıklarına şahit oldum. İştahları da yerindeydi maşallah! Görevliler bizim ilerimize yemek servisi yaparken her gördükleri elemana bizim masaya koyun dercesine elleriyle işaret ettiler. Bitirdiler, tekrar istediler. Gördüğüm kadarıyla yoğurt çorbasını pek yemediler. Bamyayı daha bir iştahla yediler. Ekmeği bölüp bamyaya batırmaları görülmeye değerdi.

Sofradan kalktıktan sonra ilk başta ne olduğunu anlayamadığım bir hareketlenme oldu. Giyim ve kuşamından Somalili veya Suriyeli olduğunu sandığım çarşaflı kadınlar, aralarında anlaşmışcasına masalara dağıldılar. Hangi masada ne kalmışsa  işlerine yarayanı getirdikleri tabaklara ve poşetlere boşalttılar. Masalarda kalan ekmekleri aldıkları yetmediği gibi kenarda ekmek kasalarındaki ekmekleri de alarak poşetlerini doldurdular. Belli ki açlar, sokaktan bulduklarıyla geçiniyorlar. Belki de masalardan aldıklarıyla birkaç öğün savacaklar. Değilse kimse masalarda kalan yemeği alma yoluna gitmez. Üstelik ailecek gelmişler. Kim ne kadar alırsa kar düşüncesiyle.

Gideyim mi gitmeyeyim mi gidersem nasıl olur diye tereddütlü olarak katıldığım iftar beni üzüntüye gark etti. Üzülmemek de elde değildi zaten. Çünkü gördüğüm Konya'nın sadece bir bölgesinde bir manzara idi. Diğer mahalle ve sokaklarda belki onlarcası oluyordu bir akşamda. Belli ki toklar arasında açlarımız var. Üstelik sayılarını da bilmiyoruz. Allah yardımcıları olsun. Allah kimseyi açlıkla imtihan etmesin. Kimi kimseye muhtaç etmesin. 

Zengin, makam ve mevki sahibinin fazla olmadığı, her tip insanın davet edildiği bu iftar sofrasını düzenleyen Kahveciler Odasını tebrik ediyorum. Gerçekten bir ihtiyacı gidermiş oldular. 

2 yorum: