20 Mayıs 2018 Pazar

Bir İmam Profili

Günümüzde sık sık değişen o kadar gündemimiz var ki birine değinmeden araya bir başka sıcak gündem giriveriyor. Bu yazımda malum gündemlerden uzak, ayrıntı denebilecek, çok da önemli olmayan, ama beni tedirgin eden bir konuya işaret etmek istiyorum. Mahallemdeki bir imamın akşam ve sabah ezanlarındaki tasarrufuna değineceğim. Derdim kendisi değil, zaten ismini de vermeyeceğim. Umarım gıybetini yapmış olmam.

Mahallemde ikinci yılım. Muhteremi sadece ardında cemaat olmam yönüyle tanıyorum. Duyduğuma göre 20-25 yıldır aynı camide görev yapıyormuş. İlk geldiğimde tanışmak istedim, Allah kabul etsin diye eline vardım; kimsin, necisin, hırlı mı hırsız mısın demedi. Bana yüz vermeyen resmiyet ve ciddiyetine hayran oldum desem yanlış olmaz. Bir ara yanlış terlik giymişim. Birkaç gün kendi terliğimi aradım bulamadım. Sonunda yanına varıp "Hocam, ben bir başkasının terliğini giymişim, ayakkabılıklara baktım birkaç kere. Terliğimi bulamadım, cemaatten size terlik soran olursa cep numaramı vereyim, haber verirseniz terliği getiririm" dedim. "Soran olursa söylerim" dedi. Sağ olsun numaramı alma gereksinimi duymadı. Sonunda bir cuma günü erkenden çıkıp cami çıkışında çıkan cemaatin ayağına baktım, dost başa düşman ayağa bakar misali. Nihayet terliğimi birinin ayağında gördüm, "Kardeş, sanırım ben yanlış giymişim, terlikleri değişelim" dedim, değiştik. Hocamıza yük sürmemiş oldum. Sonra bunun görevi değildi ki terlik takibi.

Ne kadar camiye gelmişsem, yüz hattını görsem "Ya Rabbi, beni niye yarattın" dercesine hiç gülümsediğini görmedim. Aşık suratı bana hiç pozitif enerji vermedi desem yanılmış olmam. Sanki dünyanın bütün yükü üzerindeymiş gibi bir görünüme sahip. Ezan okuyuşundan, namazda kıraatına varıncaya kadar istikrar abidesi desem tam isabet etmiş olurum. Tek makam, tek okuyuş... Sabah ezanını okuyuş süresi ile akşam ezanı okuyuş süresi aynı. Bugüne kadar duyduğum en farklı hutbe irad esenidir kendisi. Türkçe kelimeleri bir çekişi var ki, "Ne oluyoruz" dedirtir insana. Sayesinde Türkçenin çeker dil özelliği olduğunu anladım. Bu okumayı, bu diksiyonu, bu çekmeyi kim öğrettiyse tek kelimeyle bravo yani. Aklım çekmesine odaklanınca maalesef hutbede ne irad ettiğine odaklanamadım şu ana kadar. 

Konumuz hocanın ramazanda okuduğu akşam ezanı ile sahur/sabah ezanı olacaktı. Ben hızını alamayıp muhteremi anlatmaya koyuldum. Ramazan ramazan şu uğraştığım işe bak. Allah beni affetsin. Zatı muhteremin kendine has ayrı bir saati var zannımca. İftarı bir dakika geç, sabahı da üç-dört dakika erken okur. Sebebini bir türlü anlayamadım. İki senedir böyle. İçinizden bu konuyu buraya taşıyacağına, git kendine sor, merakını gider diyebilirsiniz. Haklısınız, öyle yapmak lazım. Ama kendisinden yani o ciddi ve heybetli duruşundan korktuğum için soramadım bir türlü. Çünkü kendisinden hiç ışık alamadım bugüne kadar. Neyse konuyu dağıtmayayım. Derdi ne bu muhteremin? Akşamı acele edip sabahı geciktireceği yerde akşamda yok, imsakı başlatmada ise aceleci. Ondan ne erken, ne de geç okusun istiyorum, tek isteğim her birini vaktinde okuması. Hoş onun ezanına riayet etmiyorum. Kolumdaki dakik saatim ve onu teyit eden cep telefonumun saati yeter de artar bile. Ama akşam okumayınca acaba saatim yanlış olur mu, sabah erkenden okuyunca acaba bendeki imsak vakti farklı mı dedirtip tedirgin ediyor; akşam öldürüyor, sabah da iki ayağımı bir pabuca girdiriyor. Kendisiyle yeterince tanışmasak da akşam-sabah okuduğu ezanlarla hep yanımda. Durmadan muhabbetini yapıyor, hayırla yadediyorum kendisini.

İçinizden şu mesele edindiğine bak, ha iftarını bir dakika geç, imsaka da 3 dakika önce başlayıversen ne olur, keşke bizde de olsa böyle biri, diyebilirsiniz. Ben de size derim ki bu mahalle 20-25 sene faydalandı bu değerden. Bir istekte bulunsanız da sizin mahallenize gelip biraz da size hizmet edip siz faydalansanız... Gerçi buradan gitmez bildiğim kadarıyla. Çünkü Diyanet, bir ara uzun süre aynı camide görev yapanlara rotasyon getirdiğinde kendisi "Ben bu camiden nasıl giderim" diye hüngür hüngür ağlamış. Zaten Diyanet, rotasyonu bir kere uyguladı, arkasını getirmedi. Allah hayrını versin! 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder