Eğitim
ve öğretim alanında beklediğimiz istendik davranışlar ortaya çıkmayınca maarifi
düzeltmek için can havliyle yeni uygulamalar ortaya koyuyor yetkililerimiz.
"Sorunumuzu ancak bu çözer" diyerek ortaya koyduğumuz tüm
uygulamaları sonuç almadan "olmuyor" diyerek kaldırıp yerine bir
başkasını uygulamaya sokuyoruz. Başlangıcı heyecan dolu olan uygulamalar hep
hüsranla bitiyor nedense. Bitmese de işlevsiz bir mevzuatı yerine getirmek
üzere formalite olarak devam eder. Neden bitmesin ki? Çünkü iyice düşünülmeden,
tartışılmadan, yangından mal kaçırır gibi devrim niteliğinde kabul edilen bir
yenilik ancak bu kadar olur.
Eğitim ve öğretim alanında
öğretmenler için düşünülen, öğretmene not verme diye bilinen performans
uygulaması da öğretmen verimini ve kalitesini artırmak amacıyla yasal zemini
oluşturulan ve bu sene uygulanması düşünülen bir sistemdir. İstenen ve beklenen
bir sonuç elde edilir mi? Müneccim değilim ama başarılı olması mümkün değil.
Üstelik fayda sağlayacak derken zarar getirecek ve toplumsal barışı
zedeleyecek, itibarı yerlerde sürünen öğretmenlik mesleğini iyice ayağa
düşürecek; öğretmeni, veliye ve öğrenciye boğduracak bir uygulama olursa
hiç şaşırmam.
Bakanlık, Ömer Dinçer'in
müsteşarlığı döneminden öğretmene performans uygulamasını düşünmüş, üzerinde
çalışmış, pilot okullarda uygulayarak test etmişti. Eksikliğini veya
uygulanabilirliğini sakıncalı görmüş olmalı ki bugüne kadar yürürlüğe koyamadı.
2017'de başlaması düşünülen bu performans sistemi, gelen tepkiler üzerine
buzdolabına kaldırılmıştı. Bu sene uygulanacağı açıklanınca tartışma yeniden
alevlendi. Tartışma, öğrencisinin öğretmenine not vermesi üzerine yoğunlaşmış
durumda. En büyük tepki de eğitim camiasından yani kendisine puan verilecek
olan öğretmen kesiminden gelmektedir.
İşin mutfağında olan öğretmenden ve
bağlı bulundukları sendikalarından yükselen istemezük tepkileri üzerine
Bakanlık, tekrar geri adım atar mı? Görünürde geri adım atacağa benzemiyor.
Çünkü önlerinde alt yapısı hazırlanmış ve uygulamaya konması gereken bir
mevzuat var. Uygulasa problem, uygulamasa bir problem. Bakanlık, halihazırda
iki ucu bir pis değneği elinde tutmaktadır. Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse
sakal misali elinde patlamaya hazır bir bomba bekletiyor. Bu durumda Bakanlık,
kulaklarını tıkayarak bunu ya yürürlüğe koyup sonucuna katlanacak veya koyduğu
sistemi yasal zeminini hazırlayarak uygulamadan kaldıracak.
Bence Bakanlık, on yıldan fazla bir
zamandır başarının tek kriteri diye düşündüğü, fakat cesaret edemediği, aşık
olduğu bu uygulamayı yürürlüğe koyup boyunun ölçüsünü almalı. Gördüğüm,
öğretmen camiası itiraz ettikçe yetkililer kendilerinin doğru yolda olduğunu
sanıyor. Hatta bunun için öğretmen camiası, "istemezük" itirazlarını
bir tarafa bırakarak "Yerinde bir karar, çok iyi olur" diyerek
Bakanlığın önünü açmalı. Eğer bu yapılmazsa Bakanlığın içinde hep bir ukde
olarak kalacak, ikiye bir bu sistemi hatırlatarak aba altından sopa göstermeye
devam edecektir. Hatta performans sistemini eğitimin tüm iç ve dış
paydaşlarında -aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya- uygulayacak şekilde
geliştirelim: Öğrenci ve veli, öğretmen ve yöneticiyi puanlarken öğretmen de
ilçe-il ve bakanlık yöneticilerini puanlasın. 01/04/2018, Ramazan Yüce, Konya
Fikirlerine saygı duyuyor, daha nice güzel yazılarını heyecanla takip etme temennisi ile esenlikler diliyorum.
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum bu güzel temennileriniz için. Bilmukabele...
YanıtlaSil