13 Aralık 2017 Çarşamba

Okul ve Yemek

Hiçbir kurumda, kuruluşta, işletmede, insan topluluğunun olduğu yerde okullarda olduğu gibi yemek işleri sorun olmaz. Okul dışında hemen hemen her yerde yemek meselesi bir düzene girmiştir. Okullarda yemek yeme işleri evlere şenlik dense yeridir. Öğrenci, öğretmen ve personel bu durumdan nasibini alır. 

Yemek dedimse okullarda yemek bulmak mümkün değil, atıştırmalık dense yeridir. Yani baştan savma. Kantindir karın doyurdukları yer. Kimi simitle, kimi tostla, kimi dürümle, kimi bisküvi ile öğün geçirir. Başka da bir seçenekleri yok zaten. Buna eğer karın doyurma denirse. Her gün aynı şeyi yiye yiye bir müddet sonra yediğinden nefret eder veya bıkkınlık vermeye başlıyor.

Haydi aynı tür nevaleyi günlük yemeye alıştılar, elleri mahkum diyelim. Bu nevale, 10 dakikalık teneffüste yenmesi gerekiyor. Kimi ayakta, kimi yürüyerek, kimi ders esnasında hızlı bir şekilde doğru-dürüst çiğnemeden yutması gerekiyor.

Öğrenci ve öğretmen bu şekilde karnını doyururken simit vb. şeylerle yeme ihtiyacını odasında geçiren yöneticiler ise bir müddet sonra bu tür nevaleden bıkıp usanınca kendi aralarında organize olarak okulda yemek yapmaya başlıyor. Menüde değişik yemekler yenmeye ve mideler bayram etmeye başlıyor.

Doğru-yanlış bazı okullarda yöneticiler bu şekil yemek yeme yolunu seçiyor. Zira yapacak başka seçenekleri de kalmıyor. Çünkü okul idarecilerinin öğle arası diye bir mesaileri yoktur. Öğrencisi, velisi, öğretmeni, misafiri sabahtan akşama kapılarını aşındırır. Çözüm çözümdür. Eleştirecek değiliz. Yalnız bu tür sıcak yemeklerin kokusu tüm binayı, sınıfları kaplıyor. Çünkü binalar betonarme. Hele bir de burun iyi koku alıyorsa ne tür yemeğin piştiğini bile biliyor bazıları.

Koku alırsa alsın, ocakta pişen yemeği bilirse bilsin, ne yapalım diyebilirsiniz? Olaya bir de başka açıdan bakalım. Bizim toplumumuzda hak geçme, göz hakkı denen bir şey var. Evinde beğenmediği yemeği bir başka yerde yiyesi gelir. Çünkü canı çeker öğrencinin. Ne de olsa küçük çocuk bunlar. Ne zaman canının çekeceği belli olmaz, hele bir de aç iken buram buram tüter, pişen yemek.

Müdürlüğe ilk başladığım yıllarda çalıştığım okulda öğretmenler, öğle arasında her türlü yemeği pişiyordu. Öğle aradı evine gidemeyen veya imkanı yerinde olmayan öğrencilerden gelen şikayet üzerine arkadaşlardan, ocakta yemek yapmamalarını, bunun yerine zeytin, peynir türü yiyeceklerle geçiştirmelerini istemiştim. Adım, yemeği yasaklayan müdüre çıkarıldı öğretmenler tarafından.

Başkasının canını çeken, rahatsızlık veren bu tür durumlarda en iyisi pişirilmemiş yemekleri veya kahvaltılık türü şeyleri seçmekte fayda vardır. Benden söylemesi. 13.12.2017 Ramazan Yüce


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder