Gazetelerin üçüncü
sayfası dendi mi bizde kan davaları, taciz ve tecavüz olayları, cinayet, şiddet
vb haberler akla gelir. İnsana böyle de olur mu dedirten cinsten adi vakalar
bunlar. Garibimize gitse de bu ülkenin
değişmez huylarındandır bu tür can yakan haberler. İşte size, deme ya dedirten
cinsten bir haber. 22/11/2017 günü gazetelerin internet sayfalarına bir
bakalım:
“Osmaniye’de yeni doğan bebeğe isim
koyma yüzünden çıkan kavga silahlı çatışmaya döndü. Bebeğin dayısı hayatını
kaybetti. 7 kişi de yaralandı. Olay Karaboyunlu Mahallesi'nde meydana geldi.
İddiaya göre, aralarında önceden de husumet bulunan iki aile arasında yeni
doğan bir bebeğe isim koymada anlaşmazlığa düştükleri için tartışma çıktı.
Tartışma sonucunda ismi öğrenilemeyen bebeğin annesi, baba evine gitti. Burada
devam eden tartışma kısa sürede kavgaya dönüşünce kavgaya her iki ailenin
fertleri de karıştı. Taşlı, sopalı ve silahlı kavgada askerden izne geldiği
öğrenilen ve bebeğin dayısı Musa Çeçan (23) av tüfeği ile vurularak hayatını
kaybetti. Aynı olayda 7 kişi de yaralandı. Yaralılar Osmaniye'deki çeşitli
hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Olayla ilgili 10 kişi gözaltına
alındı. Soruşturma sürüyor.” (www.sabah.com.tr)
Şaka mı yapıyorsun,
diyebilirsiniz. Maalesef şaka falan değil. Olay ciddi olduğu kadar vahim ve
trajikomik. Güler misin, ağlar mısın? Olayın geçtiği yer Türkiye olunca biz
daha bu konuya gelinceye kadar ne kavgalar ettik, ne cinayetler işledik. Bizde
eften-püften sebeplerle, hatta tavuk yüzünden insanlar öldürülür. Yan bakmaktan,
dik dik bakmaktan bile kanlar akar.
Haberde olayın detayına
yer verilmemiş. Ama haberin siyak ve sibakından çocuğa isim vermede eşlerin
anne ve babalarının da müdahil olduğunu anlıyorum. Gerçekten anne ve babanın
dışında taraflar niye müdahale ederler ki? Anlamak zor. Bir defa çocuğa isim
vermede birinci dereceden çocuğun anne ve babası hak sahibidir diye
düşünüyorum. Büyüklerle istişare edilir, bilgilendirilir, anne ve baba
çocuklarına uygun gördükleri isimleri verirler. Hatta karı-koca anne ve
babalara gelip buyurun uygun gördüğünüz ismi verin dese bile büyükler, “Teşekkür
ederiz çocuklar! Ama bu hak sizindir, lütfen anlamı
güzel bir isim seçin çocuğunuza” demelidirler. Ama ne mümkün bizde! Gururumuz
hemen ön plana çıkar. Zaten aile büyüklerinin ismini vermenin ötesine de
geçilmiyor bu ülkede. Hemen mahalle baskısı devreye girer. Yok adettir, ismi
büyükler verir denirse buyurun, büyüklerin karıştığı isim vermedeki durumu. Maliyeti
bir ölü, on yaralı, on kişi gözaltında. Ne işe yaradı şimdi? Bir hiçten çıkan
büyük kavganın vardığı nokta. Daha olayın nereye gideceği belli değil. Bu olay
lokal bir olay değil. Basit bir araştırmayla isim yüzünden ailelerin
parçalandığına bile şahit oluruz.
Oldum olası büyüklerin
çocuklarının yeni doğan çocuklarına isim verme konusunda taraf olmasını,
beklenti içerisine girmesini, gönül koymasını garipsedim, garipsemeye de devam
edeceğim. Zaten bundan dolayı da birçok çocukta çift isim göze çarpar. Biri
aile büyüğünün adı ise, diğeri anne veya babanın koyduğu bir isim. Başka da
çaresi yok anne ve babanın. Büyükleri memnun edeceğiz, onları kırmayacağız diye
çocuklarımız ömür boyu uzun isimleri taşımaya devam edecektir.
Kendi çocuklarıma ilk
ve tek vasiyetim, “Aman çocuklar, kendi çocuğunuza adını kendiniz verin,
vermeyeceğiniz tek isim benim adım, haberiniz olsun. Sadece koymayı
düşündüğünüz ismi bana söyleyin yeter” dedim. Hala da bu vasiyetimin
arkasındayım. Bu görüşüme ister katılır, ister katılmazsınız. Benim görüşüm bu…
22/11/2017 Ramazan YÜCE
*** 26/11/2017 günü haberladik.com adresinde yayımlanmıştır.
*** 26/11/2017 günü haberladik.com adresinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder