16 Kasım 2017 Perşembe

Araç Trafiğinin Kadınlarla İmtihanı

Eskiden herhangi bir kurumda kadın çalışan bulmak zordu. Ara ki bulasın. Şimdilerde arttığı gibi erkekleri de solladı geçti. Araç trafiğinde binde bir kadın sürücü görülürdü, şimdilerde neredeyse erkeklerin oranına yaklaştı. Nasıl ki kadın her yerde ise trafikte de var. Sayıları her geçen gün iyice artmaktadır.

Yolların hakimi erkekler olduğu dönemlerde trafiğimiz felçti, kaba kuvvetin her biri vardı dense yeridir. Hatta çoğu araçların şoför mahallinde ne olur, ne olmaz denilerek balta veya kürek sapı bulunduranlar bile var. Korna sesinin alası dersen var zaten. Kullana kullana her korna sesine ayrı bir anlam yüklemişiz bile. Bazı kornalar centilmenliği ifade ederken, bazıları küfrü ifade bile ediyor. Seyir halindeyken sadece el ve ayaklar çalışmaz, yeri geldiği zaman kol, ağız, jest ve mimikler olmak üzere tüm vücut hareket halinde olabiliyor. Bir gerginlik bir gerginlik. 

Kadınların alana girmesiyle birlikte trafiğimiz, Arap saçına döndü dense mübalağa etmiş olmayız. Önceleri korka korka araca binip kenardan, köşeden yavaş yavaş giden kadınlar, erkeklerin sürüşünü gördükçe iyice  erkeklere benzer oldular. Tabii atalarımız boşuna söylememişler, üzüm üzüme baka baka kararır diye. Çoğu yine nezaket ve kibarlığını bozmayacak şekilde trafikte seyrederken bazıları şıp demiş erkeğin burnundan düşmüş  sanki. 

Geçen gün yürüyerek bir yere gidiyorum. Tali yoldan bir bayan sürücü çıktı ana yola. Soluna baktı, gelmekte olan aracı gördü, araç da ona çıkma ben geliyorum diyerek korna çaldı. Kadın dinlemedi önüne kırmasıyla birlikte sürmeye başladı. Bunu gören erkek durur mu? Ardından korna çaldı, ne yapıyorsun dercesine. Kadın bir taraftan sürerken elini camdan çıkararak 'Ne oluyor, acelen ne, tamam, gördük, çatladın mı' der gibi elini salladı erkeğe. Sonra biri önden, diğeri arkasından kaybolup gittiler. Atışmaları ileride devam etti mi bilmiyorum. Ama gördüğüm kadarıyla kadın hem suçlu, hem de güçlü. Normalde bu tavır erkeklerin tavrı idi. Çünkü çoğu erkek hatalı da olsa asla kendisine laf söylettirmez. Kadın giyinimli erkek! Ne olacak dedim içimden. 

Kadınların trafik kurallarına aykırı da olsa diğer alanlarda olduğu gibi hep öncelikleri var. Bunu erkekler de biliyor, kadınlar da. Buna alıştık alışmaya. Burada garibime giden kadının elini  sallaması. Pek görmedim, hiç de alışık değilim. Kadınların inceliğine de hiç yakıştıramadım. Umarım böyle davrananların sayısı çok değildir, bireyseldir.

Bir defasında da çarşıya gitmek için bir bayanın arabasına bindim. Tali yoldan çıkarken hiç beklemeden akan trafiğin içine sürdü arabasını. Dur hocahanım, ne yapıyorsun, tali yoldan çıkıyoruz,  gelen araç var, dedimse de beni dinlemedi. Üstelik bana "Ben trafik kurallarını iyi bilirim, sinyalimi verdim mi yol benimdir, geçerim, bugüne kadar da başıma hiç kaza gelmedi" diyerek akıl verdi. Trafik kurallarını tam bilmemenin mahcubiyetini duymadım da değil hani.

Kadınların araba sürmeye başlaması, trafiğe çıkması en çok babalarının ve eşlerinin işine geldi. Çünkü bir de onları işe veya gezmeye giderken götürüp getirme derdi vardı erkeklerin. Şimdi kadın arabasına bindiği gibi kimseye yük olmadan gideceği yere gidebiliyor. Taki kaza yapıncaya kadar. Kaza yapınca ya babası, ya eşi gelir hemen. Gerçi kadınlar için onlar kaza yapmaz, sadece kazaya sebebiyet verir denir. Her biri için söylenmese de bazıları bu tanıma tıpatıp uyuyor. Bu tiplerin araba sürüşünden sürücünün bayan olduğunu ardından takip edenlerin çoğu bilir. 

Biz onlarla elmanın yarısıyız. Elmanın yarısı iyi olur da diğer yarısı kötü olur mu? Olmaz elbet. Ne yapalım bütün derdimiz bu olsun. 16/11/2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Mütemadiyen Reisim

1988 yılında evlendim. Evde iki kişi olduk. Haliyle iki kişi olunca karı koca olsak da içimizden biri reis olmalıydı. Başkan gibi bir şey. S...