8 Kasım 2017 Çarşamba

Adına "Hizmet Ediyorum" Dedikleri Şey

Bazı insanlar aldıkları görevlerini bihakkın yerine getirir, makamı da kendisinden güç alır. Böyleleri göz doldurur, makamın hakkını da verirler. Bazıları da koltuğu işgal eder, gücünü koltuğundan alır. Koltuk gitti mi elinde ne gücü kalır, ne de itibarı. Çünkü koltuğa hakkıyla gelmemiştir. Sırıtır durur.

Hak ederek veya hak etmeyerek bir koltukta yıllanan insanlardan bazıları iki lafının arasında 'Şu kadar hizmet ettim' diye söze başlar. Koltuğun veya görevin ne kadar yapıldığını Allah bilir. Burada dikkat çekmek istediğim 'hizmet ettim' denmesi. Sahi her birimiz çalışırken bulunduğumuz yere mi hizmet ettik, yoksa bulunduğumuz yer mi bize hizmet etti? Diyelim ki hizmet ettik. Pekiyi biz bu hizmeti fahri olarak mı yürüttük, meccanen mi çalıştık? Adına hizmet dediğimiz işi yürütürken hiç fayda sağlamadı mı bize? Hep mi biz çalıştığımız yere verdik? Çalıştığımız yer bize hiçbir şey vermedi mi? Öyle zannediyorum, çalıştığımız yeri ilk önce kendi rahatımızı düşünerek dizayn ettik. Ekmek kapımıza hizmetten önce bu ekmek teknesi bize nasıl hizmet eder hesabı yaptık.

Kanaatimce gerçek hizmet etmek, çalıştığımız yerde ibadet aşkıyla çalışmak, terlemek, varlığımızı hissettirmek, yokluğumuzda aranan biri olmak, işimizden kaytarmamak, bugünün işini yarına bırakmamak, bulunduğumuz yerdeki imkanları kullanırken devlet imkanlarını şahsi işlerde kullanmamak, faydalandığımızdan daha fazlasını vermektir.

Farz edelim ki yapılması gerekenin en iyisini yaptık, kuruma artı katma değer kattık. Emekli olduk, ya da ayrıldık. Yeri geldiği zaman "Şu kadar yıl hizmet ettim" demekten ziyade "Elimizden gelen gayreti gösterdik, iyisiyle, kötüsüyle şu kadar yıl çalıştım" demek daha uygun olur diye düşünüyorum. Yaptığımızı kendimiz değil, arkamızda kalanlar ifade etsin. 08.11.2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder