17 Ekim 2017 Salı

Vücudun Bağışıklık Sistemi ve Antibiyotik Kullanımımız *

Evren yasalarından biyolojik yasa gereğince Allah, vücudumuzda 'Bağışıklık sistemini de yaratmıştır. Bildiğiniz gibi "Bağışıklık sistemi, bir canlıdaki hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden, vücudu yabancı ve zararlı maddelerden koruyan karmaşık bir sistemdir." Gördüğünüz gibi bize mükemmel bir vücut veren Allah, vücudu kendi haline bırakmamış, aynı zamanda vücudumuzu hastalıklara karşı koruyacak bir mekanizmayı da var etmiştir.

Pekiyi bağışıklık sistemi olmasına rağmen bu kadar hastalık nedir diye bir soru aklımıza gelebilir. Vücut yapımız hastalıklara karşı dayanıklıdır, zayıf düşünceye kadar korumasını devam ettirir bağışıklık sistemimiz. Sağlıktan anlamam, zira hekim değilim. Bu konudaki görüşlerim tamamen kişisel görüşlerimdir.

Geçen hafta haberleri izlerken bir haber dikkatimi çekti. Türkiye antibiyotik kullanımında dünyada birinci sıradaymış. Şükürler olsun! Her alanda gerilerdeyiz ama habere göre ilk sıradayız. Her 10 reçetenin 3 tanesinde antibiyotik tipi ilaçlar yazılıyormuş. Antibiyotik ilaçlar niçin verilir? Bakterilerin neden olduğu hastalıkları iyileştirmek için. Olur-olmaz kullanılan antibiyotiklerin 2050 yılında küresel tehlike haline geleceği, kanserden ölenlerin sayısından fazla olacağı belirtiliyor. Yani kanserden ölenlerin sayısı 8 milyonda kalırken antibiyotik direncinden dolayı ölenler 10 milyonu bulacakmış. Çünkü gerekli-gereksiz kullanılan antibiyotikler, antibiyotik direnci meydana getiriyor. Vücut antibiyotiği ala ala ileride önemli hastalıklarda kullanılacak antibiyotiklerin fayda vermeyeceğini, vücudun kabul etmeyeceğini anlayabiliriz.

Bu ülkede bilinen çok basit hastalıklarda doktora gidildiği, reçetesiz dönülmediği herkesin malumudur. Eskilerin tabiriyle peynir-ekmek gibi hap kullanıyoruz. Çoğumuzun evinde ecza dolabı var. Başım ağrıyor hap, karnım ağrıyor, hap. Midem ekşime yapıyor, hap. Öksürüyorum, hap. Hapşırıyorum, hap. Neredeyse hap kolik olduk. Bilinçsiz bir şekilde hap tüketiyoruz. İşin garibi kullandığımız hapların  prospektüsünü üşenmeyip okuduğumuzda yazılan yan etkilerini görünce “Bu ilacı çıkaranın amacı beni tedavi etmekten ziyade öldürmek” aklımıza ne gelir. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek gibi bir şey bu. Ya da bir yerini iyileştirmeyi amaçlarken vücudun diğer taraflarında başka hastalıklara davetiye çıkarıyor. Öldürse daha iyi. Çünkü öldürse bir daha ilaç satamayacak bana. Amacı süründürmek ve ilaca bağlı kılmak. Böyle yazarken “hiç ilaç kullanılmasın, ilaçtan uzak durun, doktora gitmeyin, ilaçlar faydasız…” iddiasında bulunmuyorum. İdeali hiç hastalanmamak, hiç ilaç kullanmamaktır. Bu mümkün olmadığına göre yaratılışımızda vücudumuzu hastalıklara karşı koruma görevi olarak bahşedilen bağışıklık sistemini yok etmemek için hastalandığımızda bilinçli ilaç kullanmamızda fayda vardır. Zira başta antibiyotikler olmak üzere bilinçsiz bir şekilde kullanılan ilaçlar vücudun bağışıklık sistemini yok ediyor. Çünkü bugünkü ilaçların hemen hemen hepsi fabrikasyon ve kimyasal üründür. Çoğu ilaçların hastalığımıza deva olmasından ziyade sanki zehir görevi var gibi geliyor bana. Kemoterapi tedavisinde kullanılan ilaçları isterseniz gözünüzün önüne bir getirin, ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Birilerinin bizi diri tutmaktan ziyade süründürme gibi bir görevi misyon edindikleri aklıma geliyor. Dünyada nasıl ki ileri ülkeler yaptıkları silahları satmak için dünyanın değişik ülkelerinde sürekli huzursuzluk çıkararak devletleri silah almaya sevk ediyorsa, ilaç sektörü de insanımızı sürekli ilaç kullanacak şekilde hasta ediyor diye düşünüyorum. Bazılarının anasını boyayıp babasına yeniden sattığını aklımıza getirirsek paraya doymak bilmeyen insanların bunu yapmamaları için hiçbir sebep yok. Çünkü bugünkü birçok insanın dini, imanı paradır. Kazanmak için her yolu dener. Hele ihtiyarlayınca rapora bağlı ilaçları torba torba ihtiyarların önünde görünce bu ilaçlar mı bunları ayakta tutuyor, yoksa bu ilaçlara rağmen bu ihtiyarlar hala ayakta mı kalıyor diye aklıma geliyor. Antibiyotikler ve ilaçlar hakkındaki görüşüme ister katılın, ister katılmayın. Bana kızmayan bir doktorlar, bir de eczacılar kalmıştı. Onlar da bana kızarak sayı tamamlanmış olur. Bu konudaki acizane görüşüm, mümkün olduğu kadar ilaçlardan uzak duralım, zorunlu olmadıkça ilaç kullanmayalım. Hele bilinçsiz ilacın yanına hiç uğramayalım. Hatta ilaca selam vermeyelim, o bize selam verse de selamını almayalım.

Sağlığımız açısından durum bu iken maddi boyutu itibariyle de aldığımız ilaçlar devletin bütçesinde kara delikler açmaya devam edecektir. Sağlık alanındaki harcamalar bu şekilde artarak devam ederse ileride devlet hasta katkı payını, ilaçlardan aldığı yüzdeyi daha da artırma yoluna gidebilir.

Allah hepimize sağlık versin, dermansız dert vermesin. Allah’ın verdiği bağışıklık sistemini bozmamayı ve bilinçsiz ilaç kullanımından uzak durmayı nasip etsin hepimize. 17/10/2017

* 23/10/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Mütemadiyen Reisim

1988 yılında evlendim. Evde iki kişi olduk. Haliyle iki kişi olunca karı koca olsak da içimizden biri reis olmalıydı. Başkan gibi bir şey. S...