-Kendimi İskoçyalı gibi hissettim bu akşam-
İskoçyalılar cimri olarak bilinir denir. Ne derece doğru bilmem. Toptancı bir yargı var burada. Böylesi anlayışı tasvip etmesem de cimriliği anlatması bakımından yıllar önce okuduğum bir fıkrayı paylaşmak istiyorum sizinle.
Bir İskoçyalı akşam bir diğer İskoçyalı'ya misafir olur. Otururlarken ev sahibi "Arkadaş, biz zaten birbirimizi tanıyoruz. Işığı boşu boşuna yakmayalım, söndürüp karanlıkta oturalım" der ve ışığı söndürür. Birlikte koyu karanlıkta koyu bir sohbete dalarlar. Arkadaşı, "Arkadaş, vakit geç oldu, ışığı yak da ben gideyim artık. Ama dur, ışığı yakmadan önce eskimesin diye pantolonumu çıkarmıştım, önce giyeyim, sonra yak ışığı" der. Misafir İskoçyalı pantolonunu giyer, ardından ev sahibi İskoçyalı ışığı yakar, misafirini uğurlar.
Fıkra burada biter. Ev sahibi misafirine herhangi bir ikramda bulundu mu bilmem. Ama gördüğünüz gibi tasarruf konusunda misafiri de, ev sahibi de çok duyarlı. Tencere-kapak gibiler. Hani ben de onları aratmadım bugün. Başıma geleni görünce ister istemez kendimi İskoçyalı gibi hissettim.
Akşam namazını kılmak için terasa çıkan odada namaza durdum. Odanın ışığını yakmamıştım, karanlıkta namaz kılmaya başladım. Terasa evden biri geçer mi diye düşünmedim, namaz kılarken secde mahalli görülür şekilde olacak ilmihal bilgisi de aklıma gelmedi. Aklıma gelen tek şey tasarruftu belki de. Namaz kılarken alt merdivenden birinin geldiğini hissettim. Gelen ses iyice yaklaştı, bulunduğum odaya girdi. Bu esnada secdeyeyim. Beni görmüyor gayri belli. Görmesi de mümkün değil. Zira alt katın sensörlü lambası sönmüş, ortam zifiri karanlık olmuştu. Gelen de göz kararı geliyor. Bana çarpmaması mümkün değil. Ben ona çelme takmış gibi olacağım. Ben varım diyemiyorum, zira namaz bozulur. Öksürsem, mekruh olur namazım. Her zaman eksik olmayan öksürük oruca niyetlenmiş belli... Allah vere de üzerime düşmese diye geçirdim içimden. Hızlı bir şekilde kıyama kalkmak için davrandım, olur ya her zaman gıcırtı yapan tahta bu akşam da yapar diye. O da tınlamadı benim bu isteğimi. Gelen çarptı bana hafifçe. Söylenmesinden hanım olduğunu anladım. Elindeki ocaktan yeni indirdiği çaydanlığı dökmemek için epey bir manevra yaptı, ben namaz kılmaya devam ederken.
Bereket çay dökülmedi. Ya bir de dökülseydi halim nice olurdu? Üstelik dökülseydi başımdan aşağı vücudumun tamamı çay içmiş olacaktı. Çayı içerdim içmesine de kaçıncı derece yanık oluşurdu bende kestiremiyorum. Görünmez kaza mı desem, bile bile kazaya davetiye çıkarmak mı desem bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var İskoçyalılar'ın tasarruf anlayışı bana çok pahalıya patlayacaktı. Ben ucuz atlattım. Siz, siz olun İskoçyalılar'a özenmeyin. Sabah, akşam ve yatsı namazlarını aydınlık bir ortamda kılın. Sonra söylemedi demeyin. 06.09.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder