Sosyal medya, yazılı ve görsel medya, birden fazla insanın toplandığı
yerler din adına konuşanlarla dolu. Önem ve aciliyet durumuna göre zaman zaman
gündem değişse de din gündemimiz hiç bitmiyor. Konuşulan konular ısıtılıp
ısıtılıp yine önümüze konuyor. Ehil olanı da konuşup yazıp-çiziyor, zırcahil
olanı da. Herkes birbirini sapık olarak lanse ediyor. Kimi diğerine daha
doğrusu savunduğu fikre saldırıyor, kimi de kendisi veya bağlı bulunduğu grup
adına bir sataşma varsa cevap vermek suretiyle sürekli savunmada kalıyor.
Din adına yetkili-yetkisiz, ehil veya değil herkesin konuştuğu dönemleri
yaşıyoruz. Bu konuda konuşanların ne kadarı gerçeği bulmak için çabalıyor? Ne
kadarı samimi? Allah bilir. Çünkü kalbini yarıp bakma imkanımız yok. Farz edelim
ki din adına konuşanların hepsi samimi, bu yüzden eteklerindeki taşı
döküyorlar, niyetleri de gerçeğin ortaya çıkması olsun. Din alanında tartışmalı
bir konunun işinin ehli ve bu konuda mürekkep yalamış olanlar arasında
enine-boyuna tartışılıp vuzuha kavuşturulması gerekmez mi? Bunun yeri mi
meydanlarda halkın gözünün önünde insanların kafasını karıştırmak? Kendisini
işinin ehli görenler bir konuyu görüşmek için eğer bir araya gelemiyorlarsa bu
tiplerin din adına konuşmadan önce biraz iletişim dersi ve ilmi siyaset
öğrenmesinde fayda vardır. Yani daha çok ekmek yemeleri gerekir din adına söz
söylemeden önce. Bilmelidirler ki bunların anlattığı dinden hayır gelmez.
Savundukları görüşler ve anlattıkları din kendilerinin olsun. Çünkü bunlar
gerçeği öğrenmekten ziyade karşı tarafı mat etmek için cenge çıkmış görüntüsü
veriyorlar. Bu kafa, kafası karışan insanımızı dinden ve dini değerlerden soğutmaktan
başka bir işe yaramaz. Eğer amaçları bu ise zaten başarılı oluyorlar demektir,
devam etsinler.
Bunların durumu çocuklarının gözünün önünde durmadan tartışan ve kavga eden
anne ve babanın durumuna benzer. Bu tür kavgalardan aile büyük yara alır, aile
parçalanmaya gider, çocuklar da sağlıklı yetişmemiş olurlar. Ekranlardaki din
adına söz söyleyenlerin durumunu ben aile kavgalarına benzetiyorum. Nasıl ki
aile kavgaları aileyi bir arada tutmuyorsa ekran kavgaları da farklı fikirdeki
insanları birleştiremez. Din adına söz söyleyenlerin iyi bir dini bilgiye sahip
olmasından önce muhatabına saygılı olmayı, onu ön yargısız dinlemeyi, hakaret
etmemeyi bilmesi gerekir. Yani önce edep öğrenmelidir. Bunu yapamayacak olan
lütfen din adına bir şey söylemesin. Öncelikle kendini düzeltmesinde fayda
vardır. Onun bu topluma din adına verebileceği bir şey yoktur. Konuşacağı
konunun yerini, zamanını seçemeyen, konuştuğu konunun, yaptığı ithamın kimleri
üzeceğini, kimleri bıyık altından güldüreceğini hesaba katmayan kişinin de yine
din adına konuşmaması lazımdır. Bu tiplere “Allah’tan korkmuyorsunuz, bari
kuldan utanın” demek düşer belki de.
Türkiye artık Kütübü Sitte’de geçiyor diye her hadisin savunulması
gerektiğini düşünenler ile hadislerin içerisinde şöyle şöyle mevzu hadisler var
diyenlerin tartışmasını görmek istemiyor. Bu durumda biri vuruyor, diğeri darbe
yememek için kendini savunmaya alıyor. Bu tartışmalar daha ne kadar devam
edecektir? Diyanet İşleri Başkanlığı -bu konuda yetkisi var mı yok mu
bilmiyorum ama- ne zaman inisiyatif alacaktır? Testi kırılmadan tedbir
alınmalıdır. İllaki testinin kırılması mı gerekiyor? Siyasi partilerde bile
ekrana çıkacak olan vekil partisinden izin alıyor, gerekirse partisi izin
vermiyor. Din alanında niçin böyle bir yola başvurulmaz. Az bir mürekkep
yalayan kendisini ekranda alıyor. Vurmak, kırmak, itham etmek, saldırmak ve
savunmak prim yapıyor. Nasılsa iki tarafın da fanatik taraftarları var.
Kanaatimce din adına konuşmadan önce usul, adap, yol ve yöntem
belirlememizde fayda vardır. Yoksa kaybeden Müslümanlar olacaktır. Ekranlarda
din adına söz söylenecekse tarafları aynı anda ekrana çıkarmaktan ziyade muhatapları
ayrı ayrı stüdyoya almak daha uygun olacaktır.
Hala bir araya gelip anlaşamıyorsanız anlattığınız din sizin olsun, bize “Koca
karı imanı yeter.” Gölge etmeyin lütfen! 30/07/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder