İlmihal kitaplarına bir göz atarsak namaz kıldıracak kişide
bulunması gereken temel özellikleri "Müslüman, akil-baliğ, erkek,
Kur'an'dan yeterince ezber bilmesi ve imamın özürlü olmaması" olmak üzere
maddeler halinde bulmamız mümkündür. Burada tüm maddeler üzerinde durmak
gibi bir niyetim yok. Merak eden sanal alemden de bulabilir.
İmam olma özelliklerinden biri gördüğümüz gibi imamın
özürlü olmaması. Bu özellikler imamda olmazsa olmaz şartlardandır. Sorularla
İslamiyet adlı sitede imamın özür durumuyla ilgili, “…Özürlü
olmayanlar, özürlü olanlara uyamazlar. Körün imamlığı sahihtir. Ama ondan daha
ehil kimse varsa, onun imamlığa geçirilmesi tenzihen mekruh olur.” açıklaması mevcuttur. Acaba bu şartlara yeterince önem veriliyor mu? Gördüğüm
kadarıyla dikkat edilmiyor. 1995-2002 yılları arasında görev yaptığım bir
ilde mahalle imamının elleri çolak idi. Görüntüsü itibariyle kendi pantolonunu
bağlaması bile mümkün değildi. Yine doğup büyüdüğüm ilçemde görev yapan bir
görevlinin sağ eli mevcut değildi. Geçen gün şehir merkezinde öğle namazı için
gittiğim bir camide imam olmadığı için onun yerine namaz kıldıran müezzinin ise
sol eli çolaktı. Dikkat ettim elini dizine koyamıyor, secdeye giderken önce sağ
elini yere koymak suretiyle secdeye gidiyor, yine kalkarken zorlanıyor, elini
bağladığı zaman sol eli görev yapmıyordu.
Yazımı okuyan bana, “Özür bir Allah vergisidir, insanın
kendisinden kaynaklanmıyor…” diye bir eleştiri getirebilir. Böyle bir
eleştiriye eyvallah, el- hak doğru derim. Allah kimseye bir engellilik veya özür
vermesin. Biz onlara baktıkça Allah’ın kendimize verdiği sağlam vücuttan dolayı
ne kadar şükretsek azdır. Bu şekilde engelli kişileri zaman zaman otobüste, iş
yerlerinde, çarşı ve pazarda görebiliyoruz. Onlar da yaşayacaklar, onlar da
iş-güç sahibi olacaklar ve çalışacaklar ama kamuda, ama özelde. Fakat bu
arkadaşların imamlık gibi cemaatin gözü önünde icra edilmesi gereken bir
görevde bulunmamaları gerekiyor diye düşünüyorum. Sonra imam olacak kişide
aranacak şartları ben koymadım. Ta geçmişten itibaren konmuş kurallardır. Bu
arkadaşlar mutlaka kamu ve özel sektörde mutlaka istihdam edilmeleri gerekiyor.
Ama bu istihdamın adı, imamlık ve yeri, camiler olmamalıdır. Her şeyden
önce imamlık temizlik isteyen bir vazifedir. Biz iki elimizle temizliğimize yeterince
önem veremiyor ve yapamıyor iken bu şekilde engelli olan kardeşlerimizin
yeterince temizliklerini yapabilmeleri mümkün değildir. Piyasada bu kadar
sağlam insan varken bu arkadaşların sağlam kişilerin önüne geçerek namaz
kıldırmaları uygun değil gibi geldi bana. Evet, bu şekilde engelli kişilerin
kıldırdıkları namaz her ne kadar namaza mani değilse de tenzihen mekruh kabul
edilmektedir. Din görevlilerini seçen Diyanet İşleri Başkanlığının bundan sonra
imam-hatip ve müezzin seçiminde gerekli özeni göstermesini istiyorum.
Daha önce ataması yapılan ve halen görev yapan bu şekilde engelli
kardeşlerimizin müftülüklerde veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında
memurluk yapacak şekilde planlanmasında fayda vardır.
İmamda aranan beş temel şarttan başka liyakat esasına göre
başka esaslar sıralanır ilmihal kitaplarında. Bu özelliklerden biri de ‘güzel
sesli olmak’tır. Bildiğimiz gibi güzel ses bir Allah vergisidir. Her insanda
bulunmaz. Ama sesin eğitimli olması önemlidir. Hiçbir makam olmadan rastgele
Kur’an ve ezan okumak cemaati bezdirebilir. Sesin akıcı olmasında ve terbiye
edilmesine mutlaka ihtiyaç vardır. Her Kur’an ve ezan okuyan mihraba ve
müezzinliğe geçmemelidir.
İmamlıkta olması gereken özelliklerin her biri önemlidir. Yazımı
uzatmama adına burada hepsinden bahsetmeyeceğim. Bundan sonra imam alımında
daha önce belirtilen özelliklere azami gayret gösterilmelidir. Hatta yeni
şartlar konmalıdır. Özellikle İlahiyat Fakültesi mezunu olan kişilerin
sayısında günümüzde bir artış söz konusudur. Pekala, lisans mezunu olma şartı
getirilebilir. Yine imamların her şeyden önce ahlaki yönden parmakla gösterilen
kişiler arasından seçilmesinde fayda vardır. 07/06/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder