Herhangi bir seçimde görev aldınız mı? Aldıysanız sandık
başkanlarının ne çektiğini bilir. Görev almayıp evinizde ayaklarınızı
uzatarak çayınızı yudumlarken seçim sonuçlarını izliyorsanız dünyanın en
bahtiyar insanısınız demektir. Size bu yazımda sandık başkanının seçim
torbasını teslim etme aşamalarını ve aştığı her aşamada çektiği sıkıntıyı dile
getirmek istiyorum.
Sandık
başkanının işi seçim günü sabahın 07.00'sinde başlar. Birleşik oy pusulasını ve
zarflar sayma ve mühürleme işini yapmazsa pisliğini YSK temizleyen başkanlar
08.00'e kadar görevli olduğu sandık kurulunda pinekler durur. Yok, ben görevimi
yapacağım dersen önce zarfları, ardından oy pusulalarını sayacaksın. Zarf ve
pusulaları her saymada da üyeler farklı farklı rakamları bulur ya neyse.
Sonunda sayıyı tutturduktan sonra zarf ve pusulaların arkasını sandık mührüyle
mühürlersin, mühürlerken mürekkep diğerine bulaşmasın diye gerekli itinayı
gösterirsin. Nefes nefese 08.00 oy verme saatine kadar ortamı oy vermeye hazır
hale getirirsin. Üyeler arasında görev taksimi yaptıktan sonra başkan olarak
fazla bir işin olmaz. Akşam sayım esnasında tutulması gereken evrakın altında
ıslak imzası bulunması gereken üyelerin isimlerini yazarsın. Oy verme işlerinin
herhangi bir aksamaya meydan vermeden yürümesi için sürekli sağı solu kolaçan
eder. Meydana gelen herhangi bir aksaklığa müdahale edersin.
17.00
itibariyle oy verme işlemleri bitince iki üyeyi yazma işiyle iki tanesini de
zarftan oy pusulasını çıkarmakla, diğer üyeyi de açılan zarfları düzenli bir
şekilde tertiplemesi için görevlendirirsin. Sen de ayakta gelen oy pusulalarını
hangi partiye veya evet mi hayır mı olduğunu herkese göstererek okursun. Belli
bir sayıda okuduktan sonra zaman zaman yazmanların partilere attığı çeltiklerin
eşit bir seviyede gidip gitmediğini test edersin. Oy sayma işlemleri bittikten
sonra tutulması gereken tutanakları tutar, üyelere altlarını imzalatır, YSK'nın
istediği şekilde çuvalın içine, son yıllarda ayrıca verdiği zarfın içine
konması gerekenleri tek tek koyar, çuvalın ağzını bağlar, zarfın ağzını
yapıştırır, üyelerle tek tek vedalaşırsın. Bilgileri doğru girdin mi,
tutanakları düzgün tutun mu, zarf sayısı, çıkan oy sayıları, geçersizlerle
birlikte, seçmen imza sayısını tutturdun mu gemisini kurtaran kaptansın. Üyeler
evlerine giderken sen sırtında çuval dışarı çıkarken seni polis karşılar.
Hep beraber gideceğiz diye diğer çuvalların da gelmesi beklenmeye koyulur.
Beklerken tam ağaç olmaya ramak kala şükredersin, çünkü son çuval da gelmiş
olur. Polis çuvalları bir arabaya yükler, başkanlara da ardından takip etmesini
ister. Yolda birbirimizi kaybetsek de adliyenin önünde polis bizi arar, biz de
polisi. Nihayet buluşuruz. ilgili ilçe seçim kuruluna doğru yola çıkarız.
Buraya kadar anlattığım rutin işlemler. Bundan sonraki çekeceklerimize göre yok
mesabesindedir.
Seçim kurulunun kapısında görevli polisle karşılaşırsın.
İçeriye onar onar sayıyla alır. Tam sana sıra gelir, sen bir sonraki gruba
kalırsın. Nihayet sana da sıra gelince içeriye girersin. Tam bir mahşer yeri. Karşına
I.aşama mührü teslim etme, II.aşama 129/A tutanağını kontrol yeri, III.aşama
129 ve 129/A tutanağını teslim etme, IV.aşama, mutemet dilekçesi ve 142
belgelerini teslim, V.aşama, tercih mühürlerini teslim, VI.aşama kırtasiye
malzemelerini teslim levhalarını görürsün. Sırtta çuval, diğer tek el ile zarftan
istenen evrakı çıkararak her bir aşamada istenileni vermek için kalabalıklar
arasında evrakını teslim etmeye çalışırsın. Her bir aşamayı geçtikçe ya Rabb! Şükür
sana dersin. Nihayet ufukta VII.aşama karşına gelir. Burası da çuvalın teslim
edilme yeri ve teslim-tesellüm belgesinin imzalandığı yer. Bunu da yaptın mı
geride senin geçtiğin evrelerin her birini geçen başkanlara savaştan çıkmış ve
savaşı kazanmış bir komutan edasıyla bakarsın. Mutluluğuna diyecek yoktur. TV
karşısında kazanan dört köşe olurken biz de seçim torbasını teslim etmenin
zaferini yaşarız. İçimiz kıpır kıpırdır artık. Hiç oyalanmadan hemen terk
edersin o koridoru. Araban varsa arabana atlarsın, yoksa toplu taşımanın
gelmesini beklemeye koyulursun.
Nihayet yorgun ve bitkin bir şekilde evine gelirsin.
Sonuçlara bakmak için TV karşısına geçtiğinde sonuçların çoğunun açıklandığını
görürsün. Geriye kalana biraz bakayım dersin, oturunca yorulduğunu anlarsın.
Bundan sonra seçim sonuçları da pek fayda vermez. Çünkü bitkinlik seni bir şey izletmeye
izin vermez.
Her seçimden sonra seçim kurulları öbür seçime daha düzenli
olurlar, torbayı teslim etme bir daha bu şekilde düzensiz olmaz dersin.
Maalesef gördüğün manzara yine aynı. Halbuki herkesi rastgele içeriye almaktansa
aşağıya bir sıramatik konsa gelen sırasını alsa, sırası gelen ilgili yere gitse
kimse eziyet çekmemiş olur. Ama seçim kurulunun böyle bir derdi yok. Onun derdi
öyle eziyet edeyim ki kendilerini bu şekilde yazı konusu edinelim. Öyle her
gelen beklemeden, itiş-kakış yapmadan torbasını teslim ederse adamlar yazı
konusu olmazlar. Ne diyeyim Allah hayrınızı versin sizin ey seçim kurulları. O
teslim etme görüntüleri hoşunuza gidiyorsa yapmaya devam edin. Yok sizin de
hoşunuza gitmiyorsa lütfen gereğini yapın! 18/04/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder