17 Nisan 2017 Pazartesi

Karşıt cinsle tokalaşma veya tokalaşmama duyarlılığımız

Karşılaştığımız birine selam vermek, tokalaşmak, hal-hatır sormak insani davranışlarımızdandır. Aramızdaki sıcaklığı ve muhabbeti ifade eder. Hatta bazıları bu muhabbeti göstermek için işi sarılma ve kucaklaşmaya kadar götürür. Hoş geldin karşılamalarında elini vermediğin zaman kibirli bir tavrı vardı, elini bile uzatmadı deriz. Hasılı tokalaşma bizde yaygındır. Bu muamele; erkeğin erkekle, kadının da kadın arasında daha yaygındır.

Pazar günü malumunuz seçim vardı. Sabah 07.00'den akşam 20.30'a kadar sandık kurulu başkanlığım dolayısıyla görevli olduğum salondaydım. Öğleden sonra belediyeden bir görevli geldi: "Belediye başkanı ziyaretinize gelecek" diye. Az sonra ardında kurmaylarıyla birlikte belediye başkanı girdi içeriye. Sandık başında bulunan 6 üye ile tek tek tokalaşıp hal-hatır sordu. Ardından diğer kurulları ziyaret etmek için ayrıldı.

Gelen belediye başkanı bayan idi. Kimsenin tokalaşıp tokalaşmamasını sorgulayacak, ayıplayacak değilim. Fakat bizde karşıt cinsler genellikle karşılıklı selamlaşırlar, hal-hatır sorarlar, hoş geldin, güle güle derler. Nezaket ve protokol kurallarımızda da tokalaşma vardır. Hatta kurallara bağlanmıştır. Eli önce kimin uzatmasına varıncaya kadar inceden inceye düşünülmüştür. Bunlardan biri de bayanla tokalaşma. Bayan elini uzatmadan erkeğin elini uzatması protokol kurallarına göre nezaketsizlik olarak değerlendirilir.  Dinimiz, inancımız, kültür ve değerlerimizde de birbirine nikah düşen kadın ve erkeğin tokalaşması bazılarının garibine gitse de bu milletin ekseriyeti tarafından pek sıcak karşılanmaz.  Bu konuda duyarlı olanlar gerekli özeni gösterirler.

Dün duyarlılık gösterenlerin veya duyarlı olmaları gerekenlerin bugün o duyarlılığı geri plana ittiğine şahit oluyoruz. Sayın başkanın kendi belediye sınırları içerisinde yapılan bir seçimde sandıkları gezmesi, hal-hatır sorması güzel bir davranıştır. İçeri girip: “Sayın arkadaşlar! Kolay gelsin, işinizde başarılar dilerim, nasıl gidiyor, yapabileceğimiz bir şey var mı” diyerek ayaküstü meramını anlatıp kendini gösterebilirdi. Ne gerek vardı, herkesle tek tek tokalaşmasına. Sanki zorunlu bir hal varmış gibi?

İsteyen istediğiyle, istediği zaman ve ortamda tokalaşır. Burada demek istediğim nerede kaldı dündü duyarlılıklarımız? Dünkü  yaptıklarımız mı doğru idi, yoksa bugünkü yaptıklarımız mı? Eğer dünkü yanlışsa “Ne de bağnaz düşünüyor muşuz? Boşu boşuna duyarlılık göstermişiz dün. Şükürler olsun! Doğruyu bulduk” denebilir. Bugünkü yaptığımız gibi herkesle tokalaşmaya devam ederiz. Yok…bu,  yanlış. Hala dünkü duyarlılığı taşıyorum, burada mecbur kaldım” deniliyorsa kusura bakmayın! Hiç de mecbur değildiniz. Kimse ziyaretiniz esnasında başkan ve üyelerle tokalaşmadığınız zaman ayıplamazdı sizi. Evimde işim yoktu, vakit geçirmek, oyalanmak istiyordum diyorsanız, deseydiniz biz size iş bulurduk. Sana da bir sandalye verir, oy verme işlerinin daha sağlıklı yürütülmesinde bize yardımcı olurdunuz?

Makamlar bugün var, yarın yok.Bir makamı temsil etmek demek gördüğünüz herkese el uzatmak değildir. Protokolda mecbur kalırsan yap gereğini. Üstelik orada da el uzatma işi senin tekelinde bilesin. Savrulmayın bu kadar…17/04/2017



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder