Ana içeriğe atla

Pİ Günü


14.03.2017 günü dersim geç başladı. Okula geldiğim zaman öğrencilerin öğretmenler odasına gelerek: "Öğretmenim! Pİ gününüz hayırlı olsun" dediklerini duyduğum zaman bugünün günlerden bir gün olduğunu anladım. Ama öğrenci 'fi' mi dedi, yoksa 'pi' mi dedi? Gürültüden tam anlayamadım. Sonradan Pİ gününün kutlandığını anladım.

Kafamı sağa sola çevirdim. Panolar ve kapılar Pİ ile süslenmişti. Bazı öğrenciler ise üzerinde Pİ olan tişörtleriyle gelmişti. Dersi beden eğitimi olan öğrenciler görüntüleriyle pi şekli çizmişler. Bir ders saati Pİ günü kutlamasına ayrıldı.

Hatta üzerinde pi'nin işareti olan pastalar bile yaptırılmış, meyve suyu ile birlikte afiyetle yendiğini whatsapptan gelen fotoğraf ile haberdar oldum. Okul süslemeleri, kutlaması ve görüntüsüyle bir şenlik havası oluştu. Dersi aksatmadan bir kutlamanın nasıl yapıldığını da bu şekilde görmüş oldum. Her şeyiyle mükemmel olan bu kutlamanın bir eksiğini gördüm. O da, her sınıf için yapılan yaş pastaların dikdörtgen şeklinde yapılmış olması. Halbuki 'Pİ' çember ve daire alanının bulunmasında kullanılıyordu. İşte bu yüzden pasta daire şeklinde olmalıydı. Olsun o kadar hata kadı kızında da olur dediğinizi duyar gibiyim.

Tüm bu olanları görüp işittikten sonra bana belirli gün ve haftalardan hangisi en önemli olanı deseniz tereddütsüz 14 Mart günü kutlanan 'pi günü' derim. İşin garibi böylesi önemli bir günün önemini öğretmenlikte 25.yılımı doldurduğum zaman öğrenmiş oldum.  Ayıplamayın. Bilmemek değil, sormamak ayıp biliyorsunuz. İşin garibi böyle bir gün var mıymış diye belirli gün ve haftalara baktım. Tıp Bayramını gördüm sadece. Benim gibi bilmeyenler için pi'nin ne olduğunu wikipedi'den paylaşalım: "Pi Günü, ünlü matematik sabiti pi sayısı anısına özel kabul edilmiştir ve her yıl 14 Mart'ta kutlanmaktadır. Bunun sebebi ise Amerikan tarih formatında bu günün 3/14 olarak geçmesi ve bunun pi sayısının en yaygın kullanımını anımsatmasıdır. Pi sayısı için en yaygın yaklaşım 3,14'tür. Gerçek değeri ise 3,141592653589793238462643383... şeklinde devam etmektedir. Çemberin çevresinin ve alanın hesaplanması başta olmak üzere matematik, geometri ve fizik gibi bilimlerde büyük bir öneme sahiptir." 

Öyle zannediyorum bu şekildeki bir kutlama sonucunda 'Pİ' çocukların zihninde iyice yer edinecek ve asla 'Pi'nin 3,14 olduğunu hayatları boyunca unutmayacaklar. Çünkü pasta daima gözlerinin önüne gelecek. Ben de bu durumu görünce aklıma yıllar önce çalıştığım bir lisede geçen bir anekdot geldi: "Her ders öğretmenine göre önemlidir mutlaka. Çünkü herkes kendi penceresinden bakar hayata... Kahta İmam Hatip Lisesinde görev yaparken Müdür Başyardımcısı Ali OLT anlatmıştı. Okula bakanlık müfettişleri gelmişti. Müfettiş ders denetimine girerken ders esnasında bahçedeki dolaşan öğrencileri görür, Ali OLT'a sorar:
-Bu çocuklar niye dışarıda?
-Dersleri boş.
-Hangi ders?
-Ivır zıvır dersler.
-Nasıl ıvır zıvır ders. Dersin adı ne?
-Resim dersi
Ivır zıvırı duyan müfettiş derse girmekten vazgeçer. Ali Hoca'yı oturtur. Bir saat kadar resim dersinin önemini anlatır. Çünkü müfettişin branşı Resim' imiş. 

Resim dersinin önemini o an iyice kavrayan Ali Hoca beni görünce," Ramazan Hocam, müfettişi dinledikten sonra o an imkanım olsaydı bütün dersleri kaldırıp hepsini Resim dersi yapmak isterdim." Dedi. Kulakları çınlasın Ali Hocam belki de şimdilerde resim yapmaya başlamıştır, kim bilir?" (http://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2015/12/gorsel-sanatlar.html)

Ne diyelim? Gecikmeli de olsa "Pİ Gününüz" hayırlı olsun. Pastayı yiyemedik. Kutlamamız kuru kuruya oldu ama olsun. En azından  bir matematik kavramının -geç de olsa- önemini anlamış olduk. 15/03/2017




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde