Ana içeriğe atla

Okullarda yapılan kazanım değerlendirme sınavları

Okullarda 'Kazanım değerlendirme sınavları' yapılır. Namı diğer 'Deneme sınavı'nın adının değiştirilmiş şekli. Zira okullarda deneme sınavı yapmak Bakanlıkça yasaklanmış durumda. Her şeye bir çözüm buluyorsak bunu da kılıfına uyduruyoruz.

Ders saatleri içerisinde yapılır. Böylece üç ders saati sınavlara gider. Okullarda belirli periyotlarla yapılır. Faydası var mı? Tartışılır. Çünkü kişiye göre değişir. Almak isteyene faydalı. Zira gördüğü konulardaki bilgisini test ediyor. Öğrenci zamanla yarışmayı, zamanı iyi kullanmayı ve doru tekniğini öğrenir. Sınavda yapamadığı soruyu öğrenme yoluna gider daha sonra. Almak istemeyene hiç faydası olmaz. Üç ders saati boşu boşuna harcanmış olur. Çünkü derste gözü olmayanın denemede de gözü olmuyor. Bu yüzden deneme olsun istemez. Çünkü kaç net yapıp yapmadığı ortaya çıkacaktır. Velisinin yanında mahcup olma durumu da vardır. Bu yüzden öğrencilerin çoğu deneme sınavlarına pek girmek ve gerçek ile yüzleşmek  istemezler. Hatta deneme sınavı yapılacağı günü bilseler o gün okula gelmezler veya isteksiz gelirler.

Sınav başlar başlamaz sınıf iki gruba ayrılır. Ciddi olarak kendini test etmek isteyenler. Bunların heyecanı görünüşünden belli olur. Sınav süresince soruları çözeceğim diye çabalar durur. Sayıları da azdır. Sınavda gözü olmayan büyük bir çoğunluk ise sınavın başında cevap kağıdını atmak suretiyle hemen kodlar. Bitirdim diye getirir, teslim eder. Geri kalan zamanda durdurabilirsen aşk olsun. Ya konuşur, ya lavobaya çıkar...sıkılır da sıkılır. Bu durumda dersi dolduran öğretmen onları gözlemlemek, rehberlik yapmak, sınavın düzenini bozmaya çalışanları uyarmakla vakit geçirmeye çalışır. Bu durumda öğretmen ders işlemekten daha fazla yorulur. Sınav dolayısıyla işlemediği konuyu bir sonraki derste yetiştirmek için daha fazla bir efor sarf etmek zorunda kalıyor.

Hasılı okul yönetimi kazanım değerlendirme adı altında sınav yapsa da, yapmasa da kimseye yaranamıyor. Sınav yaptırsa niye yapılıyor, sınav yaptırmasa bizim okulda niçin yapılmıyor eleştirisi gelir. Ne İsa'ya yaranır, ne de Musa'ya. 10.03.2017


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde