15 Ocak 2017 Pazar

Proje çöplüğü

Okullarda yapılan şiir, kompozisyon resim vb yarışmaların yerini son yıllarda daha çok projeler almaya başladı. Denetime gelen müfettişinden yetkililere varıncaya kadar ilk sordukları "Kaç projeniz var, hangi alanda" sorularıyla muhatap olunur oldu. Şimdi projesiz okul yok gibi neredeyse. Her okulda bir yarıştır gidiyor. Bazı okullarda başlatılan projenin sayısı belli bile değil.

Bu kadar proje ile sonuçta bir amaç elde edinilmiş midir? İşte orası muamma. Çünkü her bir projeye büyük ümitler bağlanır, heyecanla başlanır, amaca ulaşılamadan bir başka projeye geçilir. Çünkü ya uygulama imkanı bulunamamıştır, ya projeye sahip çıkan olmamıştır, ya projenin mantığı benimsenmemiş/kavratılmamış,  ya iş ve ders yoğunluğundan uygulanamamış ya da yeni konan bir projeye yönler çevrildiği için başlatılan projeler akim kalmıştır. Hasılı okullarımız proje çöplüğüne döndü dense yeridir.

Büyük umutlar bağlanarak başlatılan projeler iyi takip edilemediğinden kağıt üzerinde başlatılan bu projeler kağıt üzerinde bitirilerek okul arşivlerindeki yerini alır. Neden mi? Çünkü "Türk gibi başla, Alman gibi bitir" sözünün birinci kısmı yerine getirilir, ikinci kısmı ise es geçilir.

Planlı olmak, belirli bir hedefe doğru yol almak güzeldir. Fakat sonuca gidemiyoruz. Çünkü maymun iştahlıyız. Ayrıca başlattığımız projede samimi olmak gerekiyor. Projeler bir sorunu çözmek veya bir ihtiyacı gidermek için uygulanmaya konmalıdır. Bizde projeler genellikle dostlar alışverişte görsün türünden başlanır, show amacı güdülür. İyi bir reklamı yapılır. Sonuç, maalesef sıfır elde var sıfır oluyor.

Okullarda mutlaka projeler olmalı. Projeler her okulun bünyesine uygun ve uygulanabilir olmalıdır, okulun tüm paydaşlarını projeye katabilmek gerekiyor. Ismarlama projeler olmamalıdır. Öğrencilere heyecan katabilmelidir. Bir projede sonuca ulaşmadan aksayan yönleri revize ederek ısrarla  yola devam edilmelidir. Okullar proje üstüne proje ile boğulmamalıdır. Projeler kağıt üzerinde kalmamalıdır. Projeyi uygulamak için zaman ayarlanmalıdır, takibi yapılmalıdır. Her şeyden önce projeyi başlatanlar ilk önce kendileri bu projeye inanmalıdırlar. 35-40 saati bulan bir ders yükü ile 10'ar dakikadan ibaret teneffüs ortamı ile projeler geliştirilemez ve uygulanamaz. Yarış atı haline dönüştürülen sınav sistemleri ile bu ülkede hiçbir projeden verim elde edilemez. Çünkü okula servisle gelip servisle giden, ders bitiminden sonra soluğu etüt merkezinde alan, akşam eve gelince yardımcı kaynaktan test çözmekten ibaret olan rutin okul hayatında projeler hep ölü doğar. AB projeleri çerçevesinde yapılan projeler de aynı kapsam içerisinde değerlendirilebilir. Sadece yapmış olmak için yapılır, birkaç kişi yurt dışına gider gelir, okulun duvarlarında boy boy afişlerle övünülür. Sonra o da arşivdeki yerini alır.

Projelerden verim elde edilmek isteniyorsa sınav odaklı bir öğretimden vazgeçilmelidir, haftalık ders yükü azaltılmalıdır. Hafta içi veya hafta sonu okul veya etüt merkezlerinde yapılan takviye dersler yapılmamalıdır. Yani öğrenciye boş zaman ortaya çıkarılmalıdır. Öğrenci ben ne olacağım endişesinden kurtarılmalıdır. Öğrenci öğrendiği bilgiyi hazmede hazmede öğrenmelidir. Sosyal hayatın içinden koparılmamalıdır. Ders dışında yükü azalan öğrenci ister istemez projelere yönelecektir. Yok bu sınav sistemi ve takviye dersler devam edecekse hiç olmazsa yılın belli bir ayı proje ayına ayrılabilir. Okul tüm bileşenleriyle bu ayı projeyi uygulamaya ayırabilir. Yoksa daha biz kağıt üzerinde çok projeler üretiriz, başka da bir işe yaramaz. 15/01/2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder