24 Ocak 2017 Salı

Okullarda verilen notlar ne derece gerçeği yansıtıyor? -2-

Milli Eğitimde not vermede objektif kriterlere uygun bir ölçme ve değerlendirme yapılıyor mu, yapılmıyor mu? Başımdan geçen bazı anekdotları sizinle paylaşmak istiyorum bu kısımda:

Orta birinci sınıf Sosyal Bilgiler dersinde öğretmenimiz sözlü yapmak için ismimi okudu. Ayağa kalktım. "Adana'da ne yetişir?" dedi. Ben ağzımı açarken daha cevap vermeden kendisi "Pamuk" cevabı verdi. "Otur hocam, 9" dedi. (9, onluk sisteme göredir.)
***
Fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi derslere öğrencilik hayatımda hep soğuk baktım. Hani insan sevmediği yemeği ölmeyecek kadar yer ya. benim ki de öyle. Bu derslere sınıf geçecek kadar çalışırdım. Biraz çalışınca matematiği severdim. Ama diğerlerine hiç kanım kaynamadı. Sebebine gelince orta birde fen bilgisi ve lise birde fizik dersime K.Ş. isimli bir müteahhit gelirdi. Onun dersinde Samet isimli arkadaşımız tahtaya geçer, kitaptaki bir resmi çizerdi. Müteahhit öğretmenimiz ise kafasında bin bir tilki hapishanedeki mahkumların koridorda volta atmaları gibi bizimki de sınıfta dolaşırdı sayısız defa. Dersin son beş dakikasına kala tahtaya çizilen resmin yanına gelir: "Çocuklar! Şu gördüğünüz buzdolabı resmi, dolabın çalışması için şu prize takılması gerekir..." derdi zil çalardı. Çıkar giderdi. "Anlamayoruyuz(arkadaşımızın konuşması bu şekilde idi. Okul bitti hiç değiştirmedi. Ne okul ona bir şey verdi, ne de o, okuldan bir şey aldı) hocam" diyen öğrencilere "Kendi adınıza konuşun, anlamıyorsanız 30 defa okuyun" derdi. Sayısal dersleri gördükçe hep o müteahhit öğretmenim gözümün önüne gelir, bu derslere sınıf geçecek kadar çalışırdım. Ne dersten ne de bu derslere çalışmaktan zevk alırdım.

Lise üçüncü sınıfta Biyoloji dersinden ilk sınavda boş kağıt verdim. Notum 1 idi. İkinci ve üçüncü sınavlarda onluk sisteme göre o zamanın deyimiyle beş aldım, yani hacı beş. Birinci dönem biyolojim 3,5 yani zayıf düşüyor. Memlekete gittim karneyi almadan. Bir arkadaşım tatilde Konya'ya gidiyormuş, karneni alıp geleyim, zayıfın var mı dedi. Biyoloji var dedim. Dönüşte ne yalan söylüyorsun, zayıfın yok üstelik takdir belgen var dedi. Karneme baktım. Evet zayıfım yoktu. Biyoloji notu olmak üzere tekrar göz gezdirdim. Biyoloji notum 5 idi, şimdinin notuyla iki yani. Sevindim, öğretmen bana güvenmiş ve kanaat kullanmış diye. Üzüldüm hak etmediğim halde bana fazladan not vermiş diye.

Ara tatilden sonra ders başı yaptık. Biyoloji öğretmeni sınıfa geldi: "Takdir alan var mı bu sınıfta" diye sordu. Utana sıkıla kaldırdım, başka da yoktu. Parmağımı görünce kafa salladı. Kafa sallaması ne anlama geliyordu bilmiyorum ama ya "Benim sayemde aldın bu belgeyi" dedi. Ya da "Sana hakkın olmadığı halde geçer not verdim, kıymetini bil" demek istedi. O anda kendi kendime ikinci dönem bu sınıfta biyolojiden en yüksek not benim olmalı dedim. Hiç sevmediğim, çalışmaktan haz almadığım ve anlamadığım bu ders ikinci dönem sınıfta en yüksek yedi idi. O da bana ait idi. 
-Devam edecek-


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder