Hepimiz iyi ve kötünün ne olduğunu biliriz. Bilmemize
rağmen hoşlanmadığımız kötülükler ve haksızlıklar yapılmaya niye devam ediyor?
Öyle zannediyorum yapılan haksızlıklara topyekûn tepki göstermediğimizdendir.
Bu durumu en iyi açıklayan bir yazıyla baş başa bırakıyorum sizi:
“İş ve eş gereği ABD Houston Teksas’ta yaşıyorum. Geçen
hafta başımdan geçen ilginç ve gerçekten çok etkilendiğim olay, evime yakın bir
postanede gerçekleşti.
Yeni yıl hediyesi olarak internet aracılığıyla satın
aldığım kol saati paketten camı çatlamış çıkınca, vakit kaybetmeden derhal iade
formunu doldurup soluğu postanede aldım. Postaneye girdiğimde 20–25 kişi
kuyrukta hizmet bekliyordu.
Burada Noel de yaklaştığı için marketten bir ekmek bile
alınsa mecburen onlarca insan arkasında sıraya dizilip normalden çok daha uzun
süre beklemek zorunda kalınıyor.
Hizmet eden sayısı sadece 2 kişi olunca, hele bir de hizmet
edenler işinden, canından bezmiş bir suratla ve isteksizliğin yansıdığı süratle
iş görünce bekleme süresi sabırları zorlayacak düzeye tırmanıyor.
Girdiğim kuyrukta arkama döndüğümde bir 30–35 kişinin daha
geldiğini gördüm. “Neyse, en azından ortalardayım” diye sevinme payı çıkardım.
Tam 40 dakika sonra sıra bana geldi. Paketi görevliye
uzattım, “Adresler üzerinde yazılı” dedim. “Paketi neden bantla kapatmadınız?”
diye sordu. Girişteki“Paket içeriğini görmek isteyebiliriz. Lütfen
paketlerinizi açık bulundurunuz”uyarısını gösterdim. Sesini yükselterek sinirle
“Kapıda ne yazdığını iyi biliyorum. Derhal paketinizi bantlayın” dedi.
Sıradaki herkes artık bizi dinliyordu. Yanı başındaki bantı
göstererek, “Rica etsem verebilir misiniz?” dedim. Yanıt yine aynı yüksek sesle
geldi: “Hayır, o bant bana ait, müşteri kendi bantını kullanacak!” “Yanımda
bant yok, sizin bant için para ödesem...” dediğim an görevli hanım sesini daha
da yükseltti. 3 adım ötede, bir ayakkabı kutusu büyüklüğündeki, sadece
paketleme servisleri için yapılmış 20 dolarlık bantı işaret ederek satın almamı
istedi. “15 santimetrelik kutu için bana o bantı aldırmanız size mantıklı
geliyor mu?” diye sordum. “Bantı al ve derhal sıranın sonuna geç!” diye
bağırırken sinirden kıpkırmızı kesilmişti. Aynı hışımla kuyruktaki bir sonraki kişiyi
(“Sıradaki” anlamına gelen) “Next!” diye çağırdı.
İşte o an dondum kaldım... Çünkü sırada hiç kimse
ilerlemedi. Sıranın başındaki beyefendi, “Şu kutuyu derhal bantlayın ve
hanımefendinin işini bitirin önce” dedi.
Görevli öfkeyle bağırıyordu: “Anyone else... Next!” 30 kişi
yerinden kıpırdamıyordu. İkinci görevliye de gitmiyorlardı. Hizmet durmuştu.
Sıradan bir yaşlı bayan, “76 yaşındayım ve dizlerim
ağrıyor, ama o bayanın paketini bantlayıp görevinizi yerine getirmediğiniz
sürece buradan bir adım atmıyorum” dedi.
Görevli elimden paketi sinirle çekip kutuyu benim
söylediğim postane bantıyla yapıştırdıktan sonra ödememi alana kadar
karmakarışık duygularla kalakalmıştım. Neredeyse ağlamak üzereydim. Sıraya
dönüp “Thank you all” (Hepinize teşekkürler) diyebildim sadece... Gülümseyerek
el salladılar.
Dışarı çıkıp arabama oturunca kontağı çalıştırmadan bir
süre park yerinde düşündüm.
Herkesin işi gücü var. Nasıl oldu da tek bir kişi “Acelem
var” diyerek sıranın önüne atlamadı? Nasıl oldu da onca kişi bir kişiye yapılan
haksızlık için tepki gösterdi? O sırada benden hemen sonraki yaşlı beyefendi
işini tamamlamış, dışarı çıkmıştı. Arabama yaklaştı, pencereyi açtım.
Gülümseyerek kafamdan geçen soruları yanıtladı:
“Size yapılan bu yanlış için üzgünüm. Doğada hayvanlar,
ağaçlar ve hatta mikroplar birbirleriyle bağ içerisinde hareket ederken biz
insanlar birbirimizden çok koptuk. Yanlış, anında tespit edilerek sineye
çekilmeden, derhal toplu olarak tepki gösterilmez ise ‘normalleştirilir’. O
hizmet eden bayan bir daha ki sefere yanlış yaparken iki kez düşünecek. Biz
görevimizi yaptık. Haydi size iyi seneler...” (Neva Çiftçioğlu banes, Mikrop, ağaç, insan başlıklı yazısı...14/12/2015 haberturk.com)
Fazla söze ne hacet. Buradaki haksızlığa karşı çıkan 76 yaşındaki yaşlı bir bayan. Bayana herkes destek veriyor. Biz olsak ne yaparız? Umarım gerçek olan bu kıssadan bir hisse çıkarırız. 26/01/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder