Geçen cumartesi verdiğimiz 44 şehitten sonra bu cumartesi de 13 şehit verdik teröre. Yarın veya haftaya hangi ilimizde ne kadar masumu daha şehadete göndereceğimiz meçhul. Anlaşılan bu ülkenin son neferi nefesini verinceye kadar şer odakları bu memleketin kanını akıtmaya devam edecekler. Bu memleketi bize dar edecekler.
Gönüllere hitap eden hamasi politika izlemekten ziyade bir satranç oyunu gibi soğukkanlı bir şekilde akılcı bir siyaset izlememiz gerekiyor. Kılı kırk yarmalıyız. Bin düşünüp bir konuşacağız. İcraat yapmayan konuşmalardan uzak durmalıyız. Konuştuğumuz zaman suçluyu ve tahrikçiyi yerinden kalkamayacak şekilde yerine oturtmalıyız. Devlet yemeyi, içmeyi bir tarafa bırakıp istihbarata önem vermelidir. Nerede birikmiş bir insan topluluğu varsa orada istihbaratımız olmalıdır, her türlü iletişim araçları kim olduğuna bakılmadan dinlemeye alınmalıdır. Sözün özü devlet uyumayacak, aldığı OHAL'i iliklerimize kadar hissetmeliyiz, her gördüğünden devlet şüphelenmelidir. Vatandaş şüphe duyduğu/gördüğü her hareket ve kişiden devleti haberdar etmelidir. En sakin/güvenilir bilinen meskun mahaller de bile güvenlik tedbirleri had safhaya çıkarılmalıdır. Polis-asker sivil kıyafetle çarşıya çıkmalı ve görevini sivil kıyafetle icra etmelidir. Güvenlik güçlerinin bir yere intikalinde toplu taşımalardan kaçınılmalıdır. Görev yerine giderken saat mefhumu uygulanmamalıdır. Giriş ve çıkış saatleri sürekli değişmelidir. Farklı kapı ve güzergahlar kullanılmalıdır, küçük sivil araçlarla içerisinde 2-3 kişiyi geçmeyecek şekilde görev icra etme yoluna gidilmelidir.
Bir olay oldu mu devlet aynı anda operasyonlara başlayabilmelidir. En aşağısında en tepesine kadar devleti yönetenler konuşmayacaklar, sadece elleri ve beyinleri çalışacak. Meydanlarda, ekranlarda şer güçlerine meydan okumayacak. Devlet dediğin politika değil siyaset yapacak, saman altından su yürütmeyi bilecek. Kellim Kellim yapıp elde var sıfır olmayacak. Ses getirecek eylemlere imza atacak. Hepimiz şunu iyi biliyoruz ki bu ülke 7 düvelle çarpışmaktadır. Bir savaş halindedir bu ülke. Savaşlar konuşarak kazanılmaz. Çoğu zaman masada kazanılır. Meydanlarda konuşmadan önce diplomatik yollar son anına kadar kullanılmalıdır. Menfaat ilişkisine dayalı kişilikli bir dış politika izlerken yerine göre bir tilki gibi kurnaz olabilmelidir.
Kurtlar sofrasında size ekmek yok, içinize kapanın, kurduğumuz düzeni bozamazsınız mesajı veriyorlar. Kabuğumuzdan çıkacaksak önce diplomatik yollar tüketilmelidir. Bu aşamada köre kör, sağır sağır, katile katil dememeliyiz. Yoksa bana dokunmayan bin yaşasın dünyasında haklı olduğumuz bir çok konuda yalnızlara oynamaya devam ederiz. Doğum öncesi sancıya benzeyen bu kötü günler daha çok kan akıtacağa benziyor. Allah milletimize zeval vermesin. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. İnşallah ödediğimiz son bedel olur. Mutlu ve huzurlu günlerin başlangıcı olur.
Yarabbi! Bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz günahların bedelini ödüyoruz. Çok bedel ödedik, çok kan ve can verdik, takatımız kalmadı. Sen merhametlilerin merhametlisisin. Anadolu'ya sıkışmış, boğmaya çalışılan bir ülkeyiz. Savunma halindeyiz hep. Bu ülke halihazırda ikinci bir Hendek Savaşı yürütüyor, görünen ve görünmeyen hizip ve gruplara karşı. Çoklu devletler üzerimize ayak takımlarını göndermeye devam ediyor.
Mazlumların sesi olmaya namzet bu ülkeye yardımın ne zaman? Fethi ne zaman göreceğiz? 17.12.2016
**17.12.2016 günü Ladik.biz de yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder