15 Aralık 2016 Perşembe

Rutin veli toplantıları

Babam ilk defa orta birinci sınıfta bir akrabamla beraber ziyaretime gelmiş, ikinci lise 3.sınıfta ziyaretime gelmek istemiş, fakat okulu bulamamış, birine sormuş, o kimse okula kadar babamı getirmiş, beni buldu, baban seni arıyor diye. Teneffüste 3-5 dakika görüştük hepsi o kadar.

Babamdan bana miras kalmış olmalı ki ben de çocuklarımın veli toplantılarına ancak bir defa katılabilmiştim. Veli toplantısı dışında da pek ziyaret etmedim. Katıldığım veli toplantılarında pek verim göremedim. Öğretmenle görüşmek için sıraya giriyorsun, arkada epey bir kuyruk oluşur, öğretmen oturur, güç-bela sırası gelen veli çocuğu hakkında farklı bir cevap almak için öğretmenle görüşmeye çalışır. Öğretmenin vereceği cevaplar klasiktir: "Çocuğu çıkartamadım, fotoğrafı var mı? Dur bende fotoğrafları var, tamam bildim, derse pek katılmıyor, çok konuşuyor, benden aldığı not fena değil, daha iyi olabilir...vb" cevapları alırsın. Bir veli olarak acaba çocuğum hakkında farklı bir cevap alabilir miyim diye heyecanla beklediğin kuyruktan çıkar, diğer öğretmenin sırasına girersin. Çoğu da senin e-okuldan veya sınıf öğretmeninden öğrendiğin notunu söylüyor: "Biraz daha çalışmalı, vasat bir çocuk, aslında çalışsa yapabilir, çocuğunuz bu okulu kaldıramıyor, bu okul ortaokula benzemez, çocuğunuz benim derse karşı ön yargılı, alt yapısı iyi değil..." şeklinde açıklama yapıyor bazısı. Veli: "Efendim ortaokulda sizin dersiniz hep 5 idi, TEOG'da da hiç yanlışı yoktu, hep ful çekti" deyince bu sefer öğretmen: "Ortaokulda notu yüksek veriyorlar, kolay soruyorlar, TEOG soruları da çok basit" gibi gerekçeler sunuyor. bazı veliler de sıra bana geldi nasılsa diyerek öğretmeni tutmaya çalışır, öğretmen klasik bir şekilde çalışmıyor dese de veli hala bekler, öğretmene sorular sormaya çalışır. Ama nafile: "Çocuğunuz çalışmıyor efendim!" cevabından başka sihirli bir cümle alamıyorsun. Bazı  öğretmenler de velinin: "Efendim ne tavsiye edersiniz" şeklindeki soruya öğretmen, coşar da coşar. Anlatır da anlatır, arkada ayakta bekleyenlere aldırmadan.

İstemeyerek de olsa bugün son numaranın veli toplantısına katıldım. Puanı düşük dersin öğretmenlerin müşterisinin fazla olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Sırası yoğun olmayan öğretmenlerin sırasına girdim. O öğretmenden diğerine mekik dokudum. Sadra şifa bir cevap alamadım. 7-8 öğretmenle görüşebildim. Son olarak müşterisi fazla olan bir öğretmenin sırasına girdim. Öndeki konuşmalara kulak misafiri oldum. Sırası gelen veli kendisini dünyanın merkezine koyuyor, biraz veli konuşuyor, biraz öğretmen. Veli hala gitmeyince başlıyor öğretmen vaaz vermeye. Dersinin öneminden başlıyor, nasıl ders anlattığından çıkıyor, hangi kitabı okuttuğunu söylüyor. Konuşuyor da konuşuyor. Benden iki önceki veliye öğretmen: "Efendim! Bu okul puanı yüksek bir okul, burası ortaokul değil. Burada sınıf geçmesi için çocuğunuzun 3.00 notunu tutturması gerekiyor..." anlatıyor da anlatıyor. Kim bu öğretmen, şunun yüzünü bir göreyim, bu adam hangi devirde yaşıyor dedim. Bir baktım. Bencileyin yaşı başını almış biri. Tamam her şeyi anladım da. Be kardeşim! Dersinle ilgili söyleyeceğini söyle, bilmediğin alana kayma. Senin anlattığın 3.00 geçme notu 2013'de yürürlüğe giren "Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği" ile birlikte değişti. Puanı 50 olan bir öğrenci sınıf geçebiliyor. Senin anlattığın Yönetmelik tarih oldu. Madem mevzuattan bahsedeceksin. Hiç olmazsa bir bak gel bari. 

Öğretmenden alacağım bir şey olmadığını anladım ama o kadar bekledim, ben de boyumun ölçüsünü alayım diye. Notunu söyledi. Zaten notu bende var. Teşekkür ederek ayrıldım. 

Dostlar alışverişte görsün türünden yapılan veli toplantılarının bir anlamı yok... En verimsiz günümdü desem inanır mısınız? Maalesef öyle oldu. Bir daha mı? Özel bir durum olmazsa  tövbe tövbe!.. 15/12/2016 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder