Ana içeriğe atla

İlişkin batsın

Günümüzün paparazzisi sanal alemdir. Ne ararsan var burada. Kimin,  ne yaptığını bu alemde bulabilirsin. Özellikle Facebook insanın içinin dışa vurulduğu bir yerdir. Yediden yetmişe herkesi oyalayan bir alem.

Bir kimse hakkında yeterli bilgi almak istiyorsan profiline girivermen yeterli. Kimdir, necidir, nasıl biridir, nelerden zevk alır, nelerden nefret eder; fikri, zikri nedir? Ne yer, ne içer hepsini öğrenirsin bir çırpıda. Hiç birilerine sormana bile gerek kalmaz. Bunlara alıştık. Üstelik normal görüyoruz artık.

Facebook'ta gariplikler say say bitmez. Bir tanesi dikkatimi çekti: İlişki durumu.
Bazen arkadaşlık isteği göndereni tanımayınca kimdir, necidir diye 'hakkında' bölümü var. Oraya girince karşına en sonunda ilişki durumu dikkatten kaçmıyor. bazılarına bakınca "evli, bekar, yok..." şeklinde durumlar göze çarpıyor. Bazılarında da 'İlişkisi var' şeklinde bir tanıtım dikkatini çekiyor. Göre göre belki bu durumu da normal görmeye başlayacağız ama şimdilik ben buraya  "ilişkisi var." Hatta bazıları ismi de yazıyor x kişiyle şeklinde yazılar yazıyor. Yazıyı görünce ilişkin batsın diyesim geliyor. Eskiden karşılaştığın insana medeni hali sorulurdu, ya da çoluk çocuk var mı diye. medeni halini soramadığın kişilerin eline bakılır. Eğer elinde yüzük varsa "evli' ya da 'nişanlı' şeklinde bir kanaate sahip olunurdu. Daha önce elinde yüzüğü olmayan birinin elinde yüzük görülünce tanıdıkları hayırlı olsun, kim bu talihli denirdi. Şimdi ise sanal alemde ilan ediliyor: İlişkisi var falanla şeklinde.

İşin garibi  kişinin profiline tam bakmasan bile kullanıcı profilinde bir değişiklik yaptığı zaman "Falan kimse ilişki durumunu var-yok şeklinde değiştirdi" diye bildirim de geliyor. Bizim kendi aramızda yaptığımız dedikodu ve laf taşımayı facebook sanal olarak yapıyor. bazılarının profili borsa gibi anlık, günlük değişiyor. Bugün birini buluyor, hemen ilişkisi var şekline döndürüyor, akşama ayrılıyor, ilişkisi yok'a dönüşüyor.

Yaşadığım yaşadığım kadar. Geldim gidiyorum. Yetişme tarzıma göre belki de çağın dışında kaldım. Bu yaşıma kadar bir çok gelişmelere şahit oldum. Hepsini kabullendim ama sosyal olaylardaki kültür ve değer yozlaşmasını bir türlü özümseyemedim. Bu şekilde ilişkiler tıpkı günümüz evlilik-boşanmalar gibi günübirlik değişiyor.

Sözün özü, kadın ve erkeğin helalinden biri ile sözlenmesi, nişanlanması, evlenmesi kadar doğal bir şey yok. Günümüzde sanal alemde 'İlişkisi var' şeklinde ifade edilmekten ziyade ele yüzük takılması bana daha şık geliyor vesselam. 03/12/2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde