Ana içeriğe atla

Bundan sonra sen düşün müdürüm!

22.07.2016 tarihi itibariyle deruhte ettiğim okul müdürlüğü görevini bırakarak öğretmenliğe başlamak için atamamın yapıldığı okula gittim. Personel nakil belgemi verdim. Uygun olan bir yere oturdum.

Göreve başlama yazısını yazan müdür yardımcısını seyretmeye başladım, ikram edilen çayı yudumlarken. Elleri tuşta, gözü ekranda bana sorup benden aldığı cevapları yazmaya çalışıyordu. Ben çayımı sıcak sıcak içerken yardımcının soğumaya tutmuş çayı içilmeyi bekliyordu.

Koltukta oturanın evrakı yetiştirmek için gösterdiği çaba ve stresini gördükçe misafir koltuğunda oturmanın konforunu yaşadım. O, bilgisayara abandı, bense kasaldım. Dünya varmış dedim kendi kendime.

Çayımı içip çocuğumun TEOG tercih işini yaptırmak için diğer yardımcının yanına vardım. Mübareğin başını kaşıyacak zamanı yok. Çünkü biri tercih yaptırıyor, diğeri sırada bekliyor. İstişare yapmak isteyenlerin, soru soranların haddi hesabı yok.

Müdür ise amir olmanın gereği yazın sıcağında takım elbise ve kravatıyla resmi bir görüntü çiziyor. Misafir koltuğuna oturmuş, çayını yudumluyor, bir taraftan da işleyişi takip ediyor. Yüzü de gülmüyor. Kim bilir kafasında neler var? Okullar açılacak, hazırlık yapılacak, okulun boya-badana ihtiyacı varsa yaptıracak, bir taraftan okulda devam eden kursun düzenini sağlayacak, öğretmenlere gerekli duyuruları yapacak, yeni gelen öğretmenlerin başlayışı yapılacak, nakil gidenlerin ayrılışı sağlanacak, mesleki çalışma plan ve programı yapılacak, ders dağılımı yapılacak, eksik-fazla öğretmen belirlenecek, ders programı yapılacak, ders programını beğenmeyen öğretmeni memnun etmeye çalışacak, bitmez-tükenmez toplantıları takip edecek, gelen misafire ilgi gösterecek, problemini çözecek, eğitim ve öğretim başlayacak, açılış konuşması yapacak, ders denetimlerine girecek, öğretmenlere performans notu verecek, tüm öğretmenleri memnun etmeye çalışacak, ilçeden gelen günlü yazılara cevap verecek, dersine gelmeyen öğretmenin dersini dolduracak, izin isteyen personele izin verecek, rapor alanın raporunu izne çevirecek... Bir şey yapmadan oturuyor ama gördüğüm kadarıyla pek rahat değil.

Bundan sonrasını sen düşün müdürüm. Bana sorarsan en iyi koltuk müdür koltuğu değil, misafir koltuğudur. Çünkü herkesi memnun etmek, idare etmek zor. Bir iş yapmadan otursan da sorumluluk insanı bitirir, yaşlandırır. Allah kolaylı versin. 22/07/2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde