Ana içeriğe atla

Elveda Kaşınhanı!

Konya'dan, doğup büyüdüğüm Güneysınır'a giderken 25.km'de köprünün üzerinden tepeden temaşa edip geçerdim bu beldeyi. Oraya vardım mı kendimi İlçeme bir adım daha yaklaşmış, İlçemden Konya'ya gelirken de Orayı görünce  kendimi şehre girmiş bilirdim. Şehirler arası yolun ve  rayların ikiye böldüğü, kendisi küçük fakat ülkeye kattığı katma değeriyle büyük, bir yerleşim yeri. Eski bir belde, şimdilerde Meram ilçesine bağlı Büyükşehir sınırları içerisine alınmış bir mahalle.

Bozkır ve  Hadim'in ekmeğini taştan çıkartan insanlarının  Göçmenlerle kaynaşarak mesken edindiği; toprağı bereketli, insanları çalışkan bir yer. Türkiye'nin bir mozaiği: Zengini zengin, fakiri fakir. İmkanları iyi olan birkaç kişiyle konuştuğumda kimi ırgat olarak gelmiş, kimi birkaç dönümle başlamış ziraata zamanında.  Satın alma gücü olan satın almış, ya da tarla kiralamış... Bugün geldikleri noktada birçoğu işveren olmuş, insanlara iş verir duruma gelmişler. Sabahın erken saatlerinde başlayan hummalı çalışmaları, geç vakitlere kadar devam ediyor... 

Öğretmenliğe başladığım 1991 yılından itibaren sırasıyla 1.Karatay Kemerli Kolça İlkokulu, 2.Nizip İHL, 3.Kahta İHL,  4.Kahta And. Lisesi, 5.Seyhan İSÖ And. Lisesi, 6.Sarayönü And. Lisesi, 7.Meram Çomaklı Talip Kahraman İÖO, 8.Karatay Mehmet-Hanife Yapıcı And. Lisesi ve 9.Selçuklu Şemsi Tebrizi  İHL'de... kiminde uzun süre kiminde teşehhüt miktarı çalıştıktan sonra memleketime giderken yukarıdan bakarak geçip gittiğim yerleşim yeri olan Kaşınhanı ile 10.tercihim olarak yollarım kesişti. 10.köy olarak Kaşınhanı İHO 'da göreve başladım.. Hani şu havucuyla meşhur yerle... Çay ocağında yeni tanıştığım biri, çalıştığım yeri sormuştu da. Ben 'Kaşınhanı' deyince:  "Çok mu kaşındın oraya gitmek için demişti sonradan meslektaşım olduğunu öğrendiğim kişi.

1.5 yıl kaldım aralarında. Bu kadar az bir sürede belki bir şey veremedim Kaşınhanı'na. Kaşındığımı öğrenmemle birlikte başka şeyler de öğrendim. Her şeyden önce 45 dakika süren otobüs yolculuğunu değerlendirmeyi öğrendim. Gelirken- giderken 400 kadar  yazı yazdım cep telefonum vasıtasıyla. Yolculuğun ne zaman bittiğini bile anlayamadım. Belki de geçmişte fazla havuç yemediğimden gözlerim bozulmuştu... Konya merkezde iken çevremde dönen başı şeyleri görememişim, Kaşınhanı'nın havucunu yeyince gözlerimin feri geldi. Keşke bu havuçtan daha önce bol bol yeseymişim. Çünkü uzaktan Konya'yı seyredince bazı şeyleri daha iyi anlamaya, görmeye başladım. Eli açık ve cömert insanlarını tanıdım; parasıyla, aracıyla seferber olan. Anneler yaptığımız kermeslerimize yaptıkları enfes yiyecekleriyle katkıda bulundular. Tanışmadığımız insanlar yesinler diye öğretmenler odasına havuç, lahana, turp bırakıp gittiler, hem de çuval çuval. Gelen misafirimiz oldu mu? Çocuklar havuç bulabilir miyiz der demez aynı anda onlarca öğrencinin: "Hemen hocam " deyip sağa sola dağılmak için harekete geçtiğini gördüm. Ziyaretimize gelen eş-dosta çuval çuval havuç ikram ettik hediye olarak. Ne diyeyim Allah bol kazanç versin bu elleri nasır tutmuş sahavet ehli insanlara. 

Anne-babalardaki  bu çalışma azminin, çok sevdiğim ama sevgimi belli etmediğim öğrencilerime biraz daha sirayet etmesini istiyorum. Ölüleri bakın: 2015-2016 TEOG sınavında ne yapmış bir görelim:

2015-2016 ÖĞRETİM YILI TEOG-1 SONUÇLARI
İLÇE
OKUL ADI
OKUL TÜRÜ 
VE SAYISI
TÜRKÇE
MAT.
FEN
TC.
İNG.
DİN
İLÇE ORTALAMASI
62,46
45,29
59,77
60,83
56,12
76,17
MERAM
KAŞINHANI
 ATATÜRK ORTAOKULU
ORTAOKUL
 VE İHO
60,13
36,50
60,13
61,75
50,38
78,88
  RESMİ OKUL SAYISI
51
13.
24.
12.
8.
17.
9
2015-2016 ÖĞRETİM YILI TEOG-2  SONUÇLARI
İLÇE
OKUL ADI
OKUL TÜRÜ 
VE SAYISI
TÜRKÇE
MAT.
FEN
TC.
İNG.
DİN
İLÇE ORTALAMASI
58,59
41,34
55,36
61,00
54,26
78,03
MERAM
KAŞINHANI
 ATATÜRK ORTAOKULU
ORTAOKUL
 VE İHO
63,21
39,23
60,51
71,28
54,08
82,31
  RESMİ OKUL SAYISI
51
11.
16.
8.
6.
15.
9.


Yeşil renk ile boyanmış yerler ilçe ortalamasının üstünde.  Tebrikler… Keratalar! Öğretmenlerini biraz daha iyi dinleseler bu iş mutlaka daha iyi olacaktı. Buna canı gönülden inanıyorum. Matematik ve İngilizce kadrolu öğretmenimiz yok. Bu derslerde sık sık öğretmen değişikliği olması sebebiyle     -listeye bakıldığı- zaman öğrencilerimize olumsuz katkı yaptığı görülecektir.  Öğretmen sirkülasyonu oldukça fazla. Biraz daha gayret gösterseler çok daha iyi puan alabileceklerdi öğrencilerimiz. Yeter ki kendilerine güvensinler. Burada ayrıca 40 İHO okulu içerisinde yapılan ezbere hadis yarışmasında il ikincisi olarak 1500,00 lira ödülü alan öğrencimizi de tebrik ediyorum…     
                 
Gelen öğretmen ve idareci en azından öğrencileri mezun edinceye kadar dursa inanıyorum ki çok zeki olan bu çocuklar kendilerindeki yetenekleri göstereceklerdir. Maalesef ben de duramadım, ayrılıyorum aralarından. Benim ki buruk bir ayrılık. Kısa süre de olsa ısınmıştım ekmeğini yediğim yere. Öğretmeninden, öğrencisine, personelinden velisine varıncaya kadar bir aile olmuştuk kısa zaman zarfında.

13 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra memlekete gelmek için başvurduğum müdürlüğüm de 11 yıl sürdü. Bu kadar yıl nasıl sürdürdüm bilmiyorum. Çünkü bana ve kişiliğime yabancı, iğreti idi yöneticilik. Sırtımdaki yumurta küfesini atarak kendi isteğimle tekrar  öğretmenliğe dönüyorum hayırlısıyla, koltuğa iyice yapışmadan...

Kaşınarak geldiğim bu yerde teşehhüt miktarı durarak elimden gelen gayreti göstermeye çalıştım. Yediğim, içtiğim, oturup kalktığım, dertlerini/mi paylaştığım herkesten pozitif bir enerji alarak gidiyorum.  Kubbede kalan hoş bir sada idi her biri. Bundan sonra doğup büyüdüğüm yere gelip giderken yine mahallenin ortasından, tepesindeki köprüsünden geçeceğim, ama tepeden bakmayacağım artık... Öğretmeni, öğrencisi, velisi ve halkı, kalın sağlıcakla. Hakkınızı helal edin Sürç-i lisan etmişsem affola... 

Yeni yerim: Mehmet Beğen Ortaokulu, görevim: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği...

Meraklısına not: İncindim, kırgınım. Kime mi ? Dağa. Gönül koydum ben ona. Ama onun haberi yok zaten. Kalbi ve vicdanı da yok maalesef. Çünkü o dağlar olmuş koca bir kaya. "Al sana bir kaya, nereye dayarsan daya."  İyice taşlaşmış olsa da  ben şimdilik iyi niyetli olduğunu bildiğim fakat şımaran dağımı uzaktan seveceğim... Dağlar hep zirvede olur biliyorum. Hep zirvede olması sebebiyle aşağıdakilere tepeden bakmamasında, mütevazı olmasında, gönüllere köprü olmasında, gönülleri fethetmesinde  fayda vardır. Büyüklüğü onu şımarıklığa itmemesi lazım. Çokluğuyla övünüp böbürlenmemesi gerek. Tevazu ona daha çok yakışır. Çünkü bu ülkenin ve yeryüzünün denge unsurudur dağlar. Denge demek orta yol demektir…  03/06/2016


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde