Ana içeriğe atla

Bencil adam

Yalnız kendini düşünen, kendi çıkarlarını herkesinkinden üstün tutan kişi demektir TDK sözlüğüne göre bencil.

Ben merkezlidir, başkasını düşünmez. Kendi işinin olduğuna bakar. Bir başkası için kılını kıpırdatmaz. Kendisini alemin akıllısı kabul eder. Diğerkamlık yoktur lügatinde… Rahatına düşkündür. Dünyayı kendisinden ibaret sanır. Merkezine de kendisini koyar. Her gittiği yerde, her ortamda kendi işinin olmasına bakar. Aşıktır kendisine, aklına, zekasına.

Belirtileri nedir derseniz, saymakla bitmez ama bazı örnekler verelim:
* Gelir otobüs durağına aracını park eder. Trafik aksayacakmış, kilitlenecekmiş asla düşünmez. Aracını uygun yere park edip iki adım yürümez. İki şeritli yolun biri bu tür araçlarla işgal altında olur. Otobüs gelince de yolcu almak ve indirmek için geriye kalan tek şeridi kullanır. Diğer araçlar arka tarafta sıralanır durur. Yolun açılmasını bekler. O ise, aracının içinde ya da karşı mağaza da keyif çatar. Dünyaya kapalıdır o anda. Sadece kulağını açık tutar. Olur ya polis gelir de anons ederse aracının başına gitmek için.
* Şehir içi dolmuşçuluk yapar. Kesinlikle kendisine ayrılan dolmuş durağında durmaz. Her el kaldırana, her ineceğim diyene  durur, trafiği tehlikeye atacağım demeden.  Aniden durur, önüne geçmeye çalışır, gerekirse 'S' çizer. Yeter ki bir yol bulabilsin. Belediye otobüslerinin önünde durur, durağına yanaşmasının önüne geçer. Koca otobüs onun ardında onun yolcuyu alıp kalkmasını bekler. 60-70 saniye araçlar kırmızı ışıkta bekler. Yeşil ile birlikte harekete geçer, çünkü 10 saniyelik bir süresi vardır. Ne mümkün efendim! En önden kalkan dolmuş, ışığı geçer geçmez gider sağda durur, diğer araçların geçişini de engeller. Arkada bekleyenler çatlasın. Çünkü onun bütün derdi kendisini tercih eden bir yolcuyu kapmak, indireceği yolcuyu istediği yerde indirmek.
* Bir müşteri ulaşım aracı olarak dolmuşu mu seçti. İstediği yerde inecek bir defa. Az önce biri inecek var der, iner. Daha dolmuş kalkar kalkmaz, bu da inecek var diye seslenir. Önceki yolcuyla aynı yerde inse olmaz. Çünkü iki adım yürümüş olur. Ayrıca para verdi çünkü.
* Araç trafiğinin yoğun olduğu yolların sağ taraflarına park eder. Hem de durmak ve park etmek yasak levhasına rağmen. Yolun sağı işgal edildiğinden tüm araçlar hep sol şeridi kullanır, değilse yoluna devam edemez zaten.
* Bir yerde kuyruk ya da sıra mı var. Kim bekleyecek o kuyruğu. Hemen araya girmeye çalışır, giremese ön sıralarda bir tanıdığı vardır, işini ona yaptırtır.
* Bir hastanede muayene mi olması gerekir, mutlaka bir tanıdığını devreye koyar, çünkü beklemeye tahammülü olamaz, mutlaka araya kaynak yapması gerekir. Zira sıra beklemek boş ve kimsesi olmayan insanların işidir.
* Bir yerde trafik sıkıştı mı asla yol vermez. Çünkü lügatinde centilmenlik yoktur.
*kazara bir yerde beklemek zorunda mı kaldı, gözü önlerde kaynak yapanlardadır. Çünkü zaman zaman kendisinin yaptığı bir şeydir. Biri girmeye kalkarsa bu hemen arkadan seslenir, "Hop hemşerim, biz burada niye bekliyoruz" diye

Alın size bir kaç tane bencil insanda olan özellikler. Öyle zannediyorum sizin de hemen söyleyebileceğiniz örnekler aklınıza gelmiştir...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde