Siz akşam dağıldıktan
sonra semt pazarlarının son halini hiç gördünüz mü? Özel olarak bakmaya ve
görmeye gitmesem de zaman zaman pazar yerlerinin son halini maalesef
gözlemledim.
Savaş alanından farksız
gerçekten. Pazarcımız nerede ise elindeki her şeyi bırakıp gitmiş, devreye
belediyenin elemanları temizlemek için seferber olmuş. Hele bazen esen rüzgarla
birlikte mahallenin tümüne çöplerin dağıldığını görürsünüz. İşin garibi çevremdeki
bazı insanlarla bu görüntüyü paylaştığım zaman herhangi bir rahatsızlık emaresi
görmedim. Rahatsız olan varsa da ben rastlamadım. Kendi kendime sanırım bende
bir anormallik var diye düşünmeye başladım.
Belediyelerimiz,
vatandaşımız pazar ihtiyacını gidersin diye semt pazarları düzenlemiş. Güzel
bir hizmet. Pazarcı kardeşimiz, yaptığı satıştan dolayı işgal ettiği yere
–adını tam bilemesem de- belediyelerimize işgaliye parası ödemektedir. Alışveriş sonrası ortaya çıkan görüntünün kaldırılması için belediye çalışanlarının
sarf ettikleri efor, yanlarında çöp arabaları, ardından itfaiye aracı ile pazar
yerinin yıkanması göz önüne alındığı takdirde alınan ücretin yapılan masrafı
karşıladığı kanaatinde değilim. Velev ki alınan ücret yapılan masrafı karşılamış,
hatta belediyemiz bu işten kar elde etmiş olsun. Bu işte bir anormallik var.
Biz birey olarak
kullandığımız yeri temiz bırakmayı ne zaman öğreneceğiz gerçekten merak
ediyorum. Oturduğumuz zaman temizlik konusunda mangalda kül bırakmayız. Ben bu
güne kadar konuşmasından pis bir insanımıza rastlamadım. Gittiğimiz piknik
yerini, satış için kullandığımız pazar yerini, gezinti ve mesire yerlerini hiç
temiz bırakmıyoruz. Bıraktığımız yere tekrar geldiğimizde de temiz yer ararız,
giderken temiz bırakmayı pek düşünmeyiz. Hep buraların temizleyeni var, bu onun
görevi temizleyecek diye bekliyoruz. Doğru. Kullandığımız yerlerin
temizleyenleri var, onların görevi buraların temizliğini yapmak... Biz ne çabuk
unuttuk her birimizin bildiği ve kullandığı:”Aslan yattığı yerden belli olur,
temizlik imandandır, temizlik imanın yarısıdır”...vb. sözleri. Hülasa, ortak
kullanım alanlarını hep kirli bırakıyoruz. Öğrencinin kullandığı sınıfa günlük
temizlikçi girmese ertesi gün ders işlenmez, tuvaletlerin arkasına yazılar yazılmakta,
sıraların üzeri bıçakla yontulmakta, banklarda ve parklarda çitlenen çekirdekler yere atılmakta, su
depoları, elektrik depoları veya düzgün boyalı bir yer gördüğümüzde her yere
yazıların yazıldığını görmekteyiz, sigara izmaritleri ise şehrin her bir yerini
kaplamakta...İyi bir nesil yetiştiremiyoruz maalesef. Hep kendini düşünen,
çevresine zarar veren bir nesil, yakıp yıkan, kamu ve özel şahsın eşyasına
zarar veren...Gerçekten nereye gidiyoruz? Bu gidiş nereye hiç sorguluyor muyuz?
Davranışa dönüşmeyen eğitim sistemimizi de mutlaka sorgulamalıyız. Neyse mesele
uzun, bizim konumuz pazar yerleri idi.
Belediyelerimiz pazar
yerlerinde satış yapan esnafa çöp poşeti dağıtarak işe başlayabilir. Esnafımız
akşam giderken bırakacağı çöpü poşetin içine bırakıp ağzını bağlayabilir.
Görevliler de kenara ağzı bağlı bir şekilde bağlanmış çöp poşetlerini çöp
arabalarına doldurabilirler. Bu kurala uymayanlar da çıkabilir, bunun ceza-i
müeyyidesi uygulanabilir. Zaten pazarcının işgal ettiği yer bellidir, kimin
yeri kirli ise kendisi önce uyarılır, ikinci de cezası verilir, daha da
uyumuyorsa pazarda satış yapması engellenebilir.
Bizim vatandaşımıza yol
gösterilirse, ceza-i müeyyide uygulanırsa bu işte kısa zamanda yol alırız. Bizim 5326 Sayılı Kabahatler Kanunumuz var
bildiğim kadarıyla. Yeter ki kuralları uygulayalım ve uygulamada sürekli
olalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder