Baba , oğul ve torunun omuz omuza savaştığı bir savaş akla
gelir Çanakkale deyince. Dile kolay 3 nesil aynı savaşta. Sanırım dünyada
eşi ve benzeri yoktur. Bilançosu ağırdır:
Şehidimizin sayısı 250 binlerle ifade edilir. Birçok
lisemiz mezun verememiş, futbol takımlarımız oyun kuramamış, 100 binleri ifade
eden medrese, üniversite öğrencisi ve aydınımızı bu muharebede kaybetmişiz.
"Şehitler Günü" geldiğinde: "Hey on beşli on beşli/Tokat yolları taşlı/On beşliler gidiyor/Kızların
gözü yaşlı" diye 15'lilerin
türküsünü hatırlarız. Lise talebesi bunlar. Biz bugün ekmek almaya bile
göndermedik bu yaştakileri daha. Ne kadar okuyanımız varsa hayat memat
meselesi denerek bu muharebeye gitmiştir. Neredeyse şehidi olmayan, gazisi
olmayan hane yok gibidir Anadolu'da. Bu savaşı anlatan hangi yazıyı okusak,
hangi web sayfasına göz atsak bu toprağın sahiplerinin gözleri yaşarır. Akif,
Çanakkale Şehitlerine isimli şiirinde: "Şühedâ gövdesi, bir baksana,
dağlar, taşlar/O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,/Yaralanmış tertemiz
alnından, uzanmış yatıyor,/Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!"
diye anlatıyordu o günleri....Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
/Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer./Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor
Tevhîd'i.../Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi./Sana dar gelmeyecek
makberi kimler kazsın?/"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın."
diyerek Bedr'in aslanlarına benzetiyordu o gün savaşanları. Çünkü her
ikisi de var oluş mücadelesi idi.
Bu günden bakıyorum da, o gün iyi niyetle bizi savaşa
girdirenleri bir tarafa bırakırsak; I. dünya Savaşının çıkış sebebinin Osmanlı
Devletini parçalamak olduğu anlaşılıyor. Kaybettiğimiz topraklar üzerinde
cetvelle çizilerek kurulan devletlerin sayısı bile bu konuda bize bir
fikir verir: Kaybettiğimiz toprağa mı yanalım? Kaybettiğimiz yüz binlere mi? Okumuş aydın kesimini kaybettiğimize mi? Yoksa
kıblemizi değiştirdiğimize mi? Ne taraftan bakarsak bakalım, halimiz içler
acısı gerçekten.
İşin garibi Osmanlı'dan koparılıp devlet kurdurulan
hiçbir devlet huzur bulmadı halen bu asrımızda bile. Osmanlı'nın çekildiği
alanlarda kan akmaya, gözyaşı dökülmeye devam ediyor maalesef. Küçük bir toprak
parçasında kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin bile yaşanması istenmiyor bu gün.
Batılıların sömürgeci emelleri ilk günkü tazeliğini koruyor. Keçecizade Fuat
Paşa'nın dediği gibi; "Dış güçler dışarıdan, bizimkiler içeriden"
Osmanlı'yı yıktıkları gibi aynı iç ve dış mihraklar bizi Anadolu'da boğmaya
çalışıyorlar. Çin işkencesi gibi hiçbir günümüz geçmiyor ki bombalı eylemlerle
masum insanlarımız ölmesin.
Gelelim günümüze… Eskiden askere gitmeyene adam denmezdi.
Mutlaka herkes giderdi. Bugün askere gitmemek için kırk dereden su getiriyoruz.
Allah muhafaza bir savaş çıksa kaçımız gider bu ülkeyi kurtarmak için. Onca
farklı millet ve milliyetten oluşan Osmanlı ölüm kalım savaşı vermiş geçmişte.
Anadolu’ya hapsedilmiş bizden kaç kişi bir savaşa hazırız? Öyle zannediyorum ki
bu gün dışarıdan bir saldırı olsa bizden görünen “İçimizdeki İrlandalılar”,
düşmanın safında yer alırlarsa hiç şaşırmam.
Gerçekten kaçımız ülkeyi savunur? “On beşliler” diye
tarihimizde yer alan körpelerimiz değil 27’liklerimiz bile savaştan imtina
eder. Bugün bir çoğumuz ülkesini terk edip içimizde mülteci olarak yaşayan
Iraklı, Suriyelilere kızıyor; savaştan kaçtılar diye.
Allah bir milleti savaşla imtihan etmesin. Maazallah olursa kızdığımız,
güldüğümüz insanların başına gelen bizim de başımıza gelir.
Şehitler Günü dolayısıyla milli-manevi değerlerle mücehhez
olmuş, birlik ve beraberlik içerisinde Çanakkale ruhunu yaşamamız ve yaşatmamız
temennisiyle. 14/03/2016
* 19/03/2016 tarihinde Anadolu'da Bugün Gazetesinde yayımlanmıştır.
* 19/03/2016 tarihinde Anadolu'da Bugün Gazetesinde yayımlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder