26/05/2015 tarihinde belediye otobüsüyle
Kaşınhanı’na giderken yanıma yaşlı bir amca oturdu:
-Selamün
aleyküm!
-Aleyküm
selam!
-Kırıkçıya
gidiyorum. Biliyor musun yerini?
-Bilmem
amca.
-Buralı
değil misin?
-Değilim.
-Ben
huzurevinde kalıyorum da.
-Çocuk
ve eşin yok mu?
-Var.
6 tane. Evli hepsi. Eşimle ayrıldık.
-Kırıkçıda
ne işin var.
-Ayaklarımı
göstereceğim, çok ağrıyor da. Doktor ameliyat dedi. Yatarsam bana kim
bakacak? Kırıkçıyı çok övdüler, ona
gidip göstereceğim.
-Çocuklarınla
görüşüyor musun, gelirler mi?
-Gelmezler…
Ben peşlerinden ziyaretlerine gittim;
kabul etmediler. Telefon açıyorum;
telefonuma cevap vermiyorlar. Komşularını araya koydum, yine kabul
etmediler.
-Para
veriyor musun huzurevine?
-450
TL veriyorum. Benimki özel oda. Daha
ucuza kalanlar var.
-Kaç
kişi kalıyor huzurevinde ?
-400
kişi.
-Rahatın,
huzurun nasıl?
-Böylesi
rahat ve huzur nasıl olunacaksa...?
-Sosyal
güvencen var mı?
-Var. Ben …Lisesinde hizmetli idim. 88 yılında
emekli oldum.
-Kaç
para emekli maaşı alıyorsun?
-1.400,00
TL.
-Mezuniyetin
ne? Kaç yaşındasın?
-İlkokul
mezunuyum. 85 yaşındayım.
-Çocuklarını
özlemiyor musun?
-Özlenmez
mi? Hele bir kızımı ilkokul öğretmeni ile evlendirdiğimde ne de çok
sevinmiştim.
-Allah
yardımcın olsun, şifa versin.
Kırıkçının yerini sormak için arka
tarafa döndüm. Otobüste 8-10 kadar yolcu vardı. Hepsi kulağına kulaklığı
takmış, müzik dinliyor. Şimdi anlaşılıyor otobüsün arkasından dolaşa dolaşa
amcanın benim yanıma niye geldiği. Çünkü herkes kendi halinde dışarıya ve
iletişime kapalı bir şekilde müzik dinliyor. Sonunda otobüs şoförüne kırıkçının
yerini sordum. Amca yakın bir durakta inip ağır adımlarla kayboldu. Yaşıyorsa
eğer amca şu an 86 yaşında olmalı. 6
çocuğu var. Fakat kimsesiz ve üstelik bakıma muhtaç. Huzurevinde kalıyor. Bizim
toplumumuza yabancıdır huzurevleri. Konya gibi bir yerde kalan sakin sayısı 400
kişi. Hiç düşündük mü 10-15 yıl sonra huzurevlerinde kalanlarımızın/kalacaklarımızın
sayısını?
Nerede kaldı yaşlılara, büyüklere
saygımız? Hani biz; “…Eğer onlardan
biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara
“öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.” Ayetinin
gereğini yapacaktık? İyi ve sağlam iken yanımızda kalmayan nesil, biz hasta ve
yaşlı olunca mı bize bakacak? İnşaallah bu amcanın durumu lokaldir. Umuma
sirayet etmez. Ümitsiz ve karamsar değilim ama, anne babasına saygı göstermeyen
diğer yaşlılara da saygı göstermez.
Ebeveynine öf demeyen, yaşlı ve
büyüklerine saygı gösteren hayırlı evlat
olmamız temennisiyle…… 15/03/2016
* 23/03/2016 tarihinde Anadoluda Bugün Gazetesinde yayımlanmıştır.
* 23/03/2016 tarihinde Anadoluda Bugün Gazetesinde yayımlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder