Ana içeriğe atla

Elini verdiysen kolunu kaptırmamaya bak

Bazı bankalar vardır. Kendisiyle organik ve inorganik hiç bağlantın olmadığı halde sana elini uzatan. Bilgin olmadan,  istekte bulunmadan kredi kartı düzenleyerek evine kadar getiren.  Hizmette sınır yok anlayacağınız. Banka görevini yapmıştır. Bundan sonrası senin işin artık. Elini kaptırdıysan eline razı olup kolunu kaptırmamaya bakacaksın.

İlgili bankaya varıyorsun ben bu kartı istemediğim halde gönderilmiş şunu iptal edin diye.  “Efendim, kartın arkasında yazan 444’lü numarayı arayacaksın. Biz iptal edemeyiz.” Ararsın ilgili numarayı. Müşteri hizmetleriyle görüşebilmek için. Ne mümkün efendim görüşebilmek. Müşteri hizmetleriyle görüşmeden önce sana iyice  bankanın reklamını yapıyorlar. Çünkü bilmem ne kadar süre beklemeniz gerekiyor görüşebilmek için. İlk defa görüşmen zaten mümkün değil, gün aşırı işin gücün yoksa 444’lü numarayı çevir dur. Nihayet karşında bir yetkili bulursun. “Efendim, niye kapatıyorsunuz. Biz şöyle iyi bankayız. Kartımızın şu şekil avantajları var” şeklinde kapattırmaman için kırk dereden su getiriyorlar. Nihayet kapatıyorlar. Bir karttan daha kurtuldum şükür diyorsun.

Çok da sevinmemek gerektiğini daha sonra anlıyorsun. Nasılsa bir gün yine kucağına düşersin. Çünkü mevzu bahis olan bankadır.

Gel zaman git zaman yeni bir okula nakil oldum. Baktım okulun anlaşmalı olduğu banka yine o bankadır. 11 ay sonra o bankadan ayrıldım, yeni bir bankaya geçtim. Hemen bir ay sonra 100 TL kart bedeli yansıtılmış. Zaten işim de yok bankaya gittim. Görevli yardımcı oldu, kart bedelini iptal etti ve ardından, “Hocam iki adet otomatik ödeme verin kart bedeli gelmez” dedi. Otomatik ödemeye verdim. Bir yıl geçince yeniden 100 TL kart ücreti yansıtılmış.  Bu işi kökten çözeyim, kapattırayım diye bankaya vardım. İçerisi kalabalık, sıramatikten sıramı aldım. Bekle işin yoksa. İçeri de sıcak. Tam vakit geçirecek yer. Ne bekliyorsun diye soran da yok zaten. Sıram gelince “ Kart ücreti yansıtılmış, hem  ücreti hem de kartı iptal eder misiniz, hani otomatik ödeme verince kart bedeli yansıtılmıyordu?” dedim. “Efendim, bizden o yetkiyi aldılar, genel merkezi aramanız gerekiyor. Otomatik ödeme mevduat hesabınızda var. Ücret kredi kartınıza gelmiş” cevabı aldım. Bankadan çıkınca 444’lü noyu aradım kredi kartını kapattırmak için. Önce “Müşteri hizmetleriyle yapacağım konuşmanın kayıt altına alındığı söylendi. Sonra güvenliğim açısından anamın kızlık soyadından başlayarak bazı sorular sordular, doğum günümün gün, ay ve yılına varıncaya kadar.
   
-Efendim şu numaralı kredi kartımı kapattırmak istiyorum.
-Efendim kapattırsanız   kartınızda 15 TL hediye puan var.
-Olsun kapatın.
-Kapatırsak üyelik aidatını yine ödemeniz gerekiyor. Efendim siz en iyisi 6 ay boyunca kapattırmayın. Biz sizin hesabınıza 75 TL hediye para tanımlayalım.
Sonunda 6 ay boyunca kapattırmamak üzere anlaştık tekrar. Benim kart bedeli 10 TL’ye gelecekti nasılsa.
Kredi kartını kapatamıyorum, bari bankamatik kartını kapattırayım diye bankaya vardım. 16.13’ de sıra aldım. 17.00’da sıra geldi. “Efendim ben ancak kartınızı kapatabilirim. Çünkü hesabınızda 2.49 TL para var. Önce şu numarayı ara otomatik ödemelerini kapattır.” Arayıp kapattırdık. Kartı da kapattı.
“Şimdi gişeye gideceksin. Aynı numaradan seni çağıracaklar.” Dedi. Sonra yine beklemeye koyuldum. İşini bitiren gidiyordu. “Bekleyen var mı” dedi. Kalktım. 2.49 TL’ mi ödedi. Numaranıza gelen mesajı bana okuyunuz” dedi. Numara ya bir türlü mesaj gelmedi. Sonunda telefonumda bloke varmış. Blokeyi kaldırmak için bir başkası ile  dışarı bankamatiklere giderek kaldırdık. Tekrar geldim. “Efendim  bu hesabınızı kapattım. Bir hesabınız daha var. Fakat onda bloke var. Kapatamıyorum.

Kapatamıyorum dediği hesap benim 2005’de bilgim dışında gelen karttan başkası değildi. Ben onu kapattırmıştım dedimse de “Efendim açık görünüyor. Arı para tanımlanmış. Siz şunu imzalayın. Karşı tarafa e-posta gönderelim” dedi. İmzaladım. E-posta olarak gönderildi. Karşı taraf nice sonra kapattı. Benim kapalı hesabım yeniden kapattırıldı. 17.30 gibi bankadaki işim bitti şükürler olsun. Martın 7’sinde de kredi kartını kapattırırsam o banka ile hiç işim olmayacak inşallah.

Bir çoğunuzun başına şu ya da bu şekilde gelmiş olabilir bu tür işler. Eğer başınıza gelmediyse uzak durun. Eğer girmiş de kapattırmak istiyorsanız ben bu konuda baya tecrübe kazandım. Lütfen irtibata geçin benimle. Ücretsiz danışmanlık hizmeti verilir. 06/01/2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde