20 Aralık 2015 Pazar

Sorma şeker

"Dönüşte sen de avuçla! Yoksa bir daha vermem"

Bayram alışverişi için markette açılan şeker reyonuna uğradım. Bir de ne göreyim: Sütlü cam şeker. Konyalının deyimiyle sorma seker. Hem de jelatin ambalajlı. Sordukça ağzını tatlandıran bir şeker. Hemen geçmişe 1979 yılına süzülüp gittim:

Şimdiki Kule Sitenin olduğu yer otogardı. Özkaymak otobüsüne bindim Ankara'ya gitmek için. Zil ve anons sesiyle birlikte otobüslerin aynı anda hareket etmesi görülmeye değerdi: Düzen ve estetik harikaydı. Yanımda benimle birlikte sınava giden, orada tanıştığım Ramazan isimli hafız öğrenci ile yan yana oturdum. Konya dışına çıkıp Ankara yolunda seyir halindeyken muavin ikram servisi yapmaya başladı. İkram da yukarıda sözünü ettiğim sütlü, jelatinli cam (sorma) şekerdi.

Tüm yolcular teker teker şekerlerini aldı, sıra bize geldi. Ben de nezaketi elden bırakmayayım diye bir tane aldım. Yanımdaki yol arkadaşım ise kendisine tutulan şekeri avuçladı. Herhalde 10-15 kadar şekerin sahibi oldu. Aldığım şekeri sora sora 5-10 dakika sonra bitirdim. Yol arkadaşım ise şekerin birini bitiriyor, diğerini ağzına atıyordu. Kendisine ikram edilen şekeri ikram etmeyi de düşünmüyordu. İçimdeki çocuğu dışarı vuran bir cesaretle Ramazan'dan bir tane şeker istedim. Ramazansa önce bana baktı. Sonra cebine indirdiği şekerlere. Düşündü, taşındı. İsteksiz bir şekilde bir tanesini uzattı:
-"Bak şimdi sana bir tane vereceğim. Dönüşte mutlaka sen de şekeri avuçla, yoksa vermem bir daha" dedi.
-"Tamam Ramazan Allah razı olsun" diyerek şekeri ağzıma atıp yoluma devam ettim.
Dönüşte de maalesef avuçlayamadım.

Reyondaki gördüğüm şeker beni 1979'a götürdü ve hemen reyondaki görevliye:
-Kızım, şu sütlü cam şekerden verir misin?"
diyerek 79'daki özlemimi 36 yıl sonra geç de olsa giderdim. Yol arkadaşım Ramazan mı sanırım avuçladığını bitirmiştir... Bayramınız mübarek ola...16/07/2015


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder